Bugün çalışan gizli dernekler var. Başka türlü düşünmek, saflık olur. | Open Subtitles | هناك جمعيّات سرّيّة تعمل اليوم إنّه لمن الساذج إعتقاد خلاف ذلك |
Yani artık çocuk değiliz... ve birbirimizden 4600 kilometre uzaktayken başkalarını görmemeyi... başkalarıyla çıkmamayı düşünmek aptallık olur. | Open Subtitles | أعني، لسناً أطفالاً و من السخيف إعتقاد أن مسافة 3.000 ميل بيننا، و لايمكننا مقابلة و مواعدة أناس آخرين. |
Ve bir düşünce tarzına göre de mensubu olarak doğduğunuz aile sadece bir başlangıç noktasıdır. | Open Subtitles | وهناك إعتقاد في المدرسة يقول أنالعائلةالتيولدتفيها .. هي نقطة بداية |
Sanı, düşünce, yani : "Şansım varsa bu gece kızı yatağa atarım" gibi. | Open Subtitles | فكره , إعتقاد مثل انه يمكن ان يؤدى إلى الجنس |
Keşke sadece tek bir tane inanç olsaydı. | Open Subtitles | أود و حسب لو أن كان هناك إعتقاد واحد.. |
Hatta herkes gibi, ben de deli olduğuma inanmaya başlamıştım. | Open Subtitles | لقد بدأت في إعتقاد أنني مجنونة كما كان يقول الجميع |
Bir de buna erkeklere karşı duyulan hislerin yanlış olduğuna dair inancı ekleyin bu durum zanlının içindeki vahşetin tamamen ortaya çıkmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | مقترنة مع إعتقاد سائد أن تصرفه وفق إنجذابه للرجال الأخرين هو أمر خاطئ هذه الحالة تسبب الإنفجار بعنف للجاني |
- Nasıl oldu da öyle düşünebildim ki? | Open Subtitles | لا , لا , لا - كيف بإمكاني إعتقاد ذلك ؟ |
Bak, senin meteordan etkilenmiş insanlara karşı olduğunu düşünmek istemiyorum. | Open Subtitles | اسمع، أكره إعتقاد أنه لديك شيء ضد المحسنين بالنيزك |
Bunun tekrar olmayacağını düşünmek aptallık olur. | Open Subtitles | من الغباء إعتقاد ان ذلك لن سيحدث من جديد |
Nakil mekiğinin oralarda bir yerde olduğunu düşünmek komik. | Open Subtitles | من الظريف إعتقاد أن الناقلة في مكان ما هناك |
Kavanoz kapağını gevşetenin ben olduğumu düşünmek isterim. | Open Subtitles | أحبّ إعتقاد أني كنت الذي حلّ جرّة المخلل |
Öyle düşünmek istiyorsun, değil mi? Fark etmez artık. | Open Subtitles | أنتِ تودّين إعتقاد هذا هذا لا يهم |
Evliliğin ne olması gerektiğine dair bazı yanlış, romantik düşünce nedeniyle. | Open Subtitles | بناءً على إعتقاد رومانسي خاطئ عن ماهية الزواج.. |
Güzel bir düşünce. | Open Subtitles | إنه إعتقاد رائع. |
Bu bir düşünce değildi. | Open Subtitles | إنه ليسَ إعتقاد |
Ama bu uzun süredir test edilmemiş bir inanç. | Open Subtitles | لكنه إعتقاد لم نختبره لبعض الوقت. |
ve isanın tekrar doğacağına dair bir inanç var. | Open Subtitles | و هناك إعتقاد أن االمسيح قد بعث حياً |
Buna inanç azmi denir. | Open Subtitles | إنه يُسمى إعتقاد المثابرة. |
Geçenlerde duyduğum bir şeyi söyleyeyim, buna ben de inanmaya başlıyorum. | Open Subtitles | دعني أخبرك هذا الشيء الذي سمعته وأبدأ إعتقاد بأنّه حقيقي |
Psikiyatrist olduğuna ne zaman inanmaya başladın? | Open Subtitles | متي بدأت إعتقاد أنك طبيب نفسي؟ |
Eğer ikimizin tek bir ortak inancı varsa o da büyünün bir nedenden dolayı olduğudur. | Open Subtitles | إذا هناك إعتقاد واحد بأنّك وأنا ما زِلتُ عِنْدي مشتركُ، هو ذلك السحرِ يَحْدثُ لa سبب. |
Nasıl oldu da öyle düşünebildim ki? | Open Subtitles | - كيف بإمكاني إعتقاد ذلك ؟ |