Maya, bütün zamanını o küçük deneylerinle geçirmen hiç sağlıklı değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس صحيّـاً لكِ أن تقضي كلّ وقتكِ مع تجاربكِ |
Lanet bir yalancıdan başka bir şey değil ama iyi biri... | Open Subtitles | إنَّهُ كاذب لعين و إنَّهُ ليس بشخصاً طيب |
Bugün burada değil ama onunla tanışacaksın. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس متواجداً هنا اليوم ولكنَّكـ ستوافيه بالتأكيد |
Çöp atmak gibi bir şey değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس بمثابةِ إلقاءِ القمامةِ خارجاً |
Uzakta değil! Göstereyim hemen! | Open Subtitles | إنَّهُ ليس ببعيدٍ, سأريكـَ الطريق |
Yok, değil. | Open Subtitles | لا, إنَّهُ ليس بشخصٍ متعددُ الحِرَف |
Bilmiyorum. Meksikalı Bağımsızlık Günü gibi bir şey değil. | Open Subtitles | لا أعلم, إنَّهُ ليس "بِعيدِ الإستقلالِ "المكسيكيّ |
Callen, Sam, gelen Keefer değil! | Open Subtitles | إنَّهُ ليس كيفر يا كالين و سام |
Sana kobay faresi aldık ama öldü. Ölmesi bizim suçumuz değil. | Open Subtitles | -مات ذلك الشيء، إنَّهُ ليس خطؤنا |
Bu senin suçun değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس خطأك |
O kadar da büyük bir olay değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس بالأمر الجلل |
Sadece o değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس فقط ذلك |
Ölü hamamböceği değil. Bunu kullanmayacağım. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس بصرصورٍ ميّت |
O iyi değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس بصحةٍ جيدة |
Domuz değil o. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس شرهاً. |
değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس كذلكْـ |
Rodny kayıp. Kafesinde değil. | Open Subtitles | (رودني) مفقود إنَّهُ ليس في القفص |
- Senin kocan değil o. - Hayır. | Open Subtitles | إنَّهُ ليس بزوجكـِ - لا - |