"إيجابيّ" - Traduction Arabe en Turc

    • olumlu
        
    • pozitif
        
    Dene altın adam, dene. olumlu düşünmelisin dostum. Open Subtitles حاول يا صاحبي، حاول، يجب أنّ تفكّر بشكل إيجابيّ يا أخي
    Dene altın adam, dene. olumlu düşünmelisin dostum. Open Subtitles حاول يا صاحبي، حاول، يجب أنّ تفكّر بشكل إيجابيّ يا أخي
    Ama fidyeyi ödeyerek olumlu bir sonuç elde edilemeyeceğini anlamanız gerek, tamam mı? Open Subtitles لكن عليّكم أن تفهموا بأنّه لا شيء سيكون إيجابيّ من وراء دفع الفدية، مفهوم؟
    Antisentromer antikor pozitif çıktı. Open Subtitles إيجابيّ للأجسام المضادّة لمضادات الجسيم المركزيّ
    Lee, sen her zaman pozitif birisin ve antrenman yapmaya başladığın zaman, bütün olumsuz düşüncelerden kurtulabiliyorsun, değil mi? Open Subtitles لي-سان أنت دائما إيجابيّ وتكدَحُ حتى تَعرَقْ، وتقَدِرُ على نسيانِ كُلِّ الأُمورِ السلبيّة، أليس كذالك؟
    En son sayımlara göre oylar sizin lehinize değil ama anlaşılan pek çok seçmen konuşmanıza olumlu cevap vermiş. Open Subtitles آخر نتائج الاقتراع ليست لصالحك لكن يبدو أنّ الكثير من الناخبين يستجيبون بشكل إيجابيّ لخطابك.
    Kızgınlık enerji demektir. Ama bu enerjiyi olumlu bir şekilde kullanmayı öğrenmelisin. Open Subtitles لكن يتعيّن أن تتعلّم التواصل معه بشكل إيجابيّ.
    Sanırım beni olumlu yönde etkiledin. Open Subtitles نوعًا ما آمل أن يكون لك تأثير إيجابيّ عليّ.
    Aslında bir tür olumlu bu eğer iyi tarafından bakarsan. Open Subtitles الأمر، في الواقعِ، هو إيجابيّ إن اخترتم أن تنظروا له مِن هذا المنظور.
    Dişlilerden biri iyi durumda. Bu olumlu bir şey. Open Subtitles أحد العجلات التاجيّة سليمة، هذا أمر إيجابيّ.
    Bütün bunlar yaptıklarımın hiçbir olumlu etkisinin olup olmadığını düşündürüyor. Open Subtitles هذا يجعلني أتساءل ما إن كان لما أفعله أي تأثير إيجابيّ.
    Demek istiyorum ki, olumlu düşünmelisin. Open Subtitles أعني، يجب أن تفكّر بشكل إيجابيّ
    Demek istiyorum ki, olumlu düşünmelisin. Open Subtitles أعني، يجب أن تفكّر بشكل إيجابيّ
    Görünüm açısından çoğunlukla olumlu şeyler söylediler. Karakter açısından sadece negatif şeyler söylediler. Open Subtitles إيجابيّ في مظهره، وسلبيّ في شخصيّته.
    Bu iyi, demek ki birbirlerine alışıyorlar; olumlu bir şey. Open Subtitles ذلك... إنّ إنساجمهما معاً لأمر جيّد، إنّه إيجابيّ تماماً.
    Bardağın içinde bu uçağı uçuracak bir pilot yoksa olumlu bir tarafı yoktur. Open Subtitles إن لم يكن هناك طيَّـار في "الكوب" يَستطيع أن يحلِّق بتلك الطائِرة، فليس هناك ما هو إيجابيّ.
    Hayır. Hayır, bu aslında olumlu bir gelişme. Open Subtitles كلّا، هذا بالواقع تطور إيجابيّ.
    Test olumlu çıktı. Open Subtitles الإختبار إيجابيّ
    pozitif. Open Subtitles أجل، بشكل إيجابيّ
    - Sonuç pozitif. Open Subtitles -إذا، الإختبار إيجابيّ
    Tamam, Evelyn'in kendi sorunları vardı, evet ama Rory'nin de vardı ve Oliver onun kan davasını pozitif bir şeye yöneltti ve delilere göre... Open Subtitles (إيفلين) كانت لديها مشاكل فعلًا، وكذلك كان (روري) أيضًا لكن (أوليفر) وجّه نزعته للثأر إلى شيء إيجابيّ وكذلك فيما يخص المخابيل...

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus