O halde 450 ppm değerini hedefleyip, iklim müzakerelerinde iki derecelik artışı seçerek aslında etik bir tercihte bulunmuş oluyoruz. | TED | لذلك فان اختيار هدف 450 جزء لكل مليون واختيار درجتين لمفاوضات المناخ ما فعلناه اننا عملنا خيار اخلاقي |
Hastalarımdan herhangi birinin kimliğini açıklamadan önce, etik uyarınca arama izninizi sormak zorundayım. | Open Subtitles | أنا مقيد بشكل اخلاقي أن أطلب منكما مذكرة رسمية قبل ان أكشف عن هوية أيٍ من مرضاي إذاً: |
Hemşiresiyle nasıl birlikte olabilir ki? etik diye bir şey yok mu? | Open Subtitles | كيف يمكنه ان يواعد ممرضته الا يوجد شيء اخلاقي في الامر |
Bu kadının korkunç ölümünü kendi ahlaki sorumluluğum haline getirmeye çalıştığımdan filan değil... | Open Subtitles | انا لا أحاول جعل موت هذه المرأة المروع الى جمنازيوم اخلاقي خاصة بي |
Norden de böyle düşünüyordu, ona göre bu aracın inanılmaz bir ahlaki önemi vardı, çünkü Norden koyu bir Hristiyan'dı. | TED | و الامر كان لنوردن ان هذا الجهاز موجه القنابل له بعد اخلاقي لان نوردن كان مسيحيٌ ملتزم |
Yeni ahit, benden çok daha zeki şairler ve filozoflar tarafından, benim ağzımdan çıkmış gibi anlatılan, tam bir ahlak kanunnamesidir. | Open Subtitles | الوصايا الجديدة نظام اخلاقي سمعته من شعراء وفلاسفه |
Fikrimde, ahlaklı ve ya ahlaksız.. olarak değerlendirilebilecek bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شيء اخلاقي او غير اخلاقي في التفكير |
Bence burada olan şey hiç etik değil. | Open Subtitles | اعتقد ان ما يحصل هنا يجب ان اخبرك انه غير اخلاقي لا |
Yeni Baş Hekimin bütün çalışanlarına karşı önyargısız olmak gibi bir etik yükümlülüğü var ki bu en az dört hafta boyunca istediğim gibi at koşturmama izin verecek. | Open Subtitles | عميد الطب لديه التزام اخلاقي بأن يأتي وعقله مُنفتحاً بخصوص كافة الموظفين |
Hasta birinden bir şeyler almanın etik olarak uygunsuz olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت انه امر اخلاقي بدون تفكير انه لا يمكننا ان نأخذ الأشياء من المرضى |
Bu çarpık mantığın, bir hastayı tamamen etik dışı nedenler ile testlere tabi tuttuğun gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | منطقك المنحرف لا يمكنه اخفاء حقيقة ان خداع مريض ليخضع للفحوصات هو غير اخلاقي بالمرة |
Yaptığım en etik şey değildi belki ama madalyonun öbür yüzüne bakarsak Jamm alçak bir sersemdi. | Open Subtitles | حسنا , انها ليست افضل شيء اخلاقي قد فعلته ولكن على الجانب الاخر , جام شخص لئيم جدا |
Eğer benim etik değerlerime saygı duymanı istiyorsam ben de seninkilere duymalıyım. | Open Subtitles | يجب أن تحترم الأخلاق بك إذا أطلب منك أن تحترم اخلاقي |
Ben bir psikiyatrist değilim yani bir teşhis koymam etik olmaz ama varsayımsal olarak katilin kötücül bir narsist olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أنا لست متخصصة نفسية لذا سيكون غير اخلاقي مني أن أقوم بتشخيص عيادي لكن نظرياً قد أقول |
ahlaki olarak aynı fikirde olmasanız bile, bunu yapmamız en azından ekonomik olarak oldukça mantıklı. | TED | حتى وان لم تتفق معي في ان هناك واجب اخلاقي لفعل ذلك لكنه يكون له معنى اقتصادي |
Bu tehlikeli olabilecek ilacin yanlis ellere düsmemesi için insanogluna karsi çok derin ahlaki bir sorumluluk hissediyorduk. | Open Subtitles | نحن نشعر بالتزام اخلاقي عميق للبشرية بان نتاكد ان هذا العقار المحتمل ان يكون خطيرا الا يقع في الايدي الخاطئة |
Eğer bir canlı acı çekiyorsa, bu acıyı dikkate almayı reddedecek ahlaki bir açıklama olamaz. | Open Subtitles | إذا كانت المعاناة فلا مبرر اخلاقي لرفض أخذ تلك المعاناة بعين الاعتبار. |
Çok önemli bir ahlaki sorunla ilgili. | Open Subtitles | بلي , إنه مهم فهو يلفت النظر إلي موضوع اخلاقي مثير للإهتمام |
Mekanın benzin istasyonundan alkol destek toplantılarına kayması, içlerinden birinin onları yardım almaya yönlendiren bir ahlak değeri olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | يدل على ان احدهما يملك حس اخلاقي طفيف والذي دفعه للبحث عن المساعدة نحن نعتقد ان احد الزوجين |
Senin gibi ahlaklı bir yaratık için fazla ileri gitmek sayılır bu. | Open Subtitles | وهذا عمل كبير بالنسبة لشخص اخلاقي مثلك |
Peki, Mr. Ready ailemiz 40 yıldır bu işin içinde, ahlaksız şeyler olmasın, tamam mı? | Open Subtitles | حسنا , سيد "ريدى" هذا العمل يجرى بدماء العائلة منذ 40 عاماً لذا لا تقم بأي عمل غير اخلاقي , حسنا؟ |