Bacaklarını kontrol etmeyi bu kadar kısa sürede başardı mı? | Open Subtitles | استطاعت السيطرة على تلك السيقان في هذه المدة القصيرة ؟ |
Yavaşça bu neşeyi jimnastiğe taşımayı başardı. | TED | و استطاعت ببطءٍ أن تُعيد المتعة مجدداً للجمباز. |
Her nasılsa bu kız bütün köyün dokuzuncu sınıfa kadar okumayı başarmış tek kız çocuğuydu. | TED | وقد تصادف أن تكون هذه الفتاة الفتاة الوحيدة في القرية بأكملها التي قد استطاعت الوصول .إلى الصف التاسع |
...baş adamım düşman gemilerinden birini etkisiz hale getirip içeri girmeyi başarmış. | Open Subtitles | وحداتي الأولى استطاعت تعطيل والصعود على متن إحدى سفن العدو |
Çünkü eğer kendi ayakları üstünde durmayı başarabilirse, alıp başını gidebilir demek. | Open Subtitles | لأنّها إذا استطاعت أنْ تقف على قدميها، هذا يعني أنّها يمكن أنْ تغادر. |
Ölmeden önce babama veda bile edebildi, bense edemedim. | Open Subtitles | اتعلمين . ! انها حتى استطاعت ان تقول الوداع ... |
İnsanın rolü ne olmalı, eğer makineler her şeyi bizden daha iyi ve daha ucuza yapabiliyorsa? | TED | ماذا نريد من البشر أن يفعلوا إذا استطاعت الآلات فعل كل شيء بشكل أفضل وأوفر منا؟ |
Sonra yere kapaklandı, sırtının üzerinde tekrar döndü ve tekrar aynı hakereti yapmayı başardı, 12 poundluk bedenini bir kahve masasının altına yuvarladı. | TED | ثم انقلبت واستقرت على ظهرها ومنذ أن فعلت ذلك ، استطاعت فعله مجدداً. تلف وتثني جسدها الذي يبلغ وزنه 12 رطلا تحت الطاولة. |
Hile ve şantaj yoluyla ikisini de elimden almayı başardı. | Open Subtitles | من خلال الخداع والابتزاز، استطاعت تجريدي من الاثنين. |
Peki tehlikeli büyü maddelerini almayı nasıI başardı? | Open Subtitles | كيف استطاعت الهروب بكل تلك الأشياء السحرية السيئة ؟ |
Sydney üçüncüyü halledecekti, başardı mı bilmiyorum. | Open Subtitles | سيدنى كانت ذاهبة الى الثالث,لا أعتقد أن استطاعت الوصول. |
Prenses Mia bir hafta içinde koca bulmayı başardı. | Open Subtitles | لقد استطاعت الأميرة ميا الحصول على زوج خلال أسبوع |
Reese bir şekilde çoğalıcıların toplu saldırısından kurtulmayı başarmış. | Open Subtitles | بطريقة ما ريس استطاعت البقاء من هجوم شامل من الربلكيتورز |
Kendini dışarı atmayı başarmış ve alevler sönene kadar çamur ile çimenlerin üzerinde yuvarlanmış. | Open Subtitles | استطاعت أن تحمل نفسها على الخروج دحرجت نفسها على الأرض و فوق الطين و العشب . حتى انطفأت النار |
Görgü tanığı cinayeti cep telefonuyla kaydetmeyi başarmış. | Open Subtitles | شاهدة عيان استطاعت أن تسجّله على هاتفها الخلوي |
Burada özgürlüğünü elde etmeyi başarmış genç bir kadın duruyor. | Open Subtitles | توجد معنا هنا امرأة استطاعت الحصول على حريتها |
Çünkü eğer kendi ayakları üstünde durmayı başarabilirse alıp başını gidebilir demek. | Open Subtitles | لأنّها إذا استطاعت أنْ تقف على قدميها، هذا يعني أنّها يمكن أنْ تُغادر. |
Daisy başarabilirse, diğer tarafı göreceğiz. | Open Subtitles | لو استطاعت (دايزي) كبحه سنرى ما على الجانب الآخر |
Adamı tarif edebildi mi? Pek sayılmaz. | Open Subtitles | هل استطاعت إعطاء وصف؟ |
O yapabiliyorsa, ben de yapabilirim. O yapabiliyorsa, ben de yapabilirim. | Open Subtitles | إذا استطاعت أن تفعلها، أستطيع فعلها إذا استطاعت أن تفعلها، أستطيع فعلها |
Aki'nin ailesi evlerini ellerinde tutmayı başardılar ve Aki okulu bitince sonunda Seattle'a döndü. | TED | استطاعت عائلة آكي المحافظة على منزلهم وأخيراً عادت آكي إلى سياتل بعد الجامعة. |
Tek yapabildiği bir arkadaşını aramak oldu. | TED | كل ما استطاعت فعله هو الاتصال بصديقة. |