Hastalığıyla manşetlerde yer alan bir koca. Herkes benimle konuşmak isteyecek. | Open Subtitles | زوج ذو مرض في العناوين الرئيسية سيرغب الجميع في التحدث إلي |
Hata ediyorsun. benimle konuşmak senin yararına. | Open Subtitles | أعتقد أنك مخطئة أعتقد أنك تريدين التحدث إلي |
Pekala, sadece, biraz dinlen gerekiyor bunu yaptığınızda ve, sen bittikten sonra benimle konuşmak ve edeceğiz ... | Open Subtitles | عليك ان ترتاح قليلاً بعدها بوسعك التحدث إلي |
Ne zaman bir mum ışığı titrese veya perde kıpırdasa annemin benimle konuşmaya çalıştığını söylerdi. | Open Subtitles | عندما كانت تنطفئ شمعة أو تتحرك ستارة كانت تصر أنها أمي تحاول التحدث إلي |
Polisler benimle konuşmayı seviyor çünkü ben bir uzmanım. Eğer onlara bütün sorunlarının umutsuz olduğunu söylesem Dr. Phil'in koltuğuna uzanmak isterler miydi şüpheliyim. | TED | يحب رؤساء الشرطة التحدث إلي لأنني خبير، لكنني أشك في أنهم سيتهافتون على الدكتور فيل إذا ما أخبرتهم أن كل مشكلاتهم ميؤوس منها. |
Yardıma ihtiyacın varsa, benimle konuşabilirsin. | Open Subtitles | إن كنتِ بحاجة للمساعدة بإمكانكِ التحدث إلي. |
benimle konuşmak istemediğini biliyorum ama gerçekten yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنصت ، أعرف أنك لا تودّ التحدث إلي لكنني حقاً بحاجة إلي مساعدتك |
benimle konuşmak istemediğin için seni suçlamıyorum. | Open Subtitles | تعلم, أنا لا ألومك على عدم رغبتك في التحدث إلي |
benimle konuşmak istiyorsan randevu al. Meşgulüm. | Open Subtitles | اذا اردت التحدث إلي ضعي موعدا انا مشغول. |
Pekala, bu benimle konuşamıyorsun durumu değil benimle konuşmak istemiyorsun durumu. | Open Subtitles | حسناً، إذن الأمر ليس أنك لا تستطيعين التحدث إلي بل أنك لا تودين التحدث إلي |
Kendilerini öldürmek isteyen insanlar, ilk önce benimle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | الناس الذين يفكرون بقتل أنفسهم يريدون التحدث إلي أولاً |
Bak, benimle konuşmak istemediğini biliyorum ama bu iş çok uzadı. | Open Subtitles | اسمعي, أنا أعلم أنك لاتريدين التحدث إلي لكن هذا مضى عليه زمن طويل |
Bir daha benimle konuşmak isterseniz avukatımız arayın. | Open Subtitles | في المرة القادمة عندما تحبون التحدث إلي أتصلو بالمحامي الخاص بي |
Kuzenim geçen gün benimle konuşmak istediğini düşünüyor. | Open Subtitles | قريبي يعتقد أنكِ كنتِ تحاولين التحدث إلي في ذلك اليوم. |
Adam sadece param var zannettiği için... benimle konuşmak istemiş. | Open Subtitles | اراد ذلك الرجل التحدث إلي لأنه ظن انني امتلك المال فقط |
Biliyorsun, bir noktada, benimle konuşmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | في وقت ما أنت سيجب عليكَ التحدث إلي |
Biliyorsun, zamanı gelince benimle konuşmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | في وقت ما سيجب عليكَ التحدث إلي |
Jessie, ne sebep olursa olsun benimle konuşmak istersen ara. | Open Subtitles | (جيسي)، إذا شئت التحدث إلي لأي سبب ما، إتصلي بي |
Kimse benimle konuşmaya neredeyse azıcık ilgi duyan bir kızla muhtemel randevumu kaçırmama engel olamaz. | Open Subtitles | لا أحد يجعلنى أخسر موعدى مع الفتاة التى كانت على وشك التحدث إلي |
Buna inanmadığını biliyorum fakat insanlar benimle konuşmaya bayılıyor. | Open Subtitles | أدرك أنه يفوق خبراتك، لكن الناس يحبون التحدث إلي. |
(Gülüşmeler) Polisler benimle konuşmayı seviyorlar çünkü ben onlara çözülmesi imkansız görünen bir problemin uzmanıyım: Mesleklerindeki ırkçılık. | TED | (ضحك) يحب رؤساء الشرطة التحدث إلي لأنني خبير في إحدى المشاكل التي يصعب عليهم حلها: العنصرية داخل مجالهم. |
benimle konuşabilirsin. Bana her şeyi anlatabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك التحدث إلي يمكنك أن تخبرني بأي شيء |
En azından benimle konuşmadan yapmaz. | Open Subtitles | ليس دون التحدث إلي عن هذا أولا على الأقل |
Alo, alo, alo Aditya Srivastav ile konuşabilir miyim, lütfen? | Open Subtitles | مرحبا, مرحبا, اريد التحدث إلي أديتا من فضلك |
Evet, George Christopher ile görüşebilir miyim? | Open Subtitles | نعم ، هل أستطيع التحدث إلي جورج كريستفور ؟ |