Böyle bir polis olmanız... Sizi tanımak istememe neden oldu. | Open Subtitles | نوع الشرطيّة التي أنتِ عليها جعلني أرغب في التعرّف عليكِ. |
Sana derim ki, seni tanımak balta girmemiş bir ormana girmek gibi. | Open Subtitles | أؤكد لك، التعرّف عليك أشبه بدخول الغابة. |
Geriye kalan eşyalar varsa, derhal cesedi teşhis etmek için kullanın. | Open Subtitles | إذا تُرك هناك أي شيء , إستخدموها في التعرّف على الجثث |
Önce görüntülerden temiz bir resim yakaladım gerisini yüz tanıma programı tamamlıyor zaten. | Open Subtitles | حالما سحبتُ صوراً نظيفة من اللقطات، اضطررتُ لوضعهم ببرنامج التعرّف على الوجوه فحسب. |
Kafası uçarsa kimliği tespit edilsin diye. | Open Subtitles | هذا في حال ما نُسفت رأسه، حتى يتسنى لي التعرّف على جثّته. |
Seninle tanışmak bir zevk. | Open Subtitles | حسناً .. إنه لمن دواعي سروري التعرّف عليك |
Uzun boylu, kabarık saçlı olan. Onu her yerde tanırım. | Open Subtitles | الطويل ذو الشعر المرتفع، يمكنني التعرّف عليه بأي مكان. |
Bilirsin işte, arkadaşlarla takılıyorum ve şehri daha iyi tanımaya çalışıyorum. | Open Subtitles | تعرف, أخرج بصحبة الأصدقاء... وأحاول التعرّف على المدينة بشكلٍ أفضل. |
Ve bu gece buraya gelmeniz, onları tanımak istediğiniz anlamına geliyor. | Open Subtitles | وقد أتيتم هنا اللّيلة وأنتم تقولون أريد التعرّف عليهم |
Bence onu tanımak bizim için çok iyi olacak Onunla çok zaman geçiriyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنّه من الجميل جدّاً التعرّف على المرأة التي تمضي معها كلّ هذا الوقت |
Şu var ki, onlar da beni tanımak istiyor. | Open Subtitles | المشكلة هي، أنهم كلهم يريدون التعرّف علي. |
Benimle konuşmak, beni tanımak bana iyice yakınlaşmak ve beni becermek istiyorsun. | Open Subtitles | فأنتَ تريد مخاطبتي و التعرّف عليّ و النظر إلى داخل روحي و العبث و العبث و العبث. |
Çünkü, arkadaşım, onu teşhis edebilecek tek kişi sen olabilirsin. | Open Subtitles | لأنّك قد تكون الوحيد الذي بإمكانه التعرّف عليه يا صديقي. |
Ve bütün bunları okyanusun dibine göndermek için kullandığı geminin seyir defterini, hiçbir cesedin teşhis edilememesini sağlama alacak şekilde düzenledi. | Open Subtitles | وسجلاّت الشحن للناقلة التي استخدمها لإلقاء الحطام كلّه بعمق كافٍ ليضمن عدم التعرّف على أيّة بقايا للأبد |
Çocuklar onu teşhis edemeyecek kadar sarsıntıya uğramışlardı. | Open Subtitles | لقد كان أولئك الأطفال في صدمةٍ لم تمكنهم من التعرّف عليه. |
Şaşırtıcı olan ise yalnızca yüzleri tanıma zarar görmüştür. Onun dışında her şey yolundadır. | TED | الأمر المذهل هو أنّ التعرّف على الوجوه فقط يتعطّل بينما بقية الوظائف بخير. |
Hayır, tanıma şansın olsun diye, onu yemeğe davet ettim. | Open Subtitles | دعوته للعشاء لتتسنّى لك فرصة التعرّف به. |
Belgesel kanalındaki gibi fotoğrafı yüz tanıma veri tabanına mı giriyorsunuz? | Open Subtitles | حيث تقوم بتوصيل الصورة بقاعدة بيانات التعرّف على الوجوه؟ |
Şekil Değiştiren'in tespit edilmesine ramak kaldığı için öldürüldüğünü düşünüyoruz. | Open Subtitles | نفترض أنّ المتحوّل قتل لأنّ ثمّة من عرف أننا نقترب من التعرّف عليه |
- Selam. Diz eklemi protezini kullanarak kurbanımızın kimliğini tespit ediyoruz. | Open Subtitles | نحاول التعرّف على الضحية من خلال مفصل ركبتها الصناعي |
Olgun ve bağlılık düşüncesinde olan bir kadınla tanışmak istiyorum. | Open Subtitles | مثلاً، أودّ التعرّف بسيّدة لطيفة وناضجة وترغب في الارتباط. |
Bu ucuz buluşmayı her ortamda tanırım. | Open Subtitles | يمكنني التعرّف على تلك الصبغة الرخيصة في أي مكان |
Çünkü Drill'i daha iyi tanımaya ve arkadaşlarını nasıl seçtiğini öğrenmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | "لأني أحاول التعرّف على "دريل وكيف يختار أصدقائه |
Eğer o senin arkadaşınsa, bende tanımayı isteyebilirim. | Open Subtitles | أجل,حسناً,إن كان صديقك,من ثمّ أودّ التعرّف عليه |
Fotoğrafları yüz tanımlama yazılımından geçiriyoruz. | Open Subtitles | نمرّر صوّر المراقبة ببرنامج التعرّف على الأوجه. |
- Yüz Tanıması ne durumda? | Open Subtitles | بماذا يخبرنا برنامج التعرّف على الوجوه؟ |
Baş başa... birbirimizi tanıyacağız. | Open Subtitles | أنا وأنتِ فحسب نحاول التعرّف على بعضنا البعض. |