"الخطير" - Traduction Arabe en Turc

• ciddi
• Tehlike
• tehlikeli bir
• tehlikelidir
• riskli
• tehlikeli olur

Ben bunu çok yapıyorum. Ve orjinallik benim ciddi saçma kısmın önemli bir parçası.
أفعل هذا كثيرا. والأصالة هي جزء كبير من هرائي الخطير.

ciddi bir hastalık, insanın yüreğinde bile değişikliğe neden olur.
المرض الخطير يُمْكِنُ أَنْ يَغيّرَ حتى قلب رجلِ

Bu materyale maruz kaldığımı ve bana ciddi bir hastalık vermesinden sorumlu olduğuna inanıyorum.
أعتقد بأني كنت معرَّضة لهذه المادة, وأنها مسؤولة عن إصابتي بالداء الخطير.

Tamam, süper ahbaplar... Tehlike alarmı durum raporuna ihtiyacım var.
حسنا، رفاقي الخارقين أريد تقرير الإنذار الخطير حول حالتنا

Beni Tehlike seviyesi kırmızı olarak kabul etmeni istiyorum.
أريدك أن تعتبرني تهديد من المستوى الخطير

Açıkça, böyle tehlikeli bir şekilde gösteriş yapmak, erkeğin çiftleşme riskini değerli kılıyor.
من الواضح أن الزيجات الإضافية التي يحظى بها الذكر من العرض بهذا النمط الخطير تستحق المجازفة.

Bu işi kotardığın için kendinle oldukça gurur duyuyor olmalısın tam olarak istediğin şeyi elde etmek tehlikelidir.
‫لا بد من أنك فخور للغاية ‫لأنك تمكنت من إنجاح هذا ‫من الخطير أن تحصل على ما تبتغي ‫بالضبط، ماذا ستفعل بعد أن تلتهمني؟

Bu hasat, riskli olmasına rağmen, klan, ormanın sunduğu tüm fırsatları değerlendirmek zorunda, çünkü zaman tükenmekte.
وبالرغم من أن هذا الحصاد الخطير فيجب على القبيلة أن تغتنم أي فرصه توفرها الغابة لأن الوقت اخذ في النفاذ

Gerçek kötüyü görmenin çok ciddi yan etkileri olabilir. Gördüklerini unutamazsın.
يمكنه الحصول على بعض من الاحتراق الخطير وبعدها لا تستطيع التراجع عمَّا رأيتيه

Öncelikle ciddi hava gücü dengesizliğinden başlayalım.
نريد أن نبدأ بالحديث عن خلل التوازن الخطير في القوة الجوية

Bu ciddi bir şey, Vrinks, sessizIiğin SiIien'i serbest bırakır.
أتعرف ماهو الخطير في الموضوع ؟ صمتك كان يعني أن سيلين حر طليق

ciddi bir şekilde hafta ortası sendromum başladı ama.
لأن لدي أجواء منتصف العمل الأسبوعي الخطير تحدث

Yine de bu kadar ciddi bir hastalığın kendi kendine iyileşmesi pek alışıldık değil.
ليس من المعتاد أن المرض الخطير أن يعالج نفسه

Kızlarla arası çok iyiydi... ve ciddi şeyleri her zaman sulandırmaya çalışırdı.
هل جيدة مع الدجاج وبدا دائما لجعل ضوء الوضع الخطير‎.

Küçük şoklar bile büyük Tehlike demektir.
من الخطير جداً للخُدج حتى أقل الصدمات

Tehlike saçan kamburun teki azimli ve aynı derecede tehlikeli suç ortağıyla halkın güvenliği için hapsedildi.
الأحدب الخطير محجوز من أجلسلامةالناس... مع رفيق عازم لا يقل خطورة.

O televizyonda izlediğiniz Tehlike saçan şeytan suratlı kişi ben değilim.
الوجه الخطير والشرير في الأخبار" "ليس أنا

- Tehlike Köpek adında bir çizgi roman yaptı.
-إنه الشخص الذي أبتكر مسلسلاً كرتونياً يدعي (الكلب الخطير )

Bu kadar tehlikeli bir yerde bu kadar geç bir saatte ne yapıyorsun?
ماذا تفعلين في وقت متأخر كهذا في مثل هذا الحي الخطير

Bir gardiyana rüşvet verip tehlikeli bir mahkumu serbest bıraktın, o da heyecanlandı ve...
لقد دفعتي لتأتي إلى هنا في هذا السجن الخطير

Çok tehlikeli diyorsam, çok tehlikelidir.
حين أقول أنه من الخطير للغاية فهو خطير للغاية

Ama taciz edilen çocuk yüksek riskli gene ve orbital korteks hasarına sahipse bu birleşim facia olur.
ولكن بالنسبة لطفل تم استبداده ولديه الجين الخطير بالإضافة للتلف في مقدمة المخ فهذا المزيج يصبح مدمراً

Ama sadece buna güvenmek çok tehlikeli olur.
ولكن من الخطير الإعتماد على هذا الأمر فقط