"الخلط" - Traduction Arabe en Turc

• karışıklık
• karışık
• karıştı
• karıştırmak
• karışmış
• karıştırma
• karıştırmaya
• karıştırmayın
• karıştırmış
• karışmıştır
• Karıştırmayı
• Karman çorman
• karıştırabildin
• karıştırılmasın

Koçun o yaşta bir kızla karışıklık yaratabilecek bir duruma girmemesi gerekir.
فتاة في هذا السن على المدرب ألا يقترب من أي وضع من إحتمالية الخلط

Üç kez dükkan soyma, düğünde birini yumruklama ve üçüncüde de başka birinin kimliğini kullanmakla ilgili bir karışıklık oldu.
ثلاث مرات سرقة, لكم شخصاً ما في زفاف و كان هنالك نوعاً من الخلط

New York'taki bu yıllar ya bizi daha yaşlı, daha karışık ve ölü yaptıysa?
ما إذا كانت كل هذه السنوات في نيويورك جعلت لنا فقط كبار السن، أكثر الخلط أو ميتا؟

Ameliyathanede hastalar karıştı da.
لقد كان هناك ذلك الخلط بين المرضى في غرفة العمليات.

Senin için de başka şeyler kolay masayla lavaboyu ve kirli sepetini karıştırmak gibi.
حسناً بعض الامور هي بسيطة بالنسبة لكِ مثل الخلط بين الطاولة وحوض الغسيل وسلة الغسيل

Foreman'ın bu sağ önle biraz kafası karışmış gibi ki bunu daha önce pek görmedim.
وفورمان قليلا الخلط مع أن يؤدي اليمين ، وأنا لم أر مرات عديدة جدا من قبل.

Kesinlikle 2 tek yatak, çünkü otelde bir karışıklık olmuş da.
إنها بالتأكيد غرفة ذات سريرين منفردين التي حجزنها، هناك بعض الخلط في الفندق

Polisle ilgili bir karışıklık olmuş, tek başımızayız.
كان هناك بعض الخلط فى شرطة مترو و نحن وحدنا

Görünen o ki, laboratuarda bir karışıklık olmuş.
على مايبدو , هناك نوع من الخلط في المختبرِ

Bir karışıklık oldu, Sean eşleri değiştirmek istemedi.
لكن كان هناك الخلط و لم شون لا تريد أن تتحول

Bu konuyu birkaç ay önce görüşmüştük, ama biraz karışıklık olmuş.
أعرف أننا قمنا بمثل هذا الأمر من قبل، لكن، يوجد بعض الخلط بين الأمور.

Bu karışıklık birçok öğrencinin biyoloji derslerinde kalp konusundan çekinmesine yol açar. Kalbin karmaşık isimler ve şekillerle dolu göz korkutucu bir ders konusunu işaret ettiğini düşünürler.
هذا الخلط يجعل العديد من الطلاب يحذر من القلب في حصص الأحياء، معتقدين أنه يشير إلى مادة مخيفة مليئة بالأسماء والمخططات المعقدة.

Yani, katilimizin zihninde, o aşk ve erotizmin bir çeşit karışık simgesi.
إذاً في عقلية القاتل هناك بعض الخلط المجنون بين الحب والإثارة

Programı karışık oluyor ve tanışma programına katıldığından emin olmak istiyorum.
من أنه قام بتغيير محاضرة مادة علم الاجتماع التي تسبب هذا الخلط أتعلم ؟

Ama sonradan bu "Bağımsız Ordu" gerzeklerine karıştı ve sonu hapishane oldu.
ثم حصل ذلك الخلط مع الجيش السيادي الأغبياء ما قاده إلى السجن وانت تخبرني أنه معهم ثانية؟

Şimdi karşımda benimle çıkmak isteyen iki tane mükemmel erkek var ve ben ikisinden de hoşlanıyorum ve kafam çok karıştı.
والآن لدي اثنين من الرجال المدهش أن ترغب حتى الآن لي، وأنا أحب لهم على حد سواء، وأنا ذلك الخلط.

Negatifle pozitifi birbirine karıştırmak istemiyor o.
إنها نوعاً ما لاتريد الخلط بين السلبي والإيجابي

Tamam, bu dünyadaki kafası en karışmış bilim insanı olmalı.
حسنا، وهذا هو يجب أن يكون للعالم أكثر الخلط في العالم.

Bebek bariz şekilde Meksikalı! karıştırma işini unuttuk o yüzden.
من الواضح ان الطفل مكسيكي لذا تعرف ان الخلط مستبعد

Hazırlamaya başladım herşey kara bir deliğe düşüyormuş gibi geliyordu ama şacımı karıştırmaya devam ettim.
فبدأت الخلط وشعرت ان كل شيء يقع من يدي .. وبدأت تختلط الامور علي .. ولكني استمريت بذلك ..

Ama deliliği kontrolü kaybetmek ile karıştırmayın.
لكن لا يجب الخلط بين الجنون وفقدان السيطرة

Yunanca deyişle "korone" var. İkisini birbirine karıştırmış olabilirler mi dersin?
هل من الممكن أنه قد تم الخلط بين الكلمتين؟

Kanka sadece akılları filan karışmıştır.
المتأنق ، وانهم فقط ، كما تعلمون ، أو شيء من هذا الخلط.

Karıştırmayı izleme, başka biri karıştırsa bile benim kartları izlemem anlamına geliyor.
متابعة الخلط تعني ان اتابع الاوراق، حتى ولو كان شخص اخر يقوم بالخلط.

Karman çorman olduğu için kusura bakma.
آسف عن هذا الخلط.

Hâlâ anlamadığım şey, nasıl Paris ve Tuscany'yi bir birine karıştırabildin.
مازلت لا أفهم كيف يمكنك الخلط "بين "باريس" وَ "تاسكوني

Alkolik olan Ben Philips, Sr. ile karıştırılmasın.
لا ينبغي الخلط بين بن فيليبس، الأب، الذي يشرب