Başka seçeneğim kalmadığı sürece kendimi oraya kapatmayacağım. | Open Subtitles | لن أحبس نفسي بالأسفل إلا إذا كان هذا هو الخيار الوحيد |
Biliyorum. Bir seçeneğin var. İlk defa çiğ istiridye yemek gibi bir şey. | Open Subtitles | أعلم ، لكن أنت لديكي الخيار إنه مثل أول شخص أكل المحار الني |
Bende seni kaybetmek istemem ama ne seçeneğimiz kaldı ki? | Open Subtitles | وأنا لا أريد خسارتكِ أيضًا. لكن ما الخيار الذي نملكه؟ |
Üç buçuk sene önce onun böyle bir seçme hakkı vardı. | Open Subtitles | كان لديها هذا الخيار قبل ثلاث سنوات ونصف حسناً 0 اسمع |
Yani, iş hayatında yer almanın her kes için doğru bir karar olduğunu söylemiyorum. | TED | لذا انا لا اقول ان البقاء ضمن القوى العاملة هو الخيار الصحيح للجميع. |
Muhabir evime geldi o yüzden pek seçme şansım yoktu. | Open Subtitles | حسناً، تفاجئت بالمراسلة عند منزلي لذا فلم يكن أمامي الخيار |
Tek seçeneğim bana dediklerini yapmak. | Open Subtitles | الخيار الوحيد امامى هو أن افعل ما أمرنى بة |
Tek seçeneğim bana dediklerini yapmak. | Open Subtitles | الخيار الوحيد امامى هو ان افعل ما امرنى به |
Bir seçeneğim vardı. | Open Subtitles | كان الخيار بيدي، إما أترك المسرح و أدع العارضة بداخلي تموت |
Yok, daha değil. Ama öyle bir seçeneğin var olması güzel. | Open Subtitles | لا، ليس بعد، لكن أحب أن أعرف أن ذلك الخيار متاح |
Tek seçeneğin var. benimle gel ya da seni inciteceğim. | Open Subtitles | لذا الخيار لك، عودي معي طوعًا، وإلّا أعدتك كرهًا بإيلام. |
Kalp kırıklığı konusunda bir seçeneğimiz yok, yalnızca önem verdiğimiz insanlar, şeyler ve projeler üzerinden kalbimizin kırılması seçeneğimiz var, bu da tek seçenek. | TED | لا نملكُ خيارًا حول تحطم القلوب، نملكُ فقط الخيار لتحطم قلوبنا من خلال الأشخاص والأشياء والمشاريع التي نهتم بها بعمق. |
Sonucu beğenmezsek, seçeneğimiz ne? | Open Subtitles | ما الخيار المتوفر لنا إن لم تعجبنا النتيجة؟ |
Mükemmel mantıksal bir çıkarımla Zara'nın doğru seçenek olduğuna karar veriyorsunuz. | TED | بتفكيرها المنطقي التام زارا هي الخيار الواضح. |
Ama tabağı o kadar doldurmuşlar ki, seçme şansım yoktu. | Open Subtitles | و لذلك لم يكن لي الخيار فقد ملؤوا ذلك الصحن عن آخره |
Bu gün yapacağım seçimin de bu kadar kolay olmasını dilerdim. | Open Subtitles | أتمنّى لو أنّ الخيار الذي سأتّخذه اليوم سيكون في غاية البساطة |
Diğer seçenek biraz daha güvenli. Kesin olarak biraz para kazanacaksınız. | TED | الخيار الآخر هو أكثر أمنا. ستحصلون على بعض النقود بكل تأكيد. |
Yani enerji konusunda geleceğimiz kader değil seçim ve bu seçim fazlasıyla esnek. | TED | لذا فإن مستقبل الطاقة لدينا ليس قدراً بل اختياراً .وهذا الخيار مرن جداً |
Slitheen ailesi olarak, seçme şansımız yoktu. 13 yaşımdayken ilk cinayetimi gerçekleştirdim. | Open Subtitles | في عائلة سليزين ليس لدينا الخيار . فقد اضطررت لأن أقتل لأول مرة في عمر الثالثة عشر |
Eğer bir seçim şansın olsaydı, daha sıcak kanlı mı yoksa daha zeki olmayı mı istermiydin? | Open Subtitles | لو كان لكي الخيار هل تفضلين أن تكوني رقيقة أم وقحة؟ |
Ben bir salatalık çorbası alacağım ve kendine iyi bak. | Open Subtitles | أنا سوف آخذ كوب من شوربة الخيار و إعتني بنفسك |
Licinia korkuyordu, fakat bu durumda seçme şansı yoktu. | TED | ليكينيا خائفة، لكنها لا تملك الخيار هنا. |
O insanların umutsuzca yaşamak dışında hiç bir seçeneği yoktur. | Open Subtitles | الخيار الوحيد للإنسان أن يعيش جنباً إلى جنب مع اليأس. |
O kararı kendin vereceksin ya da bu evden onunla gideceksin. | Open Subtitles | سوف تقُوم بذلك الخيار بِنفسك. أو تَذهب من هذا المنزل مَعها. |