"الدافع" - Traduction Arabe en Turc

    • sebebi
        
    • sebep
        
    • neden
        
    • nedeni
        
    • sebebini
        
    • dürtü
        
    • gerekçesi
        
    • motive
        
    • motivasyonu
        
    • sebebin
        
    • amacı
        
    • gerekçe
        
    • dürtüsü
        
    • sürücüsü
        
    • sebepleri
        
    Polisin gerçekten sebebi olan cinayete Müdahale zamanının gerekiyordu, sorunsuz tamamlanana kadar. Open Subtitles لن تعرف الشرطة بالجريمة الوحيدة ذات الدافع الحقيقي بعد أن يتم ارتكابها
    Yani, bir sebebi var... O aç; fare yemeyi seviyor... Open Subtitles اقصد بانه سيكون عنده الدافع فهو جائع ويحب أكل الفئران
    Bence son zamanlarda ifşa edilen bir hedefin cinayet için daha düşük standartlardaki gibi çok mantıklı bir sebep olmayabilir. Open Subtitles أعتقد أن هدفاً مفضوحاً مؤخراً قد لا يكون لديه الكثير من الدافع الوجيه للقتل مثل معيار سفلي لإرتكاب جريمة قتل
    Fakat Üçlemeci Katil diğer kadınları boğmuştu. neden şimdi silah kullandı? Open Subtitles ولكن القاتل الثلاثي خنق النساء الأخريات، ما الدافع لإستخدامه مُسدّساً الآن؟
    O nedeni bulamıyorum ben de bir türlü. Saldırılar çok rastgele duruyor. Open Subtitles إن الدافع هو ما أعجز عن تفهّمه، فإني أرى الهجمات عشوائية جدًا.
    Her kim yaptıysa, en azından makul bir sebebi varmış. Open Subtitles من فعل ذلك ، على الأقل كان لديه الدافع لائقة.
    Ama tuhaf bir biçimde, en az iki kurbanı öldürmek için sebebi var. Open Subtitles ولكنه، مع غرابه هذا، لديه الدافع لقتل علي الاقل ضحيتين من هؤلاء الضحايا.
    Babasının hasta olmasını isteyebilir belki ama yabancılara yapması için sebebi yok. Open Subtitles أقصد لديه الدافع لجعل أبيه مريضاً ولكن ليس لديه سبب ليهاجم الغرباء
    Elde etme yöntemleri aynı gelebilir ama sebebi çok farklı. Open Subtitles العملية للوصول إليهما قد تشعرك بالتشابه ولكن الدافع مختلف جداً
    Yağmur ayini sebepten sayılırsan yapmak için bir sebebi vardı. Open Subtitles لديه الدافع اذا اخذته في الاعتبار دافع طقوس المطر القديمة
    Ama Nilsen ne olduğunu buldu. Bu ona Nilsen'i öldürmesi için bir sebep verir. Open Subtitles لكن نيلسون إكتشف ما الذي يعطيها الدافع لقتله
    sebep ve kasıt olabileceğine dair kuvvetli şüpheler olduğunu kabul ediyorum. Open Subtitles أعترف أن هناك شكوك قوية حول الدافع والنية.
    Her zaman cinayet için bir sebep, kanıt ...bulurdum ama bunda... bu boktan şey durdu. Open Subtitles أوه, أستطيع دائماً أن أجد الدافع, الإتجاه, لكن ذلك اللعين الصغير ,يقف عند ذلك
    neden soygun olabilir, ama diğer şeyleri göz ardı etmiyoruz. Open Subtitles ومن الممكن كان الدافع السرقة، ولكننا لا نستبعد أي شيء.
    Peki, bu sıçrayış için bunlar gerektiyse, bu artık neden işe yaramıyor? TED فإن كان هذا هو الدافع الذي احتجنا إليه، فلماذا إذًا لم يعد يجدي؟
    Bu bakış açısına göre, büyük bir ev veya güzel bir araba ya da iyi bir iş istememizin nedeni bunların aslında değerli olmaları değil. TED وفقا لهذا الرأي، الدافع لرغبتنا في إقتناء منزل كبير أو سيارة جميلة أو عمل جيد أليست جميع هذه الأمور ثمينة في جوهرها.
    Unutmayın - bu gece yapacağımız her şeyin nedeni onlar. Open Subtitles تذكرو أيها السادة المحترمون ...كل شيء سنفعله الليلة ...هو الدافع
    Polis şüphelinin ruhsal durumunun bozuk olabileceğinden şüpheleniyor cinayet sebebini hala çözebilmiş değiller Open Subtitles اقرت الشرطة انه ربما يكون للمشتبه به اضطرابات نفسيه ومازال الدافع غير معروف
    Anlayamadığım gizli bir dürtü bizi karşımızdaki kişinin başka bir yerine çekiyor. Open Subtitles ‫لا أستطيع فهم ‫الدافع السري ‫الذي يرسمنا لشخص واحد ‫بدلاً من آخر
    Tamam, elimizde kağıt bardak yok, ancak cinayet gerekçesi var. Open Subtitles لذلك نحن لا يوجد لديك كوب ورقة، ولكن لدينا الدافع.
    - Kıskanlıçlık tüm dünyada cinayet için en eski motive sebebidir. Open Subtitles إن الغيرة هي في الغالب الدافع الأكثر قدماً لإرتكاب جريمة قتل في العالم
    Bilmiyorum belki de sadece doğru bir motivasyonu bulması gerekiyor. Open Subtitles لا أعلم. أظن انه يحتاج فقط أن يجد الدافع الصحيح
    Test pilotunun öldüğüne ve senin onu öldürmek için sebebin olduğuna inanıyoruz. Open Subtitles نظن أن طياركم الإختباري قد مات و نظن أنه لديك الدافع لقتله
    Peki kimin, birbiriyle alakası olamayan bu üç insana saldırma amacı olabilir? Open Subtitles إذاً من لديه الدافع لمهاجمة ثلاث غرباء غير متصلين في نفس المستوي؟
    4 gün önce eşi boşanmak istemişti Han'ı suça iten gerekçe buydu. Open Subtitles طلبت منه الطلاق قبل 4 أيام و أعطاه هذا الدافع لفعل ذلك
    Bu yeni bir canlı dünyaya getirme dürtüsü benim bir parçam. Open Subtitles هذا الدافع في خلق حياة بشرية جديدة، حياة هي جزء مني.
    Em sürücüsü teorisi üzerine çalışmalar yapıyordu. Open Subtitles لقد كان يجرّب نظرية الدافع الكهرومغناطيسي.
    Babanın sebepleri vardı. Bu cinayetlerden bir tek o karlı çıkıyor. Open Subtitles لدى والدك الدافع هو الذى تمكنه الإفادة من جرائم القتل هذه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus