Ama NSA ona ödemeyi yapıp, parayı takip etmeyi denediğinde... | Open Subtitles | ولكن عندما حاول الأمن القومى الدفع له وتعقب مال الابتزاز |
Bu öyle telefon araması gibi değil. ödemeyi önceden alırım. | Open Subtitles | أنت ، هذه ليست محادثة إجتماعية يتم الدفع لى مُقدماً |
Gerçekten böyle bir aktivitenin parçası olmam için para ödemek istiyor musun? | Open Subtitles | أنت في الواقع تريد الدفع لي لتجعلني أشترك بهذا النوع من النشاطات |
Cumartesiden perşembeye, öğlenden gece yarısına kadar açığız ama bugün cuma, maaş günü, olduğundan erken başlar ve son müşteri çıkıncaya kadar kalırız. | Open Subtitles | نحن نفتح من السبت للخميس من الظهر حتى منتصف الليل لكن يوم الجمعه,يوم الدفع نبدأ في وقت مبكر ونبقى حتى مغادرة اخر زبون |
Manevra/Komuta: En kısa sürede itici güçleri tekrar harekete geçirin. | Open Subtitles | من التحكم للمحركات ، عليكم بإستعادة قوة الدفع بأسرع وقت |
Sanki gelecekten gelen bir antimaddenin itiş sistemlerinin çıkardığı ses gibi. | Open Subtitles | هذا يسبب ضوضاء في نظام الدفع المستقبلي المدعوم من المادة المضادة |
Ve sonra, onlara ödeme yapmayı keserseniz, sonra ne olacak? | TED | ومن ثم، اذا توقفت عن الدفع له، مالذي سيحدث حينها؟ |
Bana şahit olacaklarını söylediler. Herşey mükemmeldi, risk yoktu. parayı yarı yarıya bölüşecektir. | Open Subtitles | قالوا إنهم سيبرئوني بحجة الدفع بالغيبة كانت خطة ممتازة ، لا مجازفة فيها |
Başkan, ödemeyi kabul etti. Hemen korsanlara durumu bildirin. | Open Subtitles | لقد وافق العمدة على الدفع أنقل الخبر للمختطفين حالا |
Evet, Butter'ın her gece ödemeyi aldığını söylüyorlar. | Open Subtitles | أجل , في أي مكان منه قد قيل ذلك انها هي من يتم الدفع له كل ليلة |
Şişko Saso'nun bana borcu var, ama ödemeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | ساسو البدين يدين لي بالمال و هو يتأخر في الدفع قليلا |
insanlar rahatsız oluyor. O serseriler için vergi ödemek istemiyorlar. | Open Subtitles | قلقون، خائفون، وقد اكتفوا من الدفع لأجل هذا الحي القذر |
insanlar rahatsız oluyor. O serseriler için vergi ödemek istemiyorlar. | Open Subtitles | قلقون، خائفون، وقد اكتفوا من الدفع لأجل هذا الحيّ القذر |
maaş sistemine baktığımızda, iki şey ödüllendiriliyor. | TED | إن نظام الدفع ينص على أن هناك أمرين يستحقان المكافأة. |
Aşağı inerseniz, geniş bir itici kuvvet alanına sahip olursunuz. Yukarı çıkarsanız, kanatlar o kadar geniş değil, ve kalkması daha kolay. | TED | حتى إذا ذهبت إلى أسفل، لديك مساحة كبيرة من الدفع. وإذا صعدت، الأجنحة ليست كبيرة ، وأنه من الأسهل الصعود. |
Jet İtiş Laboratuvarları için çalışıyorum. Yeni Mars Gezgini'ni inşa ediyorum. | TED | أنا أعمل في مختبر الدفع النفاث، و أقوم ببناء عربة استكشاف المريخ التالية |
Yeni bir müşteri bulmuş olabilirim ve ödeme yapabilecek güçte. | Open Subtitles | من الممكن ان اتعاقد مع عميل جديد عميل يستطيع الدفع |
Eğer sana geri ödeme yapabilecek duruma gelirse, parayı bize kaydırabilirsin. | Open Subtitles | تعلم , إذا كانت فعلاً تدير الدفع لك شكرا يا رجل |
Ya sonra? İddia makamı işin içinde olmazsa, parasını alamaz. | Open Subtitles | لن يتم الدفع له اذا لم يكن العميل المطالب بداخلها. |
- Ve ödeyemeyenler ise çalışarak ödemeli. - Zekice, Felton. | Open Subtitles | ـ ومن لا يستطيع الدفع فعليه بالعمل ـ أنت مبدع يا فيلتون |
Bilirsin işte, okul taksitini ödemeye yardımcı oluyor. | Open Subtitles | احتجت للمال, إنه يساعد في الدفع لتعليمي. |
-Ay sonunda ödeyebilir miyim? | Open Subtitles | هل استطيع الدفع عند نهاية الشهر؟ |
Elimden geleni yaptım ama benim için Katoliklik bir çeşit " şimdi öl, sonra öde". | Open Subtitles | درست ومنحتهم كل شيء لكن الكاثوليكيةَ بالنسبة لي: مت الآن ، الدفع لاحقاً |
Bu koşul nakit para istemenizden önce mi, sonra mı ortaya çıktı? | Open Subtitles | هل جاء هذا الشرط قبل أم بعد إصرارك على الدفع نقداً ومقدماً |
Evet, bu, geçen gece konuşmam için ücret aldığım yaşlı adam. | Open Subtitles | أجل،هذا الرجل المسن الذي تم الدفع لي لأتحدث معه الليلة الماضية |
George tekrar eldiven giyer mi, giymez mi merak ediyor. parası iyi. | Open Subtitles | جورج يريدك أن تعلم أن لبس القفازات مرة أخرى هو يوم الدفع |