Bir başka deyişle, Erkekler ve kadınlar hep birlikte ibadet ediyordu. | TED | بصورة آخرى .. كان الرجال والنساء يؤدون الشعائر سوية |
Toplumumuz neden kutuplaşmaya ve ayrımcı, bencil politikaların, ki onları Kadınlar ve erkekler birlikte yaptılar, baskısı altında kalmaya devam etti? | TED | لماذا مجتمعنا لا يزال يهيمنان عليه الإنقسام و السيطرة من سياسيات الأنانية والهيمنة من الرجال والنساء علي حد سواء |
Ve buna göre kadın ve erkek hücresel ve moleküler seviyelerde birbirinden farklıdır. | TED | وما يعنيه هو أن الرجال والنساء مختلفون في كل شيء، حتى على مستوى الخلايا والجذيئات. |
Yani bugün sizden istediğim erkek ve kadınların kendi geçmişlerine tutsak olmadığı bir dünya hayal etmenizi, kötü hareketlerin ve hataların sizi hayatınızın sonuna kadar tanımlamadığı bir dünya. | TED | لذا ما أطلبه اليوم هو تصور عالم يكون فيه الرجال والنساء ليسوا رهائن لماضيهم، حيث الآثام والأخطاء لن تحددك لبقية حياتك. |
Tanrı'yı kadın ve erkeklerin yüzlerinde ve aynadaki yansımamda görüyorum. | Open Subtitles | فى وجوه الرجال والنساء ،أرى الله، وفي وجهي في المرآه. |
Yakın zamanda kadın ve erkekler koğuşlarında yapılan tamiratların da etkisi var. | Open Subtitles | ويرجع ذلك في جزء منه إلى التجديدات الأخيرة في عنبر الرجال والنساء |
Yedi erkek ve kadın kaosun getirdiği düzene şekil verdi. | Open Subtitles | سبعة من الرجال والنساء الذين صوروا القوانين من رماد الفوضى. |
Evet, bu erkek ve kadınlar bana göre gösterinin yıldızlarıydı. | TED | نعم، بالنسبة لي كان هؤلاء الرجال والنساء هم نجوم العرض. |
Tarihimizde ilk defa Hindistan'ın birçok şehrinde Erkekler ve kadınlar ülkedeki kadınların asıl vaziyetinin korkunç gerçekliğinin farkına vardı. | TED | و لأول مرة في تاريخنا استفاق الرجال والنساء على الحقيقة المرعبة لحالة النساء الحقيقة في هذا البلد. |
Erkekler ve kadınlar topu uzağa atabilme konusunda farklıdır. | TED | أحد الأشياء التي يختلف فيها الرجال والنساء هو مدى إمكانيتهما في رمي الكرة بعيدًا. |
Erkekler ve kadınlar iş yerinde gözyaşı akıttıklarında cezalandırılırlar. | TED | يُعاقب كل من الرجال والنساء في العمل عندما يذرفون الدموع. |
Bize Kadınlar ve erkekler arasında bazı farklılıklar olduğu hiç anlatılmadı. | TED | لم نتعلم أبدًا أن هناك أية اختلافات بين الرجال والنساء. |
Mesela, Kadınlar ve erkekler dijital ortamda farklı şekilde mi güveniyor? | TED | على سبيل المثال، هل يثق الرجال والنساء في البيئات الرقمية بشكل مختلف؟ |
Gerçek şu ki kelimenin tam anlamıyla aramızda Irak veya Afganistan gazisi olan 2.6 milyon kadın ve erkek var. | TED | في الواقع لدينا حرفيًا 2.6 مليون من الرجال والنساء الذين هم من قدامى الجنود في العراق أو أفغانستان وهم جميعًا بيننا. |
Bu büyülü an öyle önemli ki, erkek ve kadınların çoğunluğu kötü bir ilk öpücükten sonra birine karşı ilgisini kaybettiklerini belirtiyor. | TED | هذه اللحظة السحرية حاسمة جدا لدرجة أن أغلب الرجال والنساء قد أفادوا بأنهم فقدوا انجذابهم لأحدهم بعد قبلة أولى سيئة. |
Federal mahkemeler, kadın ve erkeklerin fiziksel uygunluk testi programları için fizyolojik olarak aynı olmadıklarını belirtti. | TED | أوردت المحاكم الفيديرالية أن الرجال والنساء ليسوا متساوين فيزيولوجيًا من أجل دعم برامج اللياقة البدنية. |
Utanç kadın ve erkekler için aynı his, ama cinsiyete göre organize oluyor. Kadınlar için, | TED | يشعر الرجال والنساء باحساس العار ذاته. لكنه يتعلق بالجنس. للنساء، |
Çocuklarla ilgili fantezi kuran birçok erkek ve kadın tanıyorum. | Open Subtitles | انا اعرف الكثير من الرجال والنساء من الذين يفكرون بالاطفال |
Nijerya'da öldürülen erkek ve kadınlar, uzun süredir kapılarını dünyaya kapalı tutan bir ülke adına iyi niyet göstergesi bir programın parçasıydılar. | Open Subtitles | أولئك الرجال والنساء الذين قتلوا في نيجيريا , كانوا جزءاً من مهمة ذات نوايا حسنة من دولة تاهت طويلاً في غياهب الظلام |
Sanırım, kadınların ve erkeklerin bu olaya, bakış açısındaki temel farklılıkları bu vurgular. | Open Subtitles | أظن أن هذا فعلًا يوضِّح الفرق الأساسي في طريقة .نظر الرجال والنساء للمشكلة |
- Kadınlarla erkekler ayrı mı? | Open Subtitles | ــ هل يعمل الرجال والنساء منفصلين؟ ــ نعم |
Bütün erkeklerin ve kadınların, inanç ve biçimlerin eşit olduğu bir dünya. | Open Subtitles | حيق الرجال والنساء من كل حدب وصوب مُتساوون |
Seks yapmış erkek ve kadının dost olabileceğine. | Open Subtitles | ذلك أن الرجال والنساء يمكن أن يكونّوا أصدقاء عندما يمارسون الجنس؟ |
Bugün Antonio körfezinde yaşayanların 100 yıl önce bu kasabayı kurmak için için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak çalışan insanlara büyük bir vefa borcu vardır. | Open Subtitles | الان كلا منا يعيش اليوم في انطونيو باي وندين لهم بالشكر لهؤلاء الرجال والنساء الذين كانوا هنا من 100 سنه |
Bu yönetimdeki hiç kimse, bu cesur insanların oy verme haklarını sınayamaz. | Open Subtitles | لا يمكن لأحد في هذا الحكم أن يسلب الحق من هؤلاء الرجال والنساء الشجعان في التصويت |
Benim için bu genç, savunmasız erkek ve kadınlara erişebilmek çok önemli. | TED | بالنسبة لي من الصعب الوصول إلى الشبان والضعاف من الرجال والنساء |