Daha önce bu kadar hızlı giriş izni alan görmemiştim. | Open Subtitles | لم تسبق لي رؤيتكم تقومون بالتحقق من الهوية بهذه السرعه |
Hiç bu kadar hızlı hareket etmemiştin, Steven. Acelen ne? | Open Subtitles | لم تقم من قبل بالانتقال بهذه السرعه ستيفن، لماذا التسرع؟ |
Babamın kalp krizinden sonra bu kadar çabuk toparlanması harika. Biliyorum. | Open Subtitles | بالكاد اصدق كيف ان والدي تعافى بهذه السرعه من النوبة القلبية |
Cylonlar'ın toplumumuza bu kadar çabuk entegre olacağını hiç düşünmüş müydünüz? | Open Subtitles | هل توقعت من قبل أن السايلون سيندمجوا فى المجتمع بهذه السرعه |
Uzaya doğru hız arttırma... işlem şimdi başlıyor. | Open Subtitles | زيادة السرعه الى الفضاء المؤقت بدأ العد التسلسلى الآن |
Senin için biraz erken değil mi tatlım? O günlerden biri işte.[br]Anlarsın ya. | Open Subtitles | حسنا اذا انت لست من الحاشيه القليل من السرعه لاجلك |
Bu AIDS'in Afrika'da Avrupa'da olduğundan çok daha hızlı yayılmasının bir sebebi. | TED | هذا أحد الأسباب لإنتشار الإيدز في أفريقيا بأقصي سرعته, وليس بنفس السرعه في أوروبا. |
Olaylar çok hızlı ilerledi. | Open Subtitles | أنا لا أَعرف .. الأشياء حدثت بتلك السرعه |
Neden bu kadar hızlı yiyorsun? Öyle tadını alamazsın! | Open Subtitles | لما تاكل بكل هذه السرعه انت حتى لا تستيطع ان تستطعمه او تتذوقه |
Ringde niye böyle hızlı düşünemiyordun? | Open Subtitles | نعم , لماذا لم تفكر بهذه السرعه في الحلبة ؟ |
Woody, günümüzün hızlı, stresli ortamında bu çok normal. | Open Subtitles | حسناً يا وودي , في عصر السرعه هذا و بمجتمعنا الذي يتحمل الضغوطات هذا غير شائع |
İyiydim. Ama günümüzün hızlı ve stresli ortamı hakkındaki bu konuşma moralimi bozdu. | Open Subtitles | أنا بخير و لكن كل هذا الحديث عن عصر السرعه |
Elde ettiği çabuk ve kesin zaferler kendi kurmaylarına bile parmak ısırtyordu. | Open Subtitles | السرعه و الحسم اللتان تميزت بهما أنـتصاراته، أدهـشوا حـتى جـنرالاته |
Yine de, hastahaneden bu kadar çabuk çıkmanı beklemiyordum. | Open Subtitles | لم أتوقع رؤيتك خارج المستشفي بهذه السرعه. |
O kadar çabuk değil. Seyahatler iptal oldu. | Open Subtitles | ليس بهذه السرعه لقد تم الغاء جميع رحلات السفر |
Bu kadar çabuk gitmeyeceksiniz, değil mi? | Open Subtitles | أيها الأمير أحمد لن تغادرنا بهذه السرعه.. أتنوى ذلك ؟ |
3 düşman gemisi daha görüldü, Midway'e 250 mil mesafede, hız: 20 deniz mili. | Open Subtitles | ثلاث سفن معاديه اضافيه قد شوهدت ,250 ميل من ميدواى . السرعه 20 عقده |
hız yaptığı için belediye başkanını tutuklamışsın. Bir de üstüne kelepçelemişsin. | Open Subtitles | تلقى القبض على المحافظ لتجاوزه حد السرعه ثم تقوم بتوجيه لطمه له |
Sapho'nun özsuyuyla düşünceler hız gerektirir dudaklar lekeler sağlar, lekeler bir uyarıcı olur. | Open Subtitles | وبعصير صافو ينال السرعه التحذير يصبح بقعه ويصبح تحذير |
Bu kadar erken sıçrarsak, motorlara zarar verebiliriz. | Open Subtitles | لو قفزنا بهذه السرعه سوف تصيب المحركات بالضرر |
UE: Hayır, duman 2 nedenle var, hızı görebiliyorsunuz ve nereye uçtuğumu da bu şekilde takip ediyorsunuz. | TED | لا، الدخان هو لسببين ، أنه يمكنك من رؤية السرعه ، حيث ترين الطريق حيث كنت أحلق |
En üst hızda, minyatürleştirme derecesi için uzaklığı ayarlayarak geminin kalbe ulaşmasını sağlamak 57 saniye. | Open Subtitles | عند السرعه القصوى عدل المسافه للدرجه التى فى التصميم هذه الغواصه يجب ان تصل الى القلب فى 57 ثانيه بالظبط |
Çünkü düşünüp duruyorum da o hızla giderken bütün yüzün geriye doğru eziliyor olmalı. | TED | لأنني أفكر بأن الطيران بهذه السرعه وتجد وجهك بكامله مدفوع للخلف |
Zaten, Bakan aradı ve bunun acele halledilmesini istedi yurtdışındaki politik spekülasyonları önlemek için. | Open Subtitles | بجانب أن الوزير إتصل تليفونيا و يريد البت فى الأمر بمنتهى السرعه ليقطع على التخمينات السياسيه بالخارج |
Kendini öldürecek hıza çıkamayacak olmasından dolayı, hiçbir tehlike yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك خطر ان يصل الى السرعه التي ستقتله00 |
- İlk sağdan gireceğiz. Biraz yavaşla, adamım. | Open Subtitles | سنأخذ المنعطف القادم لليمين خفف السرعه يارجل |
Dur bakalım küçük hanım. Seninle daha işim bitmedi. | Open Subtitles | ليس بهذه السرعه , يا فتاه لم أنتهي منك بعد |