Pekâlâ, sen orada otur ben de işime dönüp şu logo toplantısı konusunda ne işler dönüyor ona bakayım. | Open Subtitles | حسناً ، إجلس فكر هنا و أنا سأعود للعمل لمعرفة ما الذي سيجري بحق بالجحيم بالضبط بشأن إجتماع الشعار |
RatPac'ın olayı ne bilmiyorum ama o logo pek maço. | Open Subtitles | لست متأكدا ما يفعل راتباك، ولكن هذا الشعار هو ماشو. |
Aslında bu logoyu ben tasarlamıştım. Sörf tahtasının üzerine koymuştum. | Open Subtitles | انا في الحقيقة صممت ذلك الشعار وضعته على لوح طويل |
Buradaki asıl slogan: Evren'in dışında hiç bir şey yok. Yani evrenin dışında bulunan bir şeyi açıklamaya çalışmak yersiz. | TED | لذا الشعار الأساسي هنا، لا يوجد شيء خارج الكون، و هذا يعني أنه لا يوجد مكان لتقوم بتفسير شيء ما في الخارج |
Ama bugün ürünleri gerçek dünyaya böylesine düşük maliyetle getirme yeteneğiyle beraber, artık sloganı değiştiriyorum ve bu bir resmi kamu açıklamasıdır. | TED | لكن اليوم ومع القدرة على توزيع الأشياء في العالم بسعر منخفض سأقوم بتغيير الشعار الآن وهذا يعتبر تصريح شعبي رسمي |
Eski yöntemlerle değil. Amblem üzerinde bir resim araştırması yapıyorum. | Open Subtitles | إنما ليس بنهج القُدَماء، إذ أجري بحثًا صوريًّا عن الشعار. |
Şu amblemi ceketime yapıştıracak bir şey var mı? | Open Subtitles | ألديكِ أي شيء يمكنه إعادة هذا الشعار على سترتي؟ |
Değişen ne olursa olsun, marka,logo,slogan, | Open Subtitles | مع ذلك نحن نمضي في إعادة التسمية أيا يكن الشعار والزاوية التي نستخدمها |
Bu da zırhlı araç şirketinin logosuyla aynı logo. | Open Subtitles | إنه نفس الشعار الذي استخدمته شركة السيارة المصفحة |
Bilmem. Beni logo hakkında uzun bir toplantıya soktular. | Open Subtitles | أعني ، لا أعلم ، تم إستدعائي فحسب بشأن أمر الشعار |
Bu zavallı hamile kadının karnına bu logoyu öylesine koymadım. | TED | لم أقم بوضع هذا الشعار على بطن هذه المرأة الحامل المسكينة. |
logoyu çıkardığınız anda, yorumlamanın önünü açıyorsunuz ve çalışmayı sonuç vermeyen bir hale getiriyorsunuz. Ve reklam yaparken, asıl kural sonuca varmaktır. | TED | وعندما تزيح الشعار, فإنك تفتح الباب للتفسيرات وتجعل العمل غير مقنع علي غرار الاقناع, عندما تعلن |
Kopyala-yapıştır yapan sayısı logoyu bilenden fazla. | TED | الكثير منكم جربوا النسخ و اللصق أكثر من معرفة الشعار. |
Lakin 1914'te coşkuyla "Hedef Berlin!" diye slogan atanlar artık "Ne olacaksa olsun!" diyorlardı. | Open Subtitles | لكن فى حين كان الشعار السائد فى عام 1914 هو : إلى برلين كان الشعار السائد هذه المره هو : |
Bence inan. Çünkü Tanrı aşkı sadece bir slogan değildir. | Open Subtitles | حسنا، يعتقد، لأن الله الحبّ ليس فقط بعض الشعار. |
Şimdi bu sloganı kampus içinde tüm öğrencilere söyleyin. | Open Subtitles | الآن اريدكم ان تقولو هذا الشعار الى كل طالب في الحرم |
Amblem bizi hapsetti seni aptal. Ah, ah, ah! Kuralları anladım. | Open Subtitles | أن الشعار قام بحبسنا ، أيها الأحمق أظن أنني أفهم القواعد |
O amblemi almam lazım. Kimin olursa olsun! | Open Subtitles | يجب أن أحصل على ذلك الشعار مهمن كان مالك السيارة |
Peki bu sembol ikinizden birine bir anlam ifade ediyor mu? | Open Subtitles | --حسناً، هل هذا الشعار هل هذا يعني أي شيء لأي منكما؟ |
Doktor, belirtmek isterim kapının ardında bir Ak Muhafız dururken bu sembolü çıkarmak cesaret ister doğrusu. | Open Subtitles | عليّ أن أقول لك ، أيّها الطبيب إنّ ذلك يُظهر شجاعة مذهلة كون عرض هذا الشعار أمام هؤلاء الحراس البيض وهم في وجهة الباب |
Adamlardan biri, arkasında şirket logosu olan bir giysi giydiğini hatırladı. | Open Subtitles | أحد رجالنا تذكّر أنه كان يلبس حقيبة ظهر تحمل نوع من الشعار لشركة ما |
Pekâlâ, Max'i yenmek için bir şansım olsun istiyorsam vurucu bir slogana ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسناً إذا كان لدي فرصة لهزيمة ماكس سأحتاج شئ مثل الشعار |
Şişedeki etiketi görüyor musunuz? | Open Subtitles | هذا من احد اصدقائي هل ترين الشعار علي العلبة؟ |
O satıştan epeyce de komisyon almalı, üzerinde öyle bir arma olan, kimsenin sevmeyeceği bir ceketti. | Open Subtitles | إنه بصدد ربح عمولة كبيرة أيضاً على ذلك المعطف ذو الشعار... والذي يبدو أنه لم ينل إعجاب أحد... |
O aptal afişi bir şekilde halletmeliyiz. | Open Subtitles | يجب علينا أن نفعل شيئا حيال هذا الشعار الغبي |
Kırmızı halı filan istemezsiniz diye düşündüm o yüzden sadece pankart getirdim. | Open Subtitles | أعرف أنك لا تريدين بساطاً أحمراً لذلك أكتفيت بهاذا الشعار |
Boynundaki altın simgeyi gördünüz mü? | Open Subtitles | أتري ذلك الشعار الذهبي المتدلي من رقبته؟ |