Yukarı çıkışa karar verdiğim o andan itibaren, sarsıcı bir şeyleri algılarım. | TED | أثناء الصعود، تحدث صدمة كبيرة، بدءاً من اللحظة التي أقرر فيها الصعود |
Tünel devam edecek. Ama Yukarı bak. İçeri giriş merdivenini görüceksin. | Open Subtitles | النفق سيكون ممتد , لكن , انتبه سوف تجد سلم الصعود |
Galiba o asansörler Yukarı ve aşağı gitmekten fazlasını yapıyorlar. | Open Subtitles | أعتقد أن تلك المصاعد تذهب لأكثر من الصعود والنزول فقط |
Çünkü oraya çıkmak boşa kürek çekmek gibi olacak sanki. | Open Subtitles | حقاً تعلمت ؟ لان الصعود الى أعلى مثل مطاردة شبح |
Yukarıya yolculuk harikaydı. Google Earth' un tersi gibiydi. | TED | كانت رحلة الصعود جميلةً. تشبه نوعا ما جوجل إيرث بالمقلوب. |
Onun ne olduğunu ve onunla nasıl başa çıkacağımı öğrenmeden çıkamam Yukarı! | Open Subtitles | لا يمكنني الصعود إلى فوق حتى أعرف ما هو، وكيف أتعامل معه |
Yukarı çıkıp o kahrolası yönetime posta koymaya şu kadarcık kaldı. | Open Subtitles | أنّي وشيك من الصعود إلى هناك وأبلغ الإدارة اللعينة بهذا الأمر. |
Aşağı inerseniz, geniş bir itici kuvvet alanına sahip olursunuz. Yukarı çıkarsanız, kanatlar o kadar geniş değil, ve kalkması daha kolay. | TED | حتى إذا ذهبت إلى أسفل، لديك مساحة كبيرة من الدفع. وإذا صعدت، الأجنحة ليست كبيرة ، وأنه من الأسهل الصعود. |
Pekala. Yukarı gelebilirsin ama sadece bir dakikalığına. | Open Subtitles | حسناً , حسناً, يمكنك الصعود ولكن لدقيقة فقط |
Madam Yukarı gelebilir misiniz? | Open Subtitles | سيدتي , سيدتي هل يمكنكِ الصعود الى الطابق العلوي ؟ |
Doğru, anası sikişmiş. Yukarı da gidemezsin, desteğimiz geldi. | Open Subtitles | هذا صحيح أيها اللعين, ولا يمكنك الصعود أيضا |
Ne kadar göz korkutucu değil mi bunca zorlu rakiplerin karşısına çıkmak? | Open Subtitles | كيف تخويفه هو عليه أن يكون الصعود ضد كل هذه الطواقم صعبة؟ |
Bak unutma ben Servoz ile çıkmak istemiştim. Şu havaalanındakileri, o zaman niye oraya çıkılamaması onları bu kadar huzursuz ediyor? | Open Subtitles | لهذا اريد الصعود انا وانت فقط وهذا ما اراده سيرفيوس, اصحاب شركة |
Buraya çıkmak için bütün gücümü harcadım. | Open Subtitles | لقد استنفذت كلّ قواي لمجرّد الصعود إلى هنا |
Ön kapıyı açık bırakırım. Merdivenden en Yukarıya çıkarsın. | Open Subtitles | سأترك لك الباب الأمامى مفتوحا, ويمكنك الصعود الى اعلى. |
Tamam. Tamam. Ama oraya çıkmam anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | حسناً, ذلك لا يعني أن عليَّ الصعود إلى هناك. |
Bayan, otobüs şu an iyi, tekrar binmek ister misiniz? | Open Subtitles | يا آنسة ، الحافلة بخير الآن هل تريدين الصعود مجدداً؟ |
Tramvay 7 ve 8 istikametlerine gidecekler biniş için son çağrı. | Open Subtitles | عربات الترام 7 و 8 للوجهات الأمامية نداء الصعود الأخير من فضلكم. |
Eğer bu gece burada gelip, yanıldığımı kanıtlayacak bir kadın varsa, çenemi kapatacağım ve ona 500 dolar ödeyeceğim. | Open Subtitles | اذا كان هنالك امرأة هنا الليلة تستطيع الصعود الى هنا, وتثبت اني مخطئ سأغلق فمي وادفع لها خمسمائة دولار |
Yanıt verirsem elimi tutup dışarı çıkmama yardım edeceksin. | Open Subtitles | لو أجبت ستأخذ يدي لمساعدتي في الصعود لأعلى |
Biliyorsun Servoz o taraftan tırmanmak istemiyordu, herkes biliyordu. | Open Subtitles | سيرفيوس لم يكن يريد الصعود من هذا الجانب ولكن الجميع ارادوا ذلك |
Hızlı bir şekil de bana yardım etmesi için iki kişiye ihtiyacım var. Siz gelebilir misiniz? | TED | أنا بحاجة إلى شخصين لمساعدتي أبإمكانكِ الصعود إلى المسرح؟ |
- Ne? Ama şimdi, ilişki kurmaya hazırım. Şimdi üst kata çıkmamız lazım. | Open Subtitles | ولكنني مستعد لها الأن علينا الصعود للأعلي |
Oraya çıkmaya çalıştım ama çatı kapısı arkadan kitlenmiş. | Open Subtitles | لقد حاولت الصعود الى هناك , لكن باب العلية مغلق خلفها |
Alan taraf, çoğu işte hızlı yükselme eğilimindedir ancak hızlı düşer. | TED | الأشخاص الأنانيون يميلون إلى الصعود بسرعة لكنهم يسقطون بسرعة أيضاً. |
Çoğalıcılar'ın içindeki bir grup tarafından yaratıldım, yükselmeye erişmek amacıyla. | Open Subtitles | لقد خُلقت من قبل فصيل من المضاعفين كوسيلة لتحقيق الصعود. |
Maryland ve Virginia'daki trajediler tırmanmaya devam ediyor. | Open Subtitles | المأساة مستمرة في الصعود * في ميريلاند وفيرجينيا |