| gerisi din, Yüksek öğretim ve hastanelere. ve 60 milyar ABD Doları sözünü ettiğimiz dev sorunları çözmek için yeterli değil. | TED | الباقي يذهب الى الدين و التعليم العالي و المستشفيات تلك ال 60 مليون دولار لا تقترب ان تكفي لمعالجة تلك المشاكل |
| Yüksek performanslı bilişim ağları ile ve yakınlarınızda olan diğerleriyle niyetlerini anlamak için sürekliye yakın şekilde iletişiminizin olması gereklidir. | TED | يجب أن يكون لديك اتصال شبه مستمر مع شبكات الحوسبة ذات الأداء العالي والشبكات الأخرى القريبة لكي تفهم ما يقصدون |
| Dünyanın büyük bölgelerinde, ortalama vatandaş için Yüksek eğitim ulaşılamaz halde. | TED | في أماكن شاسعة من العالم يتعذر التعليم العالي على المواطن العادي. |
| Yükseklik Korkusu, tehlikeli bir düşman olabilir. | Open Subtitles | القلق العالي يمكن أن يكون عدوٌ خطيرٌ جداً |
| Bana ne yaptığını anlamak için Yüksek zekâ gerekli değil | Open Subtitles | لم ادرس الكثير من التعليم العالي لارى مالذي تفعله بي |
| Mountain High'dan daha Yüksek bir dağ yoktur. Puanı R. | Open Subtitles | ما من أماكن أعلى من الجبل العالي مصنّف للكبار فقط |
| Ailenizde testis kanseri ya da Yüksek tansiyonu olan var mı? | Open Subtitles | هل من سجلات بوجود سرطان بالخصى أو ضغط الدم العالي بالعائلة؟ |
| Yüksek güvenlikli her güvenlik kasası iki adet anahtarla açılıyor. | Open Subtitles | كل صندوق إيداع آمن في خزنة الأمن العالي يتطلب مفتاحين |
| 15 metrelik Yüksek dayanıklı çelik bir kablo taşıyorum tam burada. | Open Subtitles | أنا أحمل معي 50 قدماً من الكابل الصلب العالي الشدّة هنا. |
| En büyük anlaşmazlık Yüksek gelirlilerin az vergi ödemesi üzerinde. | Open Subtitles | الخلاف الأكبر حول الدخل ضريبي الصغير لأولئك أصحاب الدخل العالي |
| Ama Yüksek frekanslı ticaret bu şekilde işlemez, değil mi? | Open Subtitles | لكن هي ليست تعمل بهذا التداول العالي جدا، صحيح ؟ |
| Uyuşturucu birimi, son 12 ayda Yüksek saflıkta meth girişi tespit etmiş. | Open Subtitles | رأت وحدة المخدرات تدفقاً من الميث النقي العالي في الأشهر الـ12 الماضية |
| Ortaya düzgün bir şekil çıkaramazlar çiziktirmelerinin Yüksek sanat olduğuna dünyayı ikna ederler. | Open Subtitles | غير قادر على تقديم شكل لائق وإقناع العالم بهم سكراولينغز هي الفن العالي |
| Bu en büyük ve köklü Yüksek öğrenim kuruluşlarının varoluş nedeni değil. | TED | ذلك ببساط ما لا تهتم به مؤسسات تعليمنا العالي |
| Pakistan'da Punjab denilen, kadınların Yüksek öğrenime devam etmelerine izin verilmediği çok küçük bir köyden geliyorum. | TED | جئت من قرية صغيرة، في ولاية بنجاب، باكستان، حيث لا يسمح للنساء بمتابعة تعليمهن العالي. |
| Sülalemdeki yaşlılar, kadınlara daha Yüksek öğrenime devam etmek ya da profesyonel bir kariyer konusunda izin vermiyor. | TED | كبار عائلتي المتشعبة، لا يسمحون لنسائهم بمتابعة تعليمهم العالي أو حياتهم المهنية. |
| Nisan 1992'de bir gün mini eteği ve Yüksek topuklu ayakkabılarıyla işe gitmek üzere yürüyordu. Bir bankada çalışıyordu. | TED | كانت ذاهبة لعملها في أحد أيام أبريل من عام 1992 .. بتنورتها القصيرة وحذائها ذا الكعب العالي. |
| Yükseklik, cinsel deneyimdeki zevki arttırır. | Open Subtitles | أتعلمين بأن الارتفاع العالي يحسن كامل التجربة الجنسية فهو يزيد الشعور النشوة |
| 80'li yılların başlarında, çok hırslı üst düzey bir bakan, genç kızları eğitmeye başladı, genellikle yetimlerdi, ölümüne eğitildiler. | Open Subtitles | في الثمانينيات ، وزير طموح من المستوى العالي بدأ بتدريب فتيات صغيرات معظمهن يتيمات، للتضحية من أجل القضية |
| İki dakika kamçı için, iki dakika asılı kalmak için ve tabii ki benim favorimi de unutmak yok iki dakika yükseğe yapıştırma için. | Open Subtitles | دقيقتان للسرقة دقيقتان للهروب ولا ننسى مفضلتي الشخصية دقيقتان من الضرب العالي |
| lise mezunu, kamyon şoförü, çiftlik işçisi. | Open Subtitles | تعليم الثانوية العالي سائق شاحنة، عامل مزرعة |