"العجز" - Traduction Arabe en Turc

    • açığı
        
    • aciz
        
    • yaşlı
        
    • çaresiz
        
    • bozukluğunu
        
    • bozukluğu
        
    • açık
        
    • açığını
        
    • felç
        
    • sakat
        
    • acizlik
        
    • açığının
        
    • sakatlık
        
    • çaresizlik
        
    • beceriksizlik
        
    Bazıları ülkemizin bütçe açığı hakkında endişelenirken ben cesaret açığımız konusunda endişeliyim. TED بعض الناس يشعرون بالقلق حول العجز في الميزانية الفدرالية لدينا، لكنني أقلق بشأن عجز الشجاعة لدينا.
    ...tamamen aciz, kımıldamaya korkan çünkü hareket etmemen gerekiyor. Open Subtitles فى غاية العجز.. خائف من أن أتحرك لأنه ليس من المفروض أن تتحرك ..
    Gelecek kış olacak. O zamana dek bir ordu yollamazlarsa, yaşlı ölü olacağız. Open Subtitles سيكون هذا فى الشتاء القادم ، اذا لم يرسلوا الينا السلاح ، فسنموت من العجز
    Ani bir ölüm korkusuyla yaşamanın ve bu konuda çaresiz kalmanın ne kadar korkutucu olduğunu sadece hayal edebilirim. Open Subtitles أستطيع فقط أن أتخيّل كم يمكن أن تكون مرعبةً الحياة في ظلّ الخوف من موتٍ مفاجئ و العجز عن فعل أي شيء حيال ذلك
    O zaman söyle bana Bill hangi cinsel işlev bozukluğunu tedavi etmemizi öneriyorsun? Open Subtitles إذن قل لي يا بيل، ما العجز الجنسي الذي تقترح أنّنا نعالجه؟
    Bence Leonard'ın dolaylı yoldan anlatmak istediği şey bir çeşit cinsel işlev bozukluğu olabilir. Open Subtitles ربما ما يقصده لينورد بطريقة غير مباشرة هو الشعور ببعض العجز الجنسي
    - Organizasyonumda bulduğum açık beni yerimden edebilecek seviyedeki bilgiye sahip değildi. Open Subtitles العجز الذي وجدته بمُنضمتي لا يُمكنه تزويدهم بجميع المعارف اللازمة لتوغل المكان
    Şimdiki ve öngörülen bütçe açığını göz önüne alırsak harcamaları %32 oranında kısmamız gerekiyor. Open Subtitles مع العجز الحالي والمتوقع نحتاج ان نقتطع من النفقات بمعدل 32 بالمئه
    Şimdiye dek kalori açığı olan ülkeler bu açıkları ihtiyaç fazlasına sahip ülkelerden ithal ederek kapayabiliyordu. TED حتى الآن، فالدول التي تعاني من نقص في السعرات الحرارية تستطيع تدبير هذا العجز عن طريق الاستيراد من المناطق ذات الفائض.
    Olmadı çünkü o tartışmalar açığı olan ülkerin yararına fazlalık sahibi bölgelerden tutumlarında değişim talep ediyor. TED لم يحدث تغيير لأن هذه المناقشات تطلب من المناطق المصدرة تغيير عاداتهم الغذائية بدلا من مناطق العجز.
    Halsizlik, bıkkınlık, aptallık hissi, oturup bir şey yapabilmekten aciz olmak. Open Subtitles الإحساس بالخمول القلق البلاهة, هذا العجز للجلوس وعمل اي شيء
    Seni daha fazla oyalarsa aciz konumuna düşeceksin küçük dükkanlar da sözünü geçiren olacak. Open Subtitles إذا لوحظ عليك المماطلة سيبدو مثل العجز الجنسي المحلات الصغيرة ستظهر وتحكم السوق
    Parayı al, çöle taşınıp diğer yaşlı yahudilerle beraber emekliye ayrıl. Open Subtitles خذ المال وانتقل لتقاعد صحراوي مع بقية اليهود العجز
    Sanırım ona bizim gibi yaşlı iki karıda da hala çok iş olduğunu gösterdik. Open Subtitles أعتقد أننا أثبتنا له بأنه مازالت هناك حياة، في الامرأتين العجز
    Kendini güçlü hissetmek için çaresiz durumda olanları avlıyor muhtemelen kendi zaaflarından korkuyordur ki sebebi iktidarsızlık olabilir. Open Subtitles وهو يفترس على اليائسين حتى يشعر بالقوة، وربما خائف من ضعفه الشخصي، مما يوحي إلي العجز الجنسي
    Hangi cinsel işlev bozukluğunu tedavi etmemizi öneriyorsun? Open Subtitles ما العجز الجنسي الذي تقترح أنّنا نعالجه؟
    Çok uzun bir süredir ereksiyon bozukluğu fiziksel bir sorun olarak görüldü ve haplarla, merhemlerle ve kayışları çok çabuk kopan aletlerle tedavi edildi. Open Subtitles ،طيلة عقود هذا العجز تم رؤيته كاعتلال بدني ،وتم علاجه بأقراص مراهم
    Yani, fonksiyonel kayıp çok açık. TED أعني ، أن العجز الحاصل بسبب الإعاقة واضح.
    Eğer ABD hükümetinin bütçe açığını finanse etmek isteyen yatırımcılar varsa, neden özgür basın açıklarını finanse etmek isteyen yatırımcılar olmasın ki? TED إذا كان هناك استعداد من قبل المستثمرين لتمويل العجز في ميزانية حكومة الولايات المتحدة، لماذا لا نجد مستثمرين راغبين في تمويل عجز الصّحافة الحرّة؟
    ABD'de günümüzde, kendi kuşağım içinde çocuk felciyle felç kalan birkaç kişiden biriyim. TED وبين أبناء جيلي، أنا واحدة من القليلين في الولايات المتحدة المتعايشين مع العجز بسب شلل الأطفال حتى يومنا هذا.
    Burda sakat olduğun için maaş aldığın yazıyor - Sen... Open Subtitles انت هنا لانك تدعى العجز الجسدى اليس كذلك
    WG: İlki, kalp eksikliği: birbirimizin deneyimlerini coşkulu bir şekilde ve özür dilemeksizin, sözde bağlılığın ötesinde bir tutkuyla anlamada acizlik. TED وينونا: أولاً، فجوة القلب؛ أي العجز عن فهم أيٍّ من تجاربنا، وإظهار التعاطف بطريقة مبالغٍ فيها وبغطرسة لدرجة التملُّق.
    Doğrusu,yenilenmeden önce... ...ücretlerle ilgili bir konuşmayla beraber... ...acentamın bütçe açığının üçüncüsünü kapıyordum. TED وحينما كنت في طريقي، أنا فعلا كنت أغطي ثلث من العجز في ميزانية الوكالة برسوم الكلام.
    Hayır, hayır, parmaklarını kasten kendi kesti, bu yüzden hayatının sonuna kadar sakatlık ödemesi alabilecek. Open Subtitles كلا ، بتر إصبعيه عن عمد لينال إعانة العجز بقية حياته
    Buradaki amaç çaresizlik durumuna acizlik durumuna düşen zanlıyı çöküntüye uğratmaktı. Open Subtitles و الهدف هو جعل المشتبه به يصل لحالة من اليأس إلى حالة من العجز
    Eğer böyle beceriksizlik göstermeye devam ederseniz... Open Subtitles .. اذا استمريت بحاله العجز

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus