| Her bütçeye göre var. En basitten, lüks olana kadar. | Open Subtitles | يمكننا أن نلائم جميع المتطلبات، بدءاً من البسيطة وحتى الفاخرة |
| Müvekkiline hatırlat Arizona'daki lüks yat piyasası en uygun durumda bile sınırlıdır. | Open Subtitles | حسن، فلتذكر عميلك أن محل اليخوت الفاخرة في أريزونا نعروض لأعلى سعر |
| rolünü üstlendiler. Antik Yunanistan'da ağustosböcekleri lüks aperatif olarak sayılıyordu. | TED | والشهي. في اليونان القديمة كان الزيز يعتبر من الوجبات الخفيفة الفاخرة. |
| Bunlar senin süslü uçuş pijamaların mı yoksa günlük kıyafetlerin mi? | Open Subtitles | مرحبًا،إذًا هل هذه منامتك الفاخرة الخاصة بالطيران؟ أو زيك اليومي المعتاد؟ |
| Gerçek bir savaş başladığı an tüm o süslü teknoloji yok olacak. | Open Subtitles | في اللحظة التي تندلع فيها الحرب الحقيقية فكل تلك التكنولوجيا الفاخرة ستختفي |
| Bizler de lüks mallar satan bir imalatçının ürünlerinde daha fazla özellik olmasını bekleyebiliriz. | TED | لذلك نتوقع من مصنّع للسلع الفاخرة أن تكون منتجاته شاملة للمزيد من المميزات. |
| lüks kamaralarında beklendikler ve karşılandılar. | Open Subtitles | في حجرتهم الفاخرة رحّبوا بهم وحرصوا على خدمتهم |
| İkimiz tüm paramızı zengin lüks otellerde harcarız. | Open Subtitles | و يمكننا أن ننفق كل أموالنا على الفنادق الفاخرة و الأنيقة وشراء بعض الغِذاء الثمين |
| Burası lüks bir yer. | Open Subtitles | هذه هي المنطقة الفاخرة التوابيت مدفونة في قبور بكر لم تستخدم |
| Bu, istediğimiz lüks bahçeye hiç benzemiyor | Open Subtitles | ذلك حتّى ليس قريبا من الحديقة الفاخرة التي نحتاجها |
| Bu lüks araçların çoğunda güvenlik sistemi olmaz mı? | Open Subtitles | عندما خرجت,كانت قد اختفت أليست معظم هذه السيارات الفاخرة لديها نظام أمان؟ |
| Buradaki arkadaşın, oldukça lüks bir avlanma ve yemek makinesi dediklerimizden. | Open Subtitles | صديقك هنا هو ما نسميه آلة الإصطياد والأكل الفاخرة |
| 17 $ daha verirseniz size daha lüks bir şey ayarlayabilirim. | Open Subtitles | وب 17 دولار إضافية يمكنني أن أعطيك السيارة الفاخرة |
| Karım o tür şamata ve süslü olaylara alışık değildir. | Open Subtitles | زوجتي ليست من اللواتي يستهوين الملابس الفاخرة. |
| Oğlum süslü Doğu Kıyı Lisesinden dönüyor ve ben onun bir dahi olduğunu keşfettiğimde dehşete düşüyorum. | Open Subtitles | ابني سيعود من جامعته الفاخرة ، وأخشى أن أصبح دافور |
| Hey, petrol olmazsa o süslü 4 tekerleklilere sahip olamazdınız. | Open Subtitles | لولا النفط لما كان لديكم سيارات الدفع الرباعي الفاخرة |
| Bendeyse, gerçekten hoş bir pantolon, terzi işi bir gömlek ve süslü bir saat var. | Open Subtitles | لقد حصلت على زوج لطيف من السراويل، قميص مصممة خصيصا، الساعات الفاخرة. آثار الطلاء و أحمر الشفاه على قميصه. |
| Yeni süitler çok pahalı olmakla kalmıyor bana kilo da aldırıyorlardı. | Open Subtitles | لم تكن الأجنحة الفاخرة غالية فحسب بل كانت تزيدني وزناً كذلك |
| Ünlü isimleri çekiştirip, gittiğin gösterişli partileri anlatasın diye mi? | Open Subtitles | صحيح، حتى يمكنك إبهاري بكل الأسماء و بكل الحفلات الفاخرة التي يمكنك الذهاب لها؟ |
| davranmanız gerekiyordu. Editörler, yazarlar ve ajanslarla tanışıyordunuz, çok ama çok Şık öğle ve akşam yemeklerinde. | TED | وتمكنت حينها من لقاء مجموعة من المحررين والمؤلفين ووكلاء النشر خلال وجبات الغداء والعشاء الفاخرة للغاية. |
| Parasını karşılayabileceğin bir parti planlamak istiyorsan internet sitesi yapabilen o havalı yerleri aramayı kesip yerel reklam panolarına odaklanmalısın. | Open Subtitles | اسمع، اذا اردت ان تخطط لحفل بتكلفتك، يجب ان تتوقف عن الاتصال بتلك المحلات الفاخرة التي تستطيع تحمل تكلفة موقع، |
| Birkaç yıldır giyip dolandığın o fiyakalı takım elbise içi boş bir üniforma gibi. | Open Subtitles | تلك البزة الفاخرة التي كنت ترتديها وتتجول بها قبل سنتين كما لو أنّها بزة الإعدام. |
| Kıl fırça istiyorsanız Fancy Goods'da var. | Open Subtitles | إذا أردت للشعر ,ستخدها في البضائع الفاخرة |