Şimdi, size bir örnek vereyim: Tüm Avrupadaki inanılmaz karmaşıklıktaki göç problemi. | TED | على سبيل المثال: الهجرة عبر أنحاء أوروبا، والتي تعتبر مشكلة معقدة للغاية. |
Bu örnek Uganda'da yaptığımız bir çalışmadan, haberleşme cihazlarını ortak kullanan insanların bu cihazları nasıl kullandığı hakkında daha karmaşık bir örnek. | TED | هذا المثال معقد إلى حد ما، وهو من دراسة قمنا بها في أوغندا عن كيفية استخدام هذه الأجهزة بين الأشخاص الذين يتشاركونها. |
Bahsetmek istediğim örnek ya da sormak istediğim soru şu: sıtma nedeni olan organizmayı daha zararsız hale evrimleştirmek için ne yapmalıyız? | TED | و المثال الذى أود طرحه هو, أو الفكرة التى أود طرحها, السؤال هو, ماذا يمكننا أن نفعل كى نجعل الملاريا أقل ضرراً؟ |
Yani tartışmak istediğim şey bu sistematik ve gerçek bilimsel yaklaşımın feromonların gerçekten anlaşılabilir bir hale gelebileceğinin bir örneği. | TED | ذلك ما أريد أن أحاجج به هو هذا المثال لحيث يمكن للمقاربة العلمية المنهجية حقا أن تحقق فهما حقيقيا للفيرومونات. |
Bununla ilgili en aşırı örnekte bazı vakalarda normal koşullar altında acı olarak hissedilen şey hazza dönüşür. | TED | ولكن المثال الاكثر تطرفاً هو اننا في بعض الحالات وضمن شروط معينة نستطيع ان نحول الالم الى سعادة |
Sahiplerinin hiçbir planı olmaz. örneğin dün geceyi ele alalım. | Open Subtitles | المالكين ليس عندهم خطط محددة خذ الليلة الماضية,على سبيل المثال |
Gözünüzde canlandırmanız için size küçük bir yemek şirketinden örnek vereceğim. | TED | سأعطيكم مثال شركة تموين صغيرة. لطرح هذا المثال على أرض الواقع |
Size vermek istediğim en son örnek. Bu Washington, Soap Gölü haritası. | TED | المثال الأخير الذي أرغب بتقديمه لكم. هذه هي خارطة بحيرة سوب، واشنطون. |
Sormak istediğim ikinci soru ise daha basit, Diyelim ki örnek olarak vefat etmiş olan kayınpederimin ruhu ile iletişime geçmelerini istedim. | TED | السؤال الثاني الذي أود أن أسأل، بسيط إلى حد ما. لنفترض انني اطلب منهم الاتصال بروح حماي المتوفى ، على سبيل المثال. |
örnek olarak misk sığırı sürüleri, onlarca kilometreye dağılmış olabilir. | Open Subtitles | ثور المسك على سبيل المثال قد تكون متباعدة لعشرات الأميال |
Bizden ne kadar büyük bir örnek yaratmak istediklerine bağlı. | Open Subtitles | هذا يعتمد على حجم المثال الذي يريدون ان يضربونه بنا |
La Fontaine, biçim ve içerik arasındaki en iyi örnek. | Open Subtitles | في اللغة الفرنسية. لافونتين, المثال الأكبر نجاحاً بين الماضي والحاضر. |
Güvenecekleri biri lâzım bana toplumun önde gelenlerinden biri onlara örnek olacak biri. | Open Subtitles | عليّ فقط أن أجد شخص يتطلع الناس إليه قائد للمجتمع يظهر لهم المثال |
Bir örnek şu, Lesbos'taki taş ustalarının çalışırken yuvarlak kolonları ölçmeleri gerektiğini görüyor. | TED | على سبيل المثال .. عندما يرى الحجار يعمل على جزيرة ليسبوس ويحتاج ان يقوم بعملية قياس أعمدة دائرية |
Algılama ile ilgili hızlaca bir örnek daha verelim: bu insanlar ile ilgili değil, fakat kullandığımız ve tükettiğimiz eşyalarla ilgilidir. | TED | مثال سريع آخر حول الحسية المثال ليس عن الناس ، بل عن الأشياء التي نستخدمها و نستهلكها. |
Size gösterdiğim örnek tamamen detayları bulmak hakkındaydı. | TED | الآن المثال الذي عرضته عليكم كان كله حول إيجاد التفاصيل. |
Size en kesin örneği vererek başlayacağım: gıdıklanmak. | TED | ولذا قررنا أنّ المثال الأكثر وضوحا لنبدء منه كان الدغدغة. |
Bunun son bir örneği ise Londra'da epeyce ünlenmiş olan "tıkanıklık fiyatlaması"dır. | TED | لذا المثال الأخير لتسعيرة الإزدحام، إشتهر العمل به في لندن، |
Bu örnekte olduğu gibi. Bazı zar moleküllerini aldım, doğru bir ortamda karıştırdım, bir kaç saniye içinde buradaki karmaşık ve güzel yapılar oluştu. | TED | وفي هذا المثال بالذات، فإني استخدمت بعض الجزيئات الغشائية، ومزجتها معاً في بيئة مناسبة، وفي بضع ثوانٍ قامت بتشكيل هذه البنى الجميلة المعقدة هنا. |
Geçen haftayı ele alalım. Bir kadın annesini ziyarete gidiyor | Open Subtitles | نأخذ على سبيل المثال الأسبوع الماضي إمرأة ذهبت لزيارة والدتها |
DW: Yani insanlar örneğin şunu bulmuştur neden görme duyumuz olduğunu farketmeden görme duyusu üzerine çalışmak bir hatadır. | TED | د. و. : اكتشف الناس على سبيل المثال أنّ دراسة البصر في غياب ادراك لماذا لدينا بصر هو خطأ. |
Mesela öğlen yemeğimde ne kadar tatlı yediğime dikkat etmeye başlayabilirim böylece. | TED | ربما علي مراقبة كمية الحلوى التي سأتناولها على الغذاء، على سبيل المثال. |
Söz gelimi 20-30'ar küçük bağışlar halinde Amerika ve Kanada'nın her yerinden gelmesini sağlayabilir. | Open Subtitles | على سبيل المثال يستطيع أن يجعلها 20 أو 30 ألف متبرع من أنحاء الولايات المتحدة وكندا |
Son örneğim ise genetik mühendisliğinin kötü beslenmeyi azaltmak için kullanılabildiğini gösteren bir örnek. | TED | المثال الأخير الذي سوف أقدمه سيكون حول استخدام الهندسة الوراثية للحد من سوء التغذية |