- Herhangi bir şüphe durumunda evsiz barksız sığınmacı grubu gibi davranacağız. | Open Subtitles | أي سبب للشك في أننا شيء ما إلا مجموعة من المهاجرين المشردين |
Ben de o tembel evsiz aylaklardan biriyim birşeyler duydum. | Open Subtitles | نعم, آمين. أنا أحد اولئك المشردين الكسالى الذين سمعت عنهم |
Vakfınıza ülkemizin evsiz insanları için bir tesis işletme lisansı verilmiş. | Open Subtitles | لقد تم منح الرخصة لمؤسستك من أجل إقامة مكان إيواء المشردين |
- Çünkü belgeselin evsizleri ifşa ettiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | لأنها ظنت بأن الفيلم الوثائقي كان يسيء إلى المشردين |
Akrabalarım, arkadaşlarım ve evsizler barınağından oluşan bir ortamım vardı. | TED | تتكون بيئتي من الذين يعيشون مع العائلة والأصدقاء، ومأوى المشردين. |
Tabii ki hayır. Maris çok cömerttir. Daha geçen hafta bütün gece kıyafetlerini evsizlere bağışladı. | Open Subtitles | الاسبوع الماضي، تبرعت بكل ملابسها الرسمية لملجأ المشردين |
Ya da fotoğraf makinamı alır, kıyafetleri olmayan evsizlerin arasına sızıp onların fotoğrafını çekeriz. | Open Subtitles | أو ربما يمكننا ان نأخذ كاميرتي ونتجول مثل الاشخاص المشردين ونقول بإلتقاط صور تذكارية من الطبيعة |
Dışarıya gönderdiğimiz evsiz sayısı arttıkça suç oranı da bir o kadar düşüyor. | Open Subtitles | كلما زاد عدد المشردين الذين نرسلهم للعالم الواسع كلما إنخفض معدل الجريمة لدينا |
Yirmi beş yıl önce genç bir delikanlıyken bayağı iyimserlikle, Oakland, California'da bir park tasarlamak istedik, evsiz insanlar için. | TED | قبل 25 عامًا، عندما كنتُ طفل صغير، متفائل جدًا، أردنا تصميم حديقة في وسط مدينة أوكلاند، كاليفورنيا للأشخاص المشردين. |
evsiz insanlar takım elbise giyen insanlarla aynı ortamda olabilir dedik. | TED | وقلنا، أن الأشخاص المشردين بإمكانهم أن يكونوا في نفس مكان الأشخاص الذين يرتدون البدلات. |
Göreve başladığımdan beri, şehrimizdeki süreğen evsiz nüfusunu %40 azalttık. | TED | منذ تنصيبي عمدة، قلصنا عدد المشردين في مدينتنا بنسبة 40 بالمائة. |
Öyle görünüyor ki evsiz insanların yardıma ihtiyaçları var. | TED | لقد تبين أن المشردين غالبًا ما يحتاجون لخدمات. |
Diğer evsizler de beni evsiz gibi görmüyorlardı, fakat ben görüyordum. | TED | بقية المشردين لا ينظرون لي كمشردة، خلافاً لنفسي. |
Jakarta'ya kırsaldan gelmiş bir grup evsiz çocukla karşılaştım, bir tren istasyonunda yaşıyorlardı. | TED | لقد إلتقيت بعصبة من الأطفال المشردين الذين جاءوا إلى جاكرتا من الريف، وأنتهى بهم الحال بالعيش في محطة القطار. |
Bir grup evsiz insanı, maaşlı köle gibi çalıştıran bir kuruma karşı açılan davada avukatım. | Open Subtitles | أني أمثل بعض الأشخاص المشردين في قضية ضد شركة تدفع لهم أجور العبيد |
evsiz robotlara yardım için gönüllü olmaya. | Open Subtitles | لأتطوع في مطبخ للكحول للرجال الآليين المشردين |
Blackfriars'da dolaşıp, çocuk kaçıranlar gibi evsizleri topluyorlar. | Open Subtitles | ذهبوا إلى بلاكفرايرز، وأخذوا يجمعون المشردين كأنهم يصطادونهم |
Wilhelmina Slater bütün gününü evsizleri giydirerek, şehrimizi güzelleştirerek, hatta hastaları teselli ederek geçirdi. | Open Subtitles | وليمينا سليتر قضت اليوم .. تلبس المشردين , وتجعل مدينتنا أجمل. وتزور المرضى أيضاً. |
evsizler teşebbüsü ile oy alamayacağımız garanti ama yine birkaç iş bitirmiş olacağız. | Open Subtitles | والذي يُرجّح عدم تصويته على قانون المشردين لكن سنحاول جلب أخباره بطريقة ما |
Yapay insan ruhunu evsizlere açar mı peki? | Open Subtitles | حقاً ؟ وهل تبيع المحتالة روحها لأجل المشردين ؟ |
Ya da fotoğraf makinemi alır, kıyafetleri olmayan evsizlerin arasına sızıp onların fotoğrafını çekeriz. | Open Subtitles | أو ربما يمكننا ان نأخذ كاميرتي ونتجول مثل الاشخاص المشردين ونقول بإلتقاط صور تذكارية من الطبيعة |
evsizlerle yapılan fayton işinin yüzde 85'i ilk üç ay içerisinde başarısız olur. | Open Subtitles | لعلمك، نسبة 85 بالمائة من مجال عربات المشردين تفشل في غضون أول ثلاثة شهور. |
İki evsizin peynir için kapıştığı bir görüntüye dönüşen yanıltma aygıtı var. | Open Subtitles | الفان اختفى يوجد به جهاز تخفي يحوله إلى اثنان من المشردين يتقاتلان على قطعة من الجبن |
Uyuşturucu trafiği, fuhuş ve evsizlik çok yüksek seviyelerde. | Open Subtitles | يوجد به تركيز عال للغاية من تجارة المخدرات و البغاء و الناس المشردين |
Biliyorsun işte hani şu evsizi yemeğe davet etmek hakkındaki. | Open Subtitles | كما تعلمين الفكرة التي تتعلق بدعوة المشردين إلى وليمتنا |
Gitmeliyiz. Biliyorsun, başıboş insanları toplamaktan vazgeçmeliyiz. | Open Subtitles | . أتعلمين , عند نقطة ما سيكون عليكِ أن تتوقفي عن تجميع المشردين |
Hükümetin su krizine karşı çözümü evsizlerden dolayı, başka bir yolu tıkayabilir. | Open Subtitles | هموم المشردين الجدد من المحتمل أن يسبب عائق طريق آخر لحل الحكومة لأزمة المياه. |