Önce, nedenini anlamalıyız: Yozlaşma, ilk başta neden ortaya çıkıyor? | TED | أولاً، يجب فهم السبب: لماذا يحدث الفساد في المقام الأول؟ |
Masum olduğunu biliyorsa neden en başta aleyhine tanıklık etti? | Open Subtitles | إذا علمت أنك برئ فَلِمَ شهدت ضدك في المقام الأول؟ |
en başından.. senin o berbat klübüne... adımımı bile atmamam gerekiyordu. | Open Subtitles | في المقام الأول, لم ينبغي علي وضع قدمي في ناديك القذر |
Sanırım, ilk etapta evinin nasıl saldırıya uğradığıyla ilgili düşünmen gerekiyor. | Open Subtitles | أظنّكّ عليك أن تفكّر كيف تمّت مهاجمة مأمنكَ في المقام الأوَّل. |
Seninle beraber olduğum için beni zar zor affetti zaten. | Open Subtitles | وهي بالكاد سامحتني لكوني أقمت علاقة معك في المقام الأول |
Bilgisayarlardan başından beri bize yardım etmelerini istediğimiz konu doğal olarak uzaysaldır. | TED | معظم ما نريد الحواسيب أن تساعدنا فيه في المقام الأول بطبيعته مكاني. |
Bizi en başta bu noktaya getiren şeyin bir cinayet olduğunu hatırlatırım. | Open Subtitles | دعيني أذكّركِ أنّها كانت جريمة قتل التي جمعت بيننا في المقام الأوّل؟ |
Tabii sen en başta gidip onu görmeseydi bütün bunlar olmazdı. | Open Subtitles | والذي لم يكن ليحدث لو لم تذهب لتراهل في المقام الاول |
Ama unutma ki, ilk başta bizi biraraya getiren şey de kızgınlıklarımız. | Open Subtitles | لكن عليك تذكر ان هذا جزء مما جمعنا معا في المقام الأول |
Ama bundan gerçekten sorumlu olan kişi en başta bilgisayarı satan kişi. | Open Subtitles | ولكنّ الشخص المسؤول حقًّا هو من باع الحاسوب المحمول في المقام الأول. |
asıl önemli olan, neden onunla en baştan tanışmamı istemediğin. | Open Subtitles | المهم هو لماذا لم تردني أن أقابلها في المقام الأوّل؟ |
Madem uydu silahım öldü diyorsunuz aslında en başından beri hiç hayata geçmemişti. | Open Subtitles | وبقدر ما أنّ القمر الصناعي معطل، فإنه لم يكن يعمل فى المقام الأول. |
Çok uzun zamandır sokaklardayım ilk etapta neden kaçtığımı bile zar zor hatırlıyorum. | Open Subtitles | لقد عشت في الشوارع لفترة طويلة بالكاد أتذكر لم هربت في المقام الأول |
Bu arada yaygın enfeksiyonlar için aşı geliştirilmesi ilk etapta hastalığın önlenmesine yardımcı olabilir. | TED | تطوير لقاحات للعدوى الشائعة، في الوقت ذاته، يستطيع منع المرض في المقام الأول. |
Tabii ya. Sen zaten hiç yanlış bir şey yapmadın ki, değil mi? | Open Subtitles | صحيح، فلم تقومي بفعل أي شيء خاطئ في المقام الأول، أليس كذلك ؟ |
Onu içeri sokan da güvenliğin "eli" değil miydi zaten? | Open Subtitles | أليس سلاح الأمن هو ما أدخله في المقام الأوّل ؟ |
Öncelikli olarak donanım, fakat onun dışında her şey sattım. | Open Subtitles | الخردوات في المقام الأول، لكني قمت ببيع كل شيء آخر |
İyi mizah ve taşlamadan kastım ise, her şeyden önce, doğruluk ve dürüstlük ile yapılmış bir yapıt olmasıdır. | TED | بالعودة لما أعنيه بأفضل كوميديا وسخرية، أقصد أن أي عمل يصدر في المقام الأول وفي الغالب عن الصدق والنزاهة. |
Bu nedenle karakteri birinci sıraya koymak zorundayım bu karakter barajını geçemeyen bir adam iyi bir başkan olamaz. İkincisi, ben şu tür bir muhafazakarım -- | TED | ولذلك يجب أن أعتقد أن الشخصية تأتي في المقام الأول، والإنسان الذي لا يتخطى حد الشخصية لا يمكنه أن يكون رئيسا جيدا. |
Bir süper güç, önce ve öncelikle kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelidir. | Open Subtitles | إن القوى العظمى يجب أن تعمل في المقام الأول على منافعها الخاصة |
İIk seferde seni işe almadığı için o karıyı pişman et. | Open Subtitles | اجعلي تلك السيدة بأن تشعر بالاسف الشديد لانها لم تعيينك في المقام الأول. |
Oh, öncelikli işim kimyagerlik, fotoğrafçılık ikinci sırada. | Open Subtitles | ، أنا صيدلي في المقام الأول مصور بعد ذلك |
Eğer ilk seferinde parayı geri ödeseydin, işler bu hale gelmeyecekti. | Open Subtitles | إذا كنت تسدد المال في المقام الأول لما كنت هنا |