Hayır, efendim. tek mantıklı açıklaması, onun bir gemi olması. | Open Subtitles | كلا يا سيدي، التفسير المنطقي الوحيد أن هذه سفينة فضائية |
tek seçeneği, ailesinden uzak geçireceği tatili olabildiğince kalıcı hâle getirmekti. | Open Subtitles | كان خيارها الوحيد أن تجعل إجازتها من عائلتها دائمة قدر المستطاع |
Bu bizim tek şansımız. Yumuşak bir kıyı bulup oturmalıyız. | Open Subtitles | إنه خيارنا الوحيد أن نجد جرف رملي و نرسوا به |
Ve bunu yapabilmemizin tek yolu, tek seçeneğimiz, masada olmak ve orada kalmak. | TED | والطريقة الوحيدة لفعل ذلك و خيارنا الوحيد أن نكون ونبقى مشاركين. |
Buraya geldiğimde tek ricam yalnız bırakılmaktı. | Open Subtitles | عندما قدمتُ إلى هنا كان مطلبي الوحيد أن تتركوني وحدي |
Onları bir araya getirmenin tek yolu yalnız oldukları bir an. | Open Subtitles | هل هناك مشكلة فى جاذبية الأرض؟ الحل الوحيد أن تجعلهم يلتقيان كأنهم وحدهم. |
tek üzüntüm annesinin son eşimin burada olmaması. | Open Subtitles | أسفي الوحيد أن أمه زوجتي الراحلة ليست هنا |
Verdiğin sözler de tek hayâlı yüzünü güzel bir kadının "lotusuna" gömmek olan ağzı süt kokan Hintli bir çocuğa verilen sözler de mi boş? | Open Subtitles | وأعتقد أيضا أن هذا ينطبق على اوعد الذى قطعته للفتى الغبى من الهند الذى كان حلمه الوحيد أن يدفن وجهه فى جسد إمرأة جميلة |
tek seçeneğiniz silahınızı atıp, elleriniz başınızın üstünde çıkmak. | Open Subtitles | خيارك الوحيد أن تلقي بسلاحك جانباً واخرج ويديك على رأسك |
Giaco tek şansının imkansızı yapmak olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | علم يوكي أن أمله الوحيد أن يفعل شيئاً مستحيلاً |
tek fark kişinin hâlâ canlı olması. Böylece herkesle görüşebiliyor. | Open Subtitles | الفرق الوحيد أن الرجل حي، لكي يتقابلوا جميعاً |
Ne yani, tek umudumuz kemerin daha önce onu delirtip öldürmesi mi? | Open Subtitles | إذاً ماذا ، أملنا الوحيد أن يقودها الحزام إلى الجنون أو يقتلها أولاً ؟ |
Polisin seni yakalamamasının tek nedeni, senden şüphelenmek için bir sebebleri olmamayışıdır. | Open Subtitles | السبب الوحيد أن الشرطة لم تمسك بك بعد هو أنه ليس لديهم سبب للشك بك |
Birinin onunla birlikte olabilmesi için tek sebebin onun serveti olduğunu düşünüyor gibisin. | Open Subtitles | يبدوا أنكي تظنين أن السبب الوحيد أن أحد ما معه بسبب الجائزة |
Bunun tek nedeni, Lana nerdeyse Lex yüzünden ölecekti. | Open Subtitles | السبب الوحيد أن لانا أوشكت أن تقتل كان بسبب ليكس |
Benim hayatımın tehlikede olmasının tek sebebi senin pozisyonumuzu galaksinin yarısına bildirmen yüzündendi. | Open Subtitles | السبب الوحيد أن حياتي في خطر؛ يعود في المقام الأول لأنك قررت الإعلان عن موقعنا لنصف المجرة |
tek tesellim, senin yalnız olduğunu, hayatın boyunca da yalnız kalacağını bilmek. | Open Subtitles | عزائي الوحيد أن اعرف بأنك وحيد وستكون دائماً |
Oğlumun burada olmamasının tek nedeni, neler olduğundan haberi olmamasıdır. | Open Subtitles | السبب الوحيد أن ابني ليس هنا هو أنه لا يعرف ما حدث |
Aradaki tek fark, akıntının 800 santigrat derece olması. | Open Subtitles | الفرق الوحيد أن حرارته تصل حوالي 800 درجة مئوية. |
tek fark çoğunun, gördükleriyle başa çıkmalarına yardım edecek bir destek grupları yok. | Open Subtitles | الفارق الوحيد.. أن معظمهم ليس لديه مجموعة دعم تساعده على التكيف مع ما رآه |