Eğer arama yapmak istiyorsanız lütfen tuşlayıp, tekrar deneyin. | Open Subtitles | إن أردت القيام بإتصال رجاء أغلق و جرب مجددا |
Bugün garip bir şekilde telefonunu kullanmamış yarım saat önce bir arama yapana kadar. | Open Subtitles | إستخدام النقال اليوم كان معدومًا تمامًا بشكل غير معتاد حتى قامت بإتصال منذ نصف ساعة |
Bu sizin şirketiniz, yani bunu bir telefon ile değiştirtebilirsiniz. | Open Subtitles | هذه شركتك. يمكنك أن تغيّر هذه السياسة بإتصال هاتفي واحد. |
Şu ana dek telefon görüşmesi yapmayı reddettikleri için Bay Hayes'in sağlıklı olduğunun garantisini talep etmek istiyorum. | Open Subtitles | كما أنهم رفضوا حتى الآن أن يقوموا بإتصال هاتفي، برخصتك أنا أودّ أن أطالب بضمان سلامة السّيد هايز |
İşte acayip güldü falan... Sürekli, bilirsin, göz teması yapıyor böyle | Open Subtitles | ..وقد كانت تضحك كثيراً ..وقد كانت, تعلم, تقوم بإتصال بالعيون, تعلم |
Bu durumda, çiftleşme birçok balıkta olduğu gibi, eşler arasında çok az temasla ya da hiç fiziksel temas olmadan gerçekleşir. | Open Subtitles | لذا .. فهم مثل الكثير من الأسـماك التزاوج يحدث بإتصال بسيط أو بدون إتصال أطلاقاً |
Ardından, kaybedecek hiçbir şeyi olmadığı için başka bir görüşme yapar. | Open Subtitles | وبعدها، وليس لدي شيئاً ليخسره يقوم بإتصال آخر |
Trenden inince CIA'in bir adamıyla bağlantı kuracaksınız. | Open Subtitles | عندما أنت من القطار الذي أنت سملتقى بإتصال وكالة المخابرات المركزية |
Olay, biz görüntülü arama yaparken oldu. Çok korkunçtu. | Open Subtitles | كنّا نتكلّم معها بإتصال مرئي عندما حدث ذلك، وقد كان مُروّعاً. |
Bir telefon görüşmesi daha yapmam gerek. Lütfen, bir arama yapmama izin vermelisiniz. | Open Subtitles | لو سمحت إنني بحاجة لأقوم بإتصال آخر |
İşe giderken birkaç arama yaptım. | Open Subtitles | قمت بإتصال سريع في طريقي الى العمل |
Yapılması kolay bir arama değildi. | Open Subtitles | . أعرف أن هذا ليس بإتصال سهل لتقوم به |
Tam 4:15'de polise telefon aç. | Open Subtitles | لذا في تمام 4: 15، قم بإتصال من مجهول إلى الشرطة |
Siz öğle yemeğini nerede yemek istediğinize karar verin ben de telefon edeyim. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi. | Open Subtitles | قرّروا أين سنتناول الغداء بينما أقوم بإتصال, كالأيام الخوالي |
Polise yakalanmadan telefon edebilmek için... dinleme yapmadıkları bir hatta erişmeniz gerekir. | Open Subtitles | لكي تقوم بإتصال من دون معرفة عامل هواتف الشرطة تحتاج ان تصل إلى خط لا يستمعون له |
Bir telefon edip ona yeni bir iş ayarlattım. | Open Subtitles | لقد قمتُ بإتصال وجعلتهم يُنزلون من مرتبته الوظيفية |
Bu yüzlerceden binlerceye bölünebilmenin sırrı yakın teması sağlamasıdır. | TED | لديها من مئة إلى ألف نهاية منقسمة، وهذا هو السر، لأنها تسمح بإتصال عميق. |
Herhangi bir nesneyle fiziksel temas kurulduğunda geçmişten bir kesit görebilme yeteneğidir. | Open Subtitles | قدرة ترى المعلومات في الذاكرة الموضوعة في شخص بإتصال جسدي |
10 kuruşluk görüşme sanıyorlar ama benim cebime elli sterlin giriyor. | Open Subtitles | نعم , فهم يظنون أني أقوم بإتصال تكلفته 10 بنسات... لكنني أحصل على 50 جنيهاً في جيبي |
Biliyormusun aramızda bir bağlantı hissettim dediğimde gerçekten saçmalamıyordum. | Open Subtitles | لكني , لم اكن أكذب بما قلته بأنني شعرت بإتصال معك |
Aramızda gerçek bir bağ hissetmiştim. Sana sormak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | أشعر بإتصال حقيقي بيننا هناك أشياء سوف أطلبها منك |
Ölmeden önce bu numarayı aramış. | Open Subtitles | لقد قامت بإتصال واحد قبل أن تموت لهذا الرقم |
Tek bir telefonla seni trafik düzenlemeye gönderirim. | Open Subtitles | بإتصال هاتفي واحد يمكنني تحويلك لشرطي مرور |
Yani, bir telefonumla tüm ev işlerini yaptırırım. | Open Subtitles | أعني ، أقوم بإتصال هاتفي لتسوية كل الأمور |
CIA, bizi Jack Bauer'le bir görüşmeye bağlıyor. | Open Subtitles | الإستخبارات المركزية توصلنا بإتصال من (جاك باور). |