"بادئ" - Traduction Arabe en Turc

• İlk
• Öncelikle
• Önce
• başlarda
• Başlangıçta
• şeyden
• Önceleri
• başından

Yaptığı şey ilk etapta geniş adımlarla aramak, ama daha sonra oldukça hassas.
وما تقوم به هو التحرك، بخشونة في بادئ الأمر وبدقة عالية بعد ذلك

İlk başta, yırttığım için rahatlamıştım, ama şimdi belli bir utanç hissi içimi dolduruyor ve sonsuza kadar orada kalacak!
لقد كنت مرتاحا في بادئ الأمر للخروج من ذلك الموقف ولكن الآن يوجد ذلك الإحساس بالمهانة والذي سيظل بصحبتي للأبد

Öncelikle "Bir satış grubuna ihtiyacımız var ve belli ki A-Takımı değiliz." diye düşündüm. ve, tüm bu beyin jimnastiklerini ben yaptım.
بادئ ذي بدء، فكرت، حسناً نحتاج لفريق مبيعات، وكان من الواضح أننا لسنا الفريق هنا، لذا دعونا -- قمت بكل هذا التدريب،

Öncelikle, egzersizin vücudumuz ve aklımız için yararı kabul edilmiştir ve bu kesinlikle doğrudur.
بادئ ذي بدء، من المتفق أن الرياضة مفيدة للذهن و الجسم، و هذا صحيح تماماً.

Önce bir karavan parkı yapmayı düşündüler, ama belediye meclisi hayır dedi.
فكرا في بادئ الأمر بانشاء حديقة للمنازل المتنقلة، ولكن المجلس رفض طلبهما.

Adam ilaç alıyor muydu? Evet. İlk Önce uyuşturucu bağımlısı olduğunu sandım.
نعم في بادئ الأمر أعتقدت أنه يأخذها لأنه كان مدمن على المخدرات

başlarda biraz zor oldu ama çok kararlı biriyimdir ve kesinlikle buna değerdi.
تطلّب الأمر بعض المهارة في بادئ الأمر لكنّي كنتُ مصمّمة على إستكمال الأمر

Bununla farkettim ki projemin gerçekleşmesi Başlangıçta düşündüğümden çok daha zordu.
ذلك جعلني أدرك أن مشروعي كان حقيقةً صعب التحقيق مما كنت اعتقد في بادئ الأمر.

İlk seferinde mükemmel bir koca sayılmazdım, bu sefer daha fazla çabalıyorum.
لم أكن أفضل زوجٍ في بادئ الأمر. لكّني أحاول أن أكون أفضل.

Devamli is yapmak enayiler icindir, ilk seferde yeterince yuksek oynamayanlar icin.
فالمشاريع المكررة للأشخاص الأغبياء أولئك الذين لم يفلحوا في الربح بادئ الأمر

İlk kez olan bir şey değil. Ama o e-postayı hiç yollamadım ki.
لما كانت ستكون في بادئ الأمر، لكن انظر، لم ارسل ذلك البريد قطّ.

Öncelikle, tüm bu şeyler elimizin altında.
بادئ ذي بدء، لدينا كلنا هذه الأشياء في يدينا.

Öncelikle, nükleer çağı 1945'de başlattık.
بادئ ذي بدء، لقد بدأنا العصر النووي عام 1945.

Öncelikle, söylediğim gibi, bir sürü ülkede yeterince nitelikli öğretmenimiz olmadığı için.
بادئ ذي بدء، كما أخبرتكم، بسبب أنه في العديد من الدول، ليس لدينا عدد كاف من الأساتذة المؤهلين.

Önce onu başımdan savmıştım ama belli ki zeki biri.
انا نبذته في بادئ الامر لكن من الواضح انه ذكي

İlk Önce 'klik' sesiyle bir tür yiyecek ödülünü ilişkilendiririz. ki bu ödül şırınga içerisine konmuş muz ve fıstık ezmesidir.
بادئ ذي بدء ، ونضم الصوت فوق مع المكافأة الغذائية، الذي هو الموز والفول السوداني المهروس معا في حقنة.

Her şeyden Önce, Amerikan hukukunda bilim ve kanunlar arasında uzun süredir var olan bir hoşnutsuzluğun var olduğunu.
بادئ ذي بدء، هناك تاريخ طويل من الكراهية بين القانون والعلم في الفقه الامريكي

ilk başlarda sadece seninle görev anlayışı içinde ilgilendim.
أثار إهتمامي بكِ في بادئ الأمر من باب الطاعة

İlk başlarda dağcılık söz konusu olduğunda onu hiç engellemezdi.
فى بادئ الامر لم يقف فى طريقها عندما ارادت تسلق الجبال

Fikrinizi değiştirmek için gerekeni bir kez düşündüğünüzde Başlangıçta neden bu kadar emin olduğunuzu merak etmeye başlarsınız.
حالما تبدأ التفكير بشأن ما يلزم لتغيير رأيك، تبدأ بالتساؤل لماذا كنت مقتنعاً في بادئ الأمر.

Önceleri birkaç tanesi gelir. Sonrasında sayıları artar da artar.
فقط بضعهم في بادئ الأمر لكن بعد ذلك أكثر فأكثر

Onları taa en başından bir başlarına bırakmış olmanız gerekir.
كان يجب عليكِ تركهم في بادئ الأمر أعلم..