Buna göre tam bir skandal. Tüm yarımada silah başında. | Open Subtitles | .فضيحة بكل إطلاق, تبعاً لهذا شبه الجزيرة كلها مليئة بالأسلحة |
silah yüzünden çocuklarını kaybeden anneler yerine Silahla çocuklarını koruyan anneler. | Open Subtitles | من أمهات فقدن أطفالهن بسبب الأسلحة إلى أمهات تحمي أطفالهن بالأسلحة |
silahlarla ve liderlikle ve yaptıklarına olan inancımızla onları desteklemeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن ندعمهم بالأسلحة والقيادة والثقة والأيمان في ما يفعلونه |
Bir tutuklama yapmak için, silahlarla donatılmış bir binaya dalarak hayatını riske atıyorsun. | Open Subtitles | أتعلم, يمكنك أن تدخل عاصفاً لمبنى مزوداً بالأسلحة مخاطراً بحياتك للقيام بعملية اعتقال |
Görgü tanıklarına göre silahlı bir adam ve rehineler varmış. | Open Subtitles | الشهود يقولون بأنه رجل واحد تحصن بالأسلحة النارية مع الرهائن |
Hipersürücülerini ışın silahları ile hedefleyin ve bütün 302'leri yollayın. | Open Subtitles | إستهدف محركاتهم الفائقة بالأسلحة المشعة و إدفع بكل قوة 302إس. |
Geçen yıl, her dakikada 24 insan daha savaş, şiddet veya zulüm yüzünden evinden olmuştu: Suriye'de bir yeni kimyasal silah kullanıldığı için, Afganistan'da Taliban'ın saldırıları yüzünden, Kuzeydoğu Nijerya'da kızların okullardan Boko Haram tarafından kaçırıldıkları için. | TED | في السنة الماضية، في كل دقيقة نزح 24 شخص من ديارهم بسبب صراع أو عنف أو اضطهاد: هجوم آخر بالأسلحة الكيماوية في سوريا، هيجان طالبان في أفغانستان، اختطاف فتيات من مدارسهن شمال نيجيريا من طرف بوكو حرام. |
Ayrıca durdurulamazdı; silah, ateş ve yüksek sıcaklık... Ne fırlatırsan fırlat, tekrar büyüyor ve taşkınlığına devam ediyordu. | TED | لا يُمكن القضاء عليها. بالأسلحة أو النار أو الحرارة العالية أي كان ما تُلقيه عليها، تنمو مُجددًا وتستمر بالدمار. |
silah kullanabilen dört adamımız var. | Open Subtitles | لدينـا 4 رجـال يستطيعون التعـامل بالأسلحة النـارية |
Onlar asker değil, haydut. Altın değil, silah ve cephane peşindeler. | Open Subtitles | ليسوا جنوداً , أنهم قطاع الطرق لا يهتمون بالذهب بل بالأسلحة والذخيرة |
Yeterli silah ile, Kuzey Meksika'da bir güç olabilir. | Open Subtitles | لكن بالأسلحة الكافية، سيصبح قوي في شمال المكسيك |
Bir çok lanet züppe silahın insanları kontrol ettiğini söyler ülkenin yarısı elinde silah tutmaya bile korkuyor. | Open Subtitles | لقد تعالت الصيحات من سلطات التحكم بالأسلحة نصف الأمة خائفون من حمل السلاح |
10 yaşında bir çocukken, silahlarla oynamayı bıraktım. | Open Subtitles | لقد توقفت عن العبث بالأسلحة النارية منذ كنت صبياً في العاشرة |
Sonra Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri Teknik ekibi silahlarla yüklü Superhawk, B-17 ve B-19'larıyla gürleyerek gelecektir! | Open Subtitles | ثم سلاح الجوية الأمريكي سيأتي طائفا بطائراتهم من نوع بي 17 و بي 19 محملة و مدججة بالأسلحة |
Kapıyı açarlar, yeni silahlarla girerler ve öldürürler. | Open Subtitles | سيفتحون الباب .. إخرجى إلى هناك واقتليه بالأسلحة المتطورة |
Bir kurtarma ekibi, silahlarla buraya gelmek üzere. | Open Subtitles | فريق الإنقاذ قادم فى الطريق بالأسلحة والعتاد |
Ayrıca tuvaletin her yerine işeyen silahlı adamlar tutmak benim ödeyeceğim bedel değil. | Open Subtitles | ووجود رجال مدججين بالأسلحة يتبولون على ارضية المرحاض اليس سعراً يجب عليه دفعه؟ |
Ve 'sabır' silahlı nöbetçiler tarafından korunan dikenli telin içinden geçemez. | Open Subtitles | الصبر لن يعبر سياج محروس و مدجج بالأسلحة |
Ve şimdi de istediğiniz silahları teslim etmeden önce yedincisini sormaya niyetliyim. | Open Subtitles | و أقترح أن أسأل السابع الآن قبل أن أسمح لكم أو لا أسمح لكم بالأسلحة التي تطلبونها |
Demek ki ateşli silahlara aşina bir adam değil. | Open Subtitles | أيضاً يعني أنه لا يملك الكثير من الخبرة بالأسلحة |
SB: Mark ile görüş farkımızın silahlar ve enerjiden kaynaklandığını düşünüyorum. | TED | ستيوارت: أعتقد أن الإختلاف الجوهري بيننا، مارك، متعلق بالأسلحة والطاقة. |
Şehirler demir parmaklıklarla çevrildi ve gece boyu Silahla gözetiliyor. | Open Subtitles | المدن موجودة خلف أسياج و تتم حمايتها بالأسلحة طوال الليل |
Amiral, askerlere silahlarını hazırlamalarını emretti. | Open Subtitles | الأميرال أخبر الجنود أن يستعدوا بالأسلحة |
Bu bıçakların ve silahların dünyasında nereye giderse, hep takdir edilecek! | Open Subtitles | في هذا العالم المليء بالأسلحة والسكاكين وحيثما يذهب تانغ لونغ سينتقل دائماَ لوحده |
Ölüm, kan, iyi bir çatışma onları susatır. | Open Subtitles | القتل و الدم والعراك بالأسلحة سيجعلهم يشعرون بالظمأ |
100 milyon dolarlık Amerikan sağlık hizmetleri yolsuzluğu, 90'ların başında, Doğu Avrupa'daki savaşlar da dahil olmak üzere. dünya çapındaki savaşlara silah tedariki. | TED | المئة مليون دولار في احتيال الرعاية الطبية الأمريكية والتزويد بالأسلحة للحروب حول العالم بما فيها حروب شرق أوروبا في مطلع التسعينات . |