"بالناس" - Traduction Arabe en Turc

• insanlara
• insanlarla
• insanları
• insanlar
• insan
• İnsanların
• insanla
• insanın
• canı cehenneme
• insanlardan
• insanı

Bir yere fazla bağlanmamaya çalışırım... ya da nesnelere... insanlara.
دائما ما أحاول ألا أتعلق بالمكان أو بالأشياء.. أو بالناس

İnsanlara güvenmeyi öğrenmeyi, daha da önemlisi eski işlerine geri dönmenin cazibesini reddetmeyi.
تعلم الثقه بالناس الأخرين و الأهم رَفْض الإغراءِ , للإعتماد على طرقِكَ القديمةِ

Burası birkaç dakika önce insanlarla doluydu ve şimdi kimse yok.
هذا المكان كان مكتظاً بالناس منذ دقائق والآن لا يوجد أحد

Seksi denklemden çıkarmak insanlarla farklı yollardan ilişki kurmamı sağladı.
إخراج الجنس من المعادلة جعلني أرتبط بالناس بطريقة مختلفة تماماً

Neden bu savaşta hep, insanları istismar ederek kendileri için ölüme yollayanlar fanatik inanç sahipleri olduklarını duyuranlar oluyor?
لماذا هؤلاء الذين يعلمون هم دائما من يكونون الاكثر حماسة لهذه الحرب دائما ما يتلاعبون بالناس الاخرين ليموتوا لأجلهم

Büyük şirketlerin insanları önemsemediği gerçeğini kabul etmenin zor olduğunu biliyorum.
أنا أعرف أنه من الصعب قبول عدم أهتمام الشركات العملاقة بالناس

Reid, o eve giren insanlar muhtemelen bir daha hiç çıkamamıştır.
ريد, بجد يفترض بالناس الذين يدخلون ذلك المنزل الا يخرجوا ابدا

Hey baba, İncil zamanındayım ve bir stad dolusu insan beni alkışlıyor.
هي, ابي, انا في زمن الانجيل, ويوجد ملعب ممتلئ بالناس ويصفقون لي

Kyle, en çok takdir ettiğim yönün insanlara olan inancın.
كايل , الشئ الذي يثير اعجابي بك هو ايمانك بالناس

Cihazın çok fazla karmaşık olduğunu ve bu karmaşıklığın insanlara ciddi anlamda zarar verebilecek bir hata payına dönüştüğüne inanıyordu.
كان يظن بأنه معقدٌ جدًا وظن بأن تعقيده خلق هامشًا من الخطأ بإمكانه بالفعل الإضرار بالناس.

Bazen insanlara daha iyi tepki veriyoruz.
لكن عندما يتعلق الأمر بالناس يكون تفاعلنا أفضل أحيانا.

İşte en zengin insanlara sahip ülkelerde ilk beş şöyle:
وهذه قائمة بالدول الخمسة الأعلى بالناس الأكثر ثراءً.

5 kilometre çapında, gezdiğim gibi yusufçukları saydım, ağaçlara baktığım için sürekli insanlara çarpmamaya çalıştım.
مسافة ٥ كيلومترات، أعدُّ اليعاسيب طوال الوقت، محاولاً تفادي الاصطدام بالناس أثناء نظري إلى الشجر.

Ancak bu sadece rakamlar değil, insanlarla da ilgili.
لكن الأمر ليس فقط حول الأرقام، فهو متعلق أيضاً بالناس.

İnsanlarla tanıştığımızda onların zihinsel bir özgeçmişini çıkarmak için bu küçük sorgulamayı yaparız.
نحن نقوم بهذا الاستجواب السريع عندما نلتقي بالناس لنشكل سيرة ذاتية في رؤوسنا عنهم

İnsanlarla olan ilişkimiz hakkında farklı şekilde nasıl düşünebiliriz?
كيف يمكن التفكير حول علاقاتنا بالناس بشكل مختلف؟

Ve sanırım mutluluk insanları daha fazla önemseyince geliyor, daha az önemseyince değil.
وأعتقد أن السعادة تأتي ممن يهتم أكثر بالناس أكثر من أي شيء آخر

Peki kötü insanları, korkunç insanları ve sevmediğiniz insanları ne yapıyorsunuz?
ماذا تفعلون بالناس السيئين والناس المخيفين والناس الذين لا يعجبونك ؟

İnsan kanıyla besleniyorlar ve hatta isterlerse insanları kontrol edebiliyorlar.
يتغذون على دم البشر ويمكنهم التحكم ذهنيًا بالناس إن شاؤوا.

Tabii ki şok olmuştum ama etrafımda insanlar vardı bu nedenle normal davranmalıydım.
كنت في حالة صدمة، بطبيعة الحال ولكن كنت محاطا بالناس لذلك اضطررت للعمل

Bir ev dolusu insan beklemiyordu ki. O biraz zaman tanı.
لم يكن يتوقع أن يكون منزله مليئًأ بالناس إمنحيه بعض الوقت

Ne kadar paraları olursa olsun insanların iyiliğini düşünen biri.
شخصٌ ما يهتم بالناس بغض النظر عن مقدار المال لديهم

Bazen iş yerinde insanlarla ilgilenmek sizi o kadar yorar ki, evdeki bir insanla ilgilenme fikri, size zulüm gelir.
أحياناً تملّ الاعتناء بالناس في العمل ولاتحتمل الاعتناء بأحد في البيت

Beni durdurmaya çalışırsan, bir salon dolusu insanın önünde olacağım...
إذا حاولت إيقافس سأكون في قاعة ملئى بالناس

Sen sadece kendini düşün, milletin canı cehenneme.
"! فكر في نفسك، لا تفكر بالناس"

Yuvanın mekânlardan değil de insanlardan oluştuğunu çok küçük yaşta öğrendim.
تعلّمتُ في عمرٍ صغير للغاية بأنّ الأوطان تبنى بالناس لا بالأماكن

Bir ev dolusu insanı görmeyi beklemiyordu. Ona biraz müsaade et.
لم يكن يتوقع أن يكون منزله مليئًأ بالناس إمنحيه بعض الوقت