Ve onu iki sihirli taş ve bir kalıp sabun için sattı. | Open Subtitles | وقامت ببيعه مقابل حجرتين سحرتين ووعاء حساء |
Ben sana, kanı geri verdikten ve özür diledikten sonra, ...Taraf değiştirdin ve onu babama sattın. | Open Subtitles | بعد ما أرجعت إليك الدم وأعتذرت قمتي ببيعه له |
Her neyse, okul harcını karşılamak için yüzüğümü satacağım. Anneciğim! Tamam. | Open Subtitles | على كل حال، سوف أقوم ببيعه من أجلك، حسنًا، هذا يكفي |
Atlardan birini, yarış atı gibiydi, Kızılderili bir çiftlik sahibine sattım. | Open Subtitles | فيما بينهم المهر الذي قمت ببيعه على المزارع الهندي |
Dükkâna gidip kitabı benim için satacak biri lazım bana. | Open Subtitles | أنا احتاج فقط الى شخص ما يدخل الى ذلك المتجر و يقوم ببيعه من أجلي |
Burada ne anlatırsan anlat bir şey bilmeyen bir adam vardır, öyleyse kahrolası Balığı sat ona Ed. | Open Subtitles | أنه رجل لا يعرف شيئا مهما أخبرته. ـ قم ببيعه السمكة يا إد. ـ نعم. |
Onu satıp Los Angeles'a, kazançlı muhasebecilik işinize geri dönebilirsiniz. | Open Subtitles | انت حر ببيعه والعوده لـ لوس انجلوس إلى ممارسة المحاسبه المربحه |
Bu satışı şimdi yapmalıyız. Onu içeri getir. | Open Subtitles | سوف نقوم ببيعه الان ,ادخله |
Yani bu sizin ürününüz. Bize satmak için can atarsınız. | Open Subtitles | أقصد أنه منتجك و أنت فقط تسعد جداً ببيعه لنا |
Evet, bu mantıkla, kredi verenleriniz onu satarak borcunuzdan kaçıyor. | Open Subtitles | نعم، ولكن بمنطقك هذا فإن دائنيكم يهربون من دينكم ببيعه |
Eğer barajı onlara geri satıyor olduğunuzu öğrenilerse halkınız epey öfkelenir. | Open Subtitles | ممكن أن يغضب الناس إذا علموا أنك ستقوم ببيعه مجددا لهم. |
Biraz ilginç biridir ve konu, şirketini satmaya gelince saldırganlaşabilir. | Open Subtitles | إنه.. دعنا نقول أنه غريب الأطوار قليلاً.. ويُصبح عدوانيّاً إذا تعلّق الأمر ببيعه للشركه.. |
Ve onu iki sihirli taş ve bir kalıp sabun için sattı. | Open Subtitles | وقامت ببيعه مقابل حجرتين سحرتين ووعاء حساء |
O zaman hangi akla hizmet İngiliz Kraliyet Soğutmadaki hisselerini ona sattın? | Open Subtitles | إذن لماذا بأي ثمن قمت ببيعه حصتك في شركة التبريد؟ |
Büyük hissedar bendim bu yüzden bende madeni satacağım. | Open Subtitles | أنا شريك في ذلك المنجم وسوف اقوم ببيعه |
İki yıl sonra sattım. $800.000 kar bıraktı. | Open Subtitles | ، قمت ببيعه بعد عامين جنيت ربح قدّر بـ 800,000 دولار |
Evet, sokağa çıkıp satacak olsam doğru ama bu benim işim değil. | Open Subtitles | أجل، لو خرجت وقمت ببيعه بالشارع لكن، ليس هذا عملي. |
ne istersen ve ve eBay'de sat. | Open Subtitles | أي شيء في المحل وقم ببيعه على الانترنت |
Resmen boşandığı için evi satıp bekâr evine geçiş yapacak. | Open Subtitles | سيقوم ببيعه و سينتقل إلى مكان خاص بالعزاب بيما تطلق رسمياً |
O odada satışı yaptık . | Open Subtitles | قمنا ببيعه في الغرفة |
Şimdi bunlardan İskoç desenli kumaşlar yapıyoruz, solda görebilirsiniz, amacımız ataları İskoç olan herkese bunları satmak. | TED | ونحن الان نصنع الترتان السكوتلندي الذي يمكن رؤيته على اليسار وقوم ببيعه لكبار السن الاسكوتلندين |
Gil Thorpe'un evleri restore edip satarak bir servet kazandığını söylemiştin. | Open Subtitles | و قلت أن جيل ثورب يصنع المعجزات ببيعه للمنازل المتقلبة |
Garip bir topluluğa bazı ürünler satıyor ve daha önce uyuşturucu bulundurmaktan içeri girmiş. | Open Subtitles | هو معروف ببيعه لمنتجات إلى مجتمعات مشبوهة جدا, وقد قضى وقتا في السجن بسبب الحيازة. |
Saç yapmak yerine, saç satmaya da başlayacağız. | Open Subtitles | عوضاً عن تصفيف الشعر سوف نبداً ببيعه أيضاً |
Ava ona hisselerini satar Tony'de ona seçilme hakkını verir. | Open Subtitles | تقوم ببيعه أسهمها .. ويمنحها حق التصويت .. |
Fıçı, bir hancıya satılmış o da onu Camulodunum takımına satmış. | Open Subtitles | لقد تم بيعه لصاحب نزل والذي قام أيضاً ببيعه لفريق كومولودونوم |
Eğer aracı kurum satmayı taahhüt ettikleri miktarı satamazsa tıkanır kalırlar. | Open Subtitles | إذا البنك لم يستطع بيع السهم الذي تعهدوا ببيعه , فسوف يتخمون |