"بدرجة" - Traduction Arabe en Turc

    • derece
        
    • derecede
        
    • az
        
    • fazla
        
    • şekilde
        
    • derecelik
        
    • biçimde
        
    • dereceden
        
    • dereceye
        
    • seviyesi
        
    öğle vakti güneş tepedeyken bir sopayı İskenderiye'de yere dikseniz, güneş ekseninden 7.2 derece kaydığını gösteren bir gölgeye sebep oluyordu. TED في نفس الوقت في نفس اليوم، عند الظهيرة، عند وقت ذروة الشمس، وقت الانقلاب، الشمس تلقي بظلالها بدرجة 7.2 خارج المحور.
    Onları alabilmek için mekiği 180 derece çevirmek zorunda kaldık. Open Subtitles كان علينا أن نحول المركبة بدرجة 180 درجة للوصول إليهم
    Bu işlem bağışıklık sistemini ciddi derecede zayıflatacak... Open Subtitles هذا الإجراء سوف يُـضعف جهازه المناعى بدرجة كبيرة
    Ondan daha az nefret edenlere göreyse kahramanca bir hiddet. Open Subtitles والبعض ممن يكرهه بدرجة أقل يقولون انه اصابته بسالة الغضب
    Batı Yahudilerine kıyasla, Polonyalı Yahudilerden daha fazla nefret ediyorlardı. Open Subtitles كرهوا هؤلاء اليهود بدرجة أكبر حتى من اليهود من الغرب
    Sahibi tasmayı eline aldığında Maggie neredeyse kendinden emin bir şekilde yürüyüşe çıkacaklarını biliyor. TED إذا التقط صاحبها الرسن، تعرف ماجي بدرجة كبيرة من التأكد أنه حان وقت الذهاب للتنزه.
    Alt ve üst ısı değerleri arasındaki yarım derecelik oynama bile cinsiyet farkı yaratabilir. Open Subtitles نصف درجة مئوية هي الإختلاف بين اعلى العش واسفله يمكن ان تؤثر بدرجة كبيرة على نسبة الذكور والإناث
    Yaraları yeterince iyileşince debelenip de zarar görmeyecek biçimde hareket edebildiği zaman bir akıl hastanesine konuldu. Open Subtitles و حين شفا من جراحه بدرجة كافية قاموا بنقله بدون صراع إلى مستشفى المجانين
    Kundakçılık zanlısı, Cecil L'lvely, vücudunun her yerinde bulunan, ...5. ve 6. dereceden yanıklar nedeniyle Boston Hastanesi'ne yatırıldı. Open Subtitles المشتبه به ارسون لايفلي تم ارساله الى مستشفى ميرسي بدرجة الخامسة و السادسة من الحروق في جميع أنحاء جسدة
    Ayrı olarak masumdur, ama birlikte son derece de yanıcıdır. Open Subtitles تعتبر بسيطة وهي منفصلة، لكن سوية فهي احتراقية بدرجة عالية
    O yüzden oda ısısını 18 derece tutmaya çalışın. TED لذلك اختر غرفة بدرجة حرارة 65 فهرنهايت أو حوالي 18 درجة مئوية.
    Bu parafine benzer maddenin insan bedenine benzer şekilde 37 derece santigrat gibi bir erime noktası var. TED إنها مادة شبيهة بالشمع مع درجة إنصهار شبيهة بدرجة حرارة الجسم، 37 درجة مئوية.
    Bu kışın ortasındaki 70 derece sıcaklık araba fiyatlarında bir enflasyona sebep olursa eski Pontiac`ımı elimde tuttuğum için beni affedersiniz. Open Subtitles إذا كان ثمن التلوث الناجم عن السيارات هو أيام بدرجة حرارة 70 في الشتاء ستسامحوني إذا أبقيت سيارتي القديمة
    Son derece sahte ve bihaber olduğumu bildiğim bir inanç. Open Subtitles إيمان أعرف الآن أنه خاطئ وقليل المعلومات بدرجة قصوى.
    Bu 33 derecede 4 keg* bira demektir. *(238 Litre)**(1 KEG = 58.67 LİTRE) Open Subtitles هذا يعني 4 براميل بيرة .بدرجة حرارة 33 ياحبيبي
    RAM çevresindeki sürücülerin etrafına 4000 derecede tutuşan magnezyum yerleştirmişler. Open Subtitles يستخدم المغنيزيوم حول الاقراص والرام ويحترق بدرجة حرارة 4000
    Pekala..bunu 38 derecede garajda tuttum Kokla bak Open Subtitles مصنوع بيتياً أبي يحتفظ به في ثلاجة المرآب بدرجة 38، شمه
    Geçtiğimiz yıl nispeten az strese maruz kalanların ellerini kaldırmalarını istiyorum. TED أود أن ترفعوا أيديكم إن عانيتم، السضغنة الماضية، من الضغط ولو بدرجة قليلة.
    İnsanların ağrılarını daha fazla azalttı. Çünkü beklentiler fizyolojimizi değiştirir. TED أزالت الألم من الناس بدرجة أكبر. لأن التوقعات تحدث تغييرًا بوظائف أجسادنا
    Yaşam süreleri hemen ardından, çarpıcı bir şekilde arttı. Plancıların bu döngüyü o zamandan beri tekrarladığını belirtmek isterim. TED وبالطبع فإن أعمار الناس زادت بدرجة كبيرة، وهنا أود أن أقول أن مخططي المدن ظلوا يطبقون هذه الحلول منذ ذلك الوقت.
    Bu bulutlar yaşamlarına, sıfırın altında yüzlerce Fahrenayt derecelik acı bir soğukla başlar. Open Subtitles هذه السحب تبدأ حياتها مع برد قارص بدرجة حرارة تفوق مئات الدرجات المئوية تحت الصفر
    Prens ve onun krallığı, zavallı bir yetime gösterdiği iyi niyet sayesinde tarifsiz bir biçimde zenginleşmişti. Open Subtitles إغتنى الأمير و مملكته بدرجة كبيرة بسبب لطف معاملة يتيم مسكين
    Bu, 1 dereceden fazla bir fark, bu buzla suyun arasındaki fark. TED إنه فرق بدرجة واحدة، إنه الفرق بين الثلج والماء.
    Kandaki alkol seviyesi bir dereceye kadar... - ...sarhoş olduğunu gösteriyor, dostum. Open Subtitles تشير مستويات الكحول في الدم أنّه كان مخموراً بدرجة معتدلة إلى كبيرة يا رجل.
    ve Nil'in seviyesi yeterince düştüğünde Hartum savunmasız kalacak. Open Subtitles و حين ينخفض النيل بدرجة كافية ستكون الخرطوم فى خطر بلا حماية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus