Ve Necmettin orada kalıyor, herşeyi hallediyor ve hastaları bana rapor ediyordu. | TED | ونجم الدين كان قابعا هناك قائما بكل شيء وكاتبا تقارير عن المرضى. |
Sanırdım ki, herhangi bir şeyi umursarsam, herşeyi umursayacağım ve kendimi kaybederdim. | Open Subtitles | كنت أعتقد، أنه لو أهتممتُ بشيء سأهتم بكل شيء وأُجن بسبب ذلك |
Şimdi, dünyadaki her şey üzerinde derinlemesine kontrolünüz olduğunu düşünün. | TED | تخيل الآن وجود تحكم دقيق بكل شيء موجود في العالم. |
Ondan boşandı çünkü iki dudağı olan her şeyle yatıyordu. | Open Subtitles | طلقته لأنه كان يظفر بكل شيء من مجموعتين من الشفايف |
Sana tüm varlığıyla güvendi vücudunun dışında kalan her şeyini verdi. | Open Subtitles | لقد أوْدَع بك ثقته. بروحه الخالصة، بكل شيء افتقر إليها جسده. |
Şimdi, eğer bunların hepsini atlatırsan, tam bir iyileşme için mükemmel şansınız var. | Open Subtitles | الآن, بما اني اخبرتك بكل شيء, فرصتك للحصول على تعافي كامل هي رائعة. |
Ben, bugünden itibaren her şeyin, kontrolüm altında olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | حسنا انا هنا لأبلغك انه ابتداء من اليوم انا متحكم بكل شيء |
O çocuklar için her şeyimi feda ettiğimi herkes bilir. | Open Subtitles | الجميع يعرفون أنـّي ضحيت بكل شيء من أجل ألئكَ الأطفال. |
her şey içeriğinden ayrı, ve bu da içerik her şeye müsaade ediyor demek. Self Park, Etklinlik Merkezi... | TED | كل شيء خارج عن السياق، ما يعني أن السياق يسمح بكل شيء:موقف سيارة ذاتي، أو مركز فعاليات، أو سمك قرش مرجاني. |
Ben bir kadınım. herşeyi söylemen gereken bir robot değilim! | Open Subtitles | أنا سيدة أيضاً, لست أنسانة ألية عليك إخبارها بكل شيء |
Sahip olduğun herşeyi feda edebilmeli ve kendi tutkularını gerçekleştirebilmek için güce dönüştürebilmeliydin. | Open Subtitles | أحلامك هي شيء كنت تضطر إلى التضحية بكل شيء من أجل وتحقيق لنفسك. |
Ona herşeyi anlattım. Bu işi durdurabilecek tek kişi o... | Open Subtitles | لقد أخبرتها بكل شيء إنها الوحيدة التي يمكنها إيقاف هذا |
Tüm bilgileri oraya koyarak, temelde anlatmaya çalıştığım şey herşeyi söylediğim. | TED | فبإخراجي لكل المعلومات هناك، أخبركم أساساً بكل شيء. |
Ruhsal açıdan zor olduğunu biliyorum ama her şey halloldu. | Open Subtitles | أعرف بأن الأمر صعب ذهنيا، ولكن تم الاعتناء بكل شيء. |
her şeyle ilgilenmesini, faturayı bana göndermesini ve adımı gizli tutmasını söyledim. | Open Subtitles | قلت له أن يهتم بكل شيء ، أرسل لي الفاتورة ، حافظ على أسمي مجهولاً. |
Kardeşi için her şeyini feda etti buna rağmen onu kurtaramadı. | Open Subtitles | لقد ضحى بكل شيء من أجل أخيه ولم يتمكن من إنقاذه |
Biz burada türümüzü kurtarmaya çalışıyoruz sizse hepsini tehlikeye atıyorsunuz. | Open Subtitles | إننا نحاول أن ننقذ نوعنا وأنتما تحاولان المخاطرة بكل شيء |
Bir anda, çevremizdeki her şeyin farkında olmamızı sağlar. | TED | لأنه يجعلك تشعر فجأة بكل شيء في البيئة. |
ve ben orada her şeyimi ortaya koydum. | TED | وها أنا أخوض ذلك السباق، مغامرة بكل شيء. |
Bu arada radikal şeffaflık derken bahsettiğim, her şeye dair bir şeffaflık değil. | TED | وبالمناسبة، عندما أقول شفافية مطلقة، لا أقصد شفافية تتعلق بكل شيء. |
Evet, şimdi size hakkımda bilmeniz gereken her şeyi anlatacağım. | Open Subtitles | حسناً، سأخبركم بكل شيء تحتاجون معرفته عني |
Konuşuyor zaten, hatırladığı her şeyi anlattı bana yani hiçbir şeyi. | Open Subtitles | لا ، إنها تكلمت أخبرتني بكل شيء تتذكره أيّ لا شيء |
İşte, sana her şeyi anlattım. Fotoğraflar çıkınca gözlerinle görürsün. | Open Subtitles | ها قد أخبرتك بكل شيء والباقي ستراه في الصور |
Kız adamın hayatındaki en önemli şeydi. Onun uğruna her şeyden vazgeçti. | Open Subtitles | لقد كانت شيء مهم بالنسبة له لقد ضحى بكل شيء من أجلها |
Üzgünüm ama bunun nasıl açılacağı konusunda en ufak bir fikrim bile yok. - Her şeyi denedim. | Open Subtitles | آسف لأخبرك أن ليس لديّ فكرة عن كيفية فتحه، وحاولت بكل شيء.. |
Kapıyı açıp ilaçlarımı bana verirsen bildiğim her şeyi anlatırım. | Open Subtitles | أفتحي هذا الباب ودعيني آخذ أدويتي وسأخبرك بكل شيء أعرفه. |
Bir erkekle yeterince samimi olursan sana her şeyi anlatır. | Open Subtitles | إبقي على علاقة قريبة مع هذ الرجل وسيخبرك بكل شيء |