İlk başta iki tür de gayet iyi, fakat sonra tarla 17 boyunca su altında kaldı. | TED | كلا النوعين أبلوا بلاءً حسناً في البداية لكن بعدما غُمر الحقل بالماء لمدة 17 يوماً |
gayet iyi gidiyorum, sen merak etme. | Open Subtitles | أنا أبلي بلاءً حسناً باللعبه لا شيء يستدعي للقلق |
çok iyi gidiyorsunuz beyler. Eninde sonunda ikiniz de ayağa kalkacaksınız. | Open Subtitles | رفاق، كلاكما يبلي بلاءً حسنًا وكلاكما سيحصل على الساق في النهاية |
- Evet. Ve paralardan anlayacağın üzere, çok iyi oynuyor. | Open Subtitles | وهي تبلي بلاءً حسنًا، يمكنك رؤية ذلك من خلال الودائع |
İyiye gidiyor. | Open Subtitles | إنه يبلي بلاءً حسنا |
Kusursuz bir iş çıkarıyorsun, daha önce yaptın mı ki? | Open Subtitles | أنّكِ تبلين بلاءً حسن. هل فعلتِ هكذا شيء من قبل؟ |
Harika bir iş başardın. Buraya sıkışıp, kendi başına iki çocukla. | Open Subtitles | أنت تبلين بلاءً ممتازاً، تهتمين بنفسك وبطفلين. |
Bak, ben firmada kalabiliyorum ve sen iyi gidiyorsun. | Open Subtitles | ، اسمعي، أستطيع أن أبقى بالشركة وأنتِ تبلين بلاءً حسناً في عملك |
Çok güzel, devam edin iyi iş çıkarıyorsunuz. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً، اكملوا درسكم، فأنتم تبلون بلاءً حسناً |
Soygun olaylarından sonra, Danca öğrenci ve şimdi gayet iyi. | Open Subtitles | بعد عمليات السطو العديدة، الآن، تعلم الدنماركية وأصبح يُبلي بلاءً حسنا |
Bırak şimdi, çok seçkin bir okula gönderdik onu arkadaşlarının çoğu birinci sınıf üniversitelerde gayet iyi durumdalar. | Open Subtitles | بربّك، لقد ذهب للمدرسة مع الكثير من الأطفال المتميّزين معظمهم ذهب للجامعات الآن يبلون بلاءً حسناً |
Burada ise hâlâ bu parayı kazanıyor olursun. gayet de iyi. Ve işini iyi yaptıkça para da artacaktır. | Open Subtitles | إنه لا بأس به وإذا أبليت بلاءً حسن، سترتقي |
Beni bu lanet adaya sürüklemeden önce gayet iyiydim. | Open Subtitles | كنتُ أُبلي بلاءً حسناً قبلَ أن تجرّني إلى هذه الصخرة الملعونة |
Belki de değildir, Ama bu çimlerin arasında çok iyi bir iş becerdin. | Open Subtitles | ربما لا، لكنك أبليت بلاءً رائعاً بجز العشب |
çok iyi bir iş çıkarmışsın. Şov zamanı. | Open Subtitles | ـ أنّكِ أبليتِ بلاءً حسن ـ حان وقت العرض |
çok iyi dayanıyorsun. Ailenin uçağı birkaç saat sonra inecek. | Open Subtitles | تبلين بلاءً حسناً سيأتي والداك خلال ساعتين |
Durumun iyiye gidiyor. | Open Subtitles | تبلين بلاءً حسناً |
Durumu iyiye gitmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يبلي بلاءً حسناً |
Kusursuz bir iş çıkarıyorsun, daha önce yaptın mı ki? | Open Subtitles | أنّكِ تبلين بلاءً حسن. هل فعلتِ هكذا شيء من قبل؟ |
Geçen sefer iyi iş başardın ama bu sefer yardıma ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | لقد أبليت بلاءً حسنا من قبل... ولكنك في حاجة للعون للتغلب على ما ستواجهه |
Hadi. cok iyi gidiyorsun. Egzersiz yaptikca alisirsin. | Open Subtitles | هيا، أنت تبلي بلاءً حسناً التمارين إدمان |
Harika bir iş çıkarıyorsunuz. Aferin. | Open Subtitles | أنتم تبلون بلاءً حسناً أحسنتُم جميعاً |
Ama yokluğumda, görüyorum ki kız kardeşin iyi iş çıkarmış. | Open Subtitles | لكن في فترة غيابي، أرى أنكِ وأختكِ أبليتما بلاءً حسنًا |
İstemeyerek de olsa Mark'ın iyi bir iş çıkardığını kabul ediyorlar. | Open Subtitles | يتعرفون على نحو حسود أنه يبلي بلاءً حسنًا |