Neredeyse hiçbir şey başarmamıştı, fakat ona yardım etmekten hoşnuttum. | Open Subtitles | كانت قيمته تقريبا لا تساوي شيئاً لكنني كنت سعيداً بمساعدته |
Ona ulaşabildim, ama sana yardım etmeden ona yardım etmeme izin vermedi. | Open Subtitles | تمكنتُ من الوصول إليه لكنه لم يسمح لي بمساعدته حتى أنقذكِ أولاً |
Tek bildiğim; tutumumuzu değiştirip ona yardım etmeye başlamazsak hepimiz bunun bedelini ödeyeceğiz. | Open Subtitles | ما أعرفه هو أننا لم نغير هذا و بدأنا بمساعدته سندفع الثمن جميعنا |
Sanırım Joseph senin hastandı, ve bu yüzden yardım etmek istiyorsun. | Open Subtitles | ولكني أظن بأن جوزيف مريضك إذاً بالطبع إنه هو من ترغب بمساعدته |
Anlaşılan bir FBI ajanını kendine yardım etmesi için ikna etmiş. | Open Subtitles | يبدو أنّه أقنع عميلةً فيديرالية بمساعدته |
Cley, ona yardım edersem beni bu çöplükten çıkartacağını söyledi. | Open Subtitles | قال كلاي اذا قمت بمساعدته بهذا سيخرجني من هذه القذاره |
ama sevdikleri bu odadaki herkes buradasınız çünkü ona yardım etmeyi gönülden istiyorsunuz. | Open Subtitles | لكن احبائه كلكم في هذه الغرفة اتيتم الى هنا لأنكم تهتمون بمساعدته حقا |
Sevmediğim biriyle evlenmeyeceğim veya ona yardım edişimin verdiği tatmin duygusunu ona yaşatmayacağım. | Open Subtitles | لن أتزوّج فتاةً لا أحبّها، و لن أعطي ذاك الطاغية شعورَ الرضى بمساعدته. |
Sonra hastalanınca, ona yardım ettim. | Open Subtitles | ، وبعدها أصابه المرض . وكنت أقوم بمساعدته |
ona yardım ederek iyilik ettiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنكِ تفعلين معروفاً له بمساعدته ؟ |
Arayıcı'nın hırsızlık yaptığı Confessor'ün de ona yardım ettiği haberi yayılmadan önce hazinelerini onlara vermeliyiz. | Open Subtitles | يجب ان نعيد لهم كنزهم قبل ان تنتشر الاقاويل حول كون الباحث سارق .والمؤمنة تقوم بمساعدته في ذلك |
ona yardım edeceğine söz verdin. Ödeme yapmayı kabul ettin. | Open Subtitles | أنتِ وعدتيه بمساعدته وافقتي على أن تدفعي له |
Ortada o kadar para olunca, bir sürü insan da ona yardım etmeye gönüllü olacak. | Open Subtitles | وبكل هذه الرزم المطروحة سوف يفرح الناس بمساعدته على العثور عليه |
Seni yardım etmeye zorladı, değil mi? | Open Subtitles | هو دفعك للقيام بمساعدته مع الآخرين أليس صحيحاً |
Kafan karışık, ona yardım etmek istiyorsun ama hareketlerinin, ona onay verdiğin şeklinde yorumlanacağından korkuyorsun. | Open Subtitles | مشاعرك متضاربة ترغبين بمساعدته ولكنك خائفة من أن أي شيء تقومين به سيتم اعتباره كنوع من الموافقة |
Zamanla Desmond'uda kendine yardım etmesi için ikna etti, ve her 108 dakika bir düğmeye basarak birlikte 3 yıl boyunca Dünyayı kurtarmaya devam ettiler. | Open Subtitles | وبعد فتره وجيزه اقنع ديزموند بمساعدته, ومعا استمروا في انقاذ العالم... بكل ضغطة على الزرار خلال الاعوام ال3 التالية |
Eğer onu görebilsem yardım etmekten mutlu olurum. | Open Subtitles | سأكون سعيداً جداً بمساعدته إذا تسنّى لي الوقت لرؤيته |
Sen ona yasak olan bir kumar oyununu kurmasına izin verdiğin için ona yardımcı olduğunu mu sanıyorsun ? | Open Subtitles | وأنت تعتقد أنك تقوم بمساعدته بالسماح له بإنشاء لعبته الغير قانونية ؟ |
Eminim ki Onun yardımıyla senin de daha iyi-- | Open Subtitles | إننى واثقة أن بمساعدته سيكون أسهل عليك أن |
Anladığım kadarıyla da polisler ona yardım ediyor. | Open Subtitles | بقدر ما يمكنني قوله أن رجال الشرطة يقومون بمساعدته بالواقع. |
ona yardım edeceğimi söyledim ve o günden beri ondan saklanıyorum. | Open Subtitles | وعدت بمساعدته لكنّي مختبئة منه منذئذٍ |