Ancak onları kolayca hatırlamanın bir yolu var: Neyin çevrelediğini hatırlamak. | TED | ولكن هناك طريقة أسهل لتذكرهم إذا تذكرت ما الذي يحيط بهما. |
Rica ederim, onları size çıkarayım ve onlara gözünüzde iyi olana göre davranın ancak bu adamlara birşey yapmayın. | Open Subtitles | دعونى ،أتوسل ، اخرجهما اليكم وإعملوا لهن ما يطيب فى عيونكم و اما هذان الرجلان فلا تفعلوا بهما شيئا |
Sadece bir kurşunla onlara katıldığını görmekten adeta nefret ediyorum. | Open Subtitles | انا تقريبا أكره أن تلحق بهما بطلقه واحده فيك |
Başının iki yanında beyzbol topu varmış gibi hissettiğini söylüyordu. | TED | كان يقول أنه شعر بهما كأنهما طابتين على جانبي وجهه |
Ama ne yazık ki, onlarla tekrar o bağı kuramadım. | TED | ولكن مع الأسف علاقتي بهما لم ترجع إلى عهدها قط |
Henry'nin yatılı okulda iki çocuğu var. onları hiç aramaz. | Open Subtitles | هنري لديه طفلان في مدارس داخلية وهو لايتصل بهما أبداً |
Cuma gecesi işten sonra onları takip ettim, tamam mı? | Open Subtitles | لقد لحقتُ بهما من العمل ليلة الجمعة . حسناً ؟ |
Ama siz Onlar olmazsınız, çünkü onları defalarca aramama rağmen, bana geri dönmediler. | Open Subtitles | و لكن لا يمكن أن تكونا هم لأنني اتصلت بهما مراراً و مراراً |
Artık burada sihir var. onları takip etmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | يوجد سحرٌ هنا الآن لا بدّ أنّ هناك طريقةً للّحاق بهما |
Babasının iyi olduğunu, onları ne kadar sevdiğini görürler. Babasının sonraki aramasında Sophie'nin konuşacak çok fazla şeyi vardı: "Maymun Çarli ne yiyor? | TED | يمكنهما معرفة أنه بخير ورؤية أنه يحبهما، وعندما يتصل بهما المرة القادمة ستتحدث صوفي عن الكثير: ماذا يأكل تشارلي القرد؟ |
Yani sen her şeyini topla ve buradan git... ben sabah oraya gider onlara durumu anlatırım. | Open Subtitles | أن تحزم أشياءها وتتركها وسأتصل بهما ليأتوا ويأخذوها صباحاً |
Karin'in kocası Paskalya'da onlara katılmaya karar verdi. | Open Subtitles | لقد قرر زوج كارين أن يلحق بهما في عيد الفصح |
Buraya, evimize geri gelebileceğimizi ve onlara göz kulak olabileceğimi umuyordum. | Open Subtitles | كنت اتمنى ان نعود الى المنزل هنا وان اعتنى بهما |
Büyük Efendi'nin şüphe duyduğu iki kumandan kendilerini öldürmeye zorlandılar. | Open Subtitles | فهناك قائدان، ممن شك بهما السيد العظيم أجبرا على الانتحار |
Fakat o gün bu iddiayla tamamen çelişen iki beklenmedik şey vardı. | Open Subtitles | شيئان لا يمكن التنبؤ بهما حدثا في ذلك اليوم جعلت ذلك مستحيلا |
Gittiklerinde nereye gittiklerini söyleyemeyiz. Ya da onlarla ne halt ettiğini. | Open Subtitles | حين يذهبا ، لا يمكنك أن تعرف إين ذهبا أو ماذا قد فعلت بهما |
Ama eğer bunu yaparsak onlarla tekrar karşılaşmaz mıyız? | Open Subtitles | ولكن ألن نلتقي بهما مرة أخرى لو فعلنا هذا ؟ |
Ailesi. Dediklerinde haklılar. onların yanına gitmek istiyorsan, böyle konuşmaya devam et. | Open Subtitles | والداها كانا محقان بشأنها ـ سوف ينتهي بك الأمر مثلما حل بهما |
Ayrılmadan önce senden birkaç şey isteyeceğim. | Open Subtitles | الآن لدي لك مهمة أو مهمتين تقوم بهما بعد مغادرتنا |
Ben ikisini de sizin için ayırayım, biraz düşündükten sonra uğrayın. | Open Subtitles | حسناً، سأحتفظ بهما من أجلكِ، وبوسعكِ القدوم عندما تفكرين مليئاً بالأمر. |
İkisi de büyük bir patlama sonucu kullanışsız hale gelen fabrikalar. | Open Subtitles | لقد كانا كلاهما مصنعيكٍ للتخلص من النفايات والذى اندلعت بهما النار |
Kardeş gibiyizdir. Siz kızlar bu ikisine dikkat etmelisiniz. | Open Subtitles | نحن تقريباً كالإخوة يجدر بكم الاعتناء بهما |
İkisinin aşçı olması gerekiyordu - Hiçbiri değildi. | TED | اثنان كان من المفترض بهما أن يكونا طاهيين , ولم يستطيعا |
Hayır fakat kafamda iki göz var ve etrafta olanları görebiliyorum. | Open Subtitles | لا ولكن لديّ عينانِ يقظتان .أري بهما ما يحدث في الأنحاء |