Eğer bir avukat tutmayı karşılayamazsan, sana bir tane sağlanacaktır. | Open Subtitles | إن كنت غير قادر على الدفع للمحامي، فإننا سنزودك بواحد |
- İnilti sesinin nereden geldiği anlaşıldı. - Yepyeni bir tane taktık. | Open Subtitles | ذلك يفسر سبب الضوضاء العالية لقد أستبدلناه بواحد جديد |
Büyük-büyük baban, insanlık tarihinin en büyük keşiflerinden birini yaptı. | Open Subtitles | جدك الاكبر قام بواحد من أهم الاكتشافات فى تاريخ البشريه |
Çünkü birini tutup sonra da bırakınca bıngıl bıngıl bıngıl yapar. | Open Subtitles | لأنكي عندما تمسكين بواحد ومن ثم تتركينه يفعل نونقا, نونقا, نونقا |
İstihbarat örgütlerinin hedefinde olan biriyle görüşmediğiniz sürece, bizim ilgimizi çekmiyorsunuz. | TED | اذا لم تكن مرتبطا بواحد من هذه الاهداف الاستخباريه المهمه لنا, فانت لا تمثل لنا اي اهميه. |
Dışarı çıkıp bir tanesini yakalamak istediğimde hastalıklı olabileceklerini söylediler. | Open Subtitles | ,أردت الخروج و الإمساك بواحد ,لكنهم قالوا أنهم يحملون أمراضا |
ama öyle Biri ile karşılaştığım zaman, onu mahvetmekten zevk duyarım. | Open Subtitles | لكن عندما ألتقي بواحد منهم .. أكونسعيداًجدا بتحطيم. |
- Bu şu zırıltıyı açıklıyor. - Elimizde yeni bir tane var. | Open Subtitles | ذلك يفسر سبب الضوضاء العالية لقد أستبدلناه بواحد جديد |
Belki iki tane kitabım olabilir, bir tanesi evde durması için. | Open Subtitles | ربما يمكن أن أحصل على كتابين، لأحتفظ بواحد في المنزل. |
Ama hala bana bir tane daha borçlusun. Teşekkür ederim de. | Open Subtitles | ولكنك ما تزال مديناً لي بواحد آخر ، قل شكراً |
Kahrolası bir kuruş daha borçlandım sana. İşte bir tane daha. | Open Subtitles | أنا مدينة لك ببنس آخر، أدين لك بواحد آخر |
Ben küçükken, onun gibi bir tane olmasını isterdim. | Open Subtitles | عندما كنت صغيراً ، كنت أتمنى أن أحظى بواحد مثل هذا |
birini yakaladık iki tane kaldı, beyler. | Open Subtitles | لقد امسكنا بواحد و مازال هناك اثنان طليقان |
Bir sebep yoktu. En kişisel sırlarımdan birini bildiklerini beklemiyordum. | Open Subtitles | لسبب وحيد, أنه كان يعلم بواحد من أكثر أسراري الشخصية |
"Büyüklerin her birini bir bebeğin bakımıyla görevlendirdi." | TED | وقد عهدت بواحد من الأطفال الصغار لكل طفل كبير. |
Şimdi size çok kısa bir video klip göstereceğim, bir hastaya ait 5 saniyelik bir klip kendisi inşaa ettiğimiz organlardan birini aldı. | TED | سأريكم الان مقطع فيديو قصير جدا. مدته 5 ثواني لمريضة تم علاجها بواحد من تلك الاعضاء التى تمت هندستها |
Annem, onun gömleklerinden birini babamın yatakodasındaki sandalyelerden birine astı. | Open Subtitles | أتذكر إن أمى أحتفظت بواحد من قمصانة على ظهر المقعد فى حجرة نوم والداى |
Ve yüzyıllardır devam eden insan baskısından sonra, Karayip resifleri şu üç sondan biriyle karşılaşmıştır. | TED | وبعد قرون من الجهد البشري، فقد إجتمعت الشعاب الكاريبية بواحد من ثلاثه مصائر. |
Bir tanesini çoktan aldık. Senle konuştuğumuz sırada seni ihbar ediyor. | Open Subtitles | لقد امسكنا بواحد منهم و هو ينقلب ضدّك أثناء حديثنا |
Biri gitti, Biri kaldı. Burada duralım. Bu kalabalığın arasından geçmek zor olacak. | Open Subtitles | امسكنا بواحد وبقي واحد سيكون من الصعب المرور بهذا الحشد |
Romeolar'ın birine aşık olduğuna yemin ederdim. | Open Subtitles | كنتُ واثقاً بأنها مغرمة بواحد من هذين العاشقين. |
Hepsi teker teker bizim tarafımıza geçecek ailemize katılacak. | Open Subtitles | وواحداً بواحد ، سيأتون إلي جانبنا لعائلتنا. |
Eğer delilleri mahkemeye verirse hepimizi birer birer indirirler. | Open Subtitles | اذا قرران يدير ادلة الولايات يمكنه ان يجزانا واحد بواحد |
Sen bir tanesine bakamıyorsun diye ben tek başıma seksen beş hayvana bakıyorum. | Open Subtitles | أنا أعتني بـ 85 حيوانًا لوحدي الآن لأنكِ لاتستطيعين الاعتناء بواحد. |