| Konuştuğumuz gibi sandalyelerin altındaki sakızlar sertleşiyor. | Open Subtitles | ان العلكه تتصلب تحت هذا الكراسى بينما نحن نتكلم |
| SWAT takımı, Konuştuğumuz gibi binaya yöneliyor. | Open Subtitles | إن فريق سوات يتحرك في مكانه بينما نحن نتكلم |
| Gardulla Konuştuğumuz gibi bizi arıyordur, asla ama asla görünmek istemeyeceği bir yere geldim. | Open Subtitles | انا اضمن ان جاريدولا تبحث عنا بينما نحن نتكلم لذا اتيت للمكان الوحيد |
| Gerçekte, korumaların hâlâ donmuş durumda Biz konuşurken ekibim kaçıyor. | Open Subtitles | في الواقع, حراسك مازالوا مجمدين وفريقي هرب بينما نحن نتكلم |
| Manyaklık bu. Biz konuşurken o kadın ölüyor belki de. | Open Subtitles | هذا جنون ،تلك المرأة ربما تكون على مشارف الموت بينما نحن نتكلم |
| Konuştuğumuz sırada Başkan Beyaz Saray'a doğru gidiyor. | Open Subtitles | إلى البيت الأبيض بينما نحن نتكلم ونحن نعلم أيضاً بأن هنالك مجاميع معينة من الثوار |
| Biz burada konuşurken, onlar uçağa binmek üzere ve... | Open Subtitles | انها في طريقها الى الحدود بينما نحن نتكلم , انها تبتعد بهم |
| O zaman Konuştuğumuz gibi bir yere satıldı. | Open Subtitles | إذن ربما يتم بيعه في مكان ما بينما نحن نتكلم |
| Diğerleri daha önce Konuştuğumuz gibi tutuklandılar. | Open Subtitles | الآخرون يقبض عليهم بينما نحن نتكلم |
| Konuştuğumuz gibi, formalar kamyonda benimle. | Open Subtitles | القمصان معي في الشاحنة بينما نحن نتكلم |
| Gümüşler Konuştuğumuz gibi arabaya yüklendi. | Open Subtitles | الفضة حملت إلى العربة بينما نحن نتكلم |
| Formaliteler Konuştuğumuz gibi ayarlandı. | Open Subtitles | يتم ترتيب الإجراءات بينما نحن نتكلم |
| Konuştuğumuz gibi Gaius'ı arıyor. | Open Subtitles | إنه في الخارج يبحث عن (جايوس) بينما نحن نتكلم |
| Hatta Biz konuşurken şu yokuştan iniyordur. | Open Subtitles | من الممكن أن يكون هنا بأسرع مما كنت أعتقد يمكن أن ينزل بينما نحن نتكلم الآن |
| Radyasyon Biz konuşurken bağışıklık sistemini çökertiyor, bu demek oluyor ki, onu ben öldürmezsem, rutubetli bir mağarada ameliyat olurken kaptığı enfeksiyon onu neredeyse kesin öldürür! | Open Subtitles | الإشعاعات تدمر نظام مناعته بينما نحن نتكلم مما يعني إذا لم أقتله العدوى الموجودة في كهف رطب ستقتله أثناء العملية |
| En iyi adamım şu an Biz konuşurken senaryo üzerinde çalışıyor. | Open Subtitles | لقد جعلت رجلي المفضل يعمل على السيناريو بينما نحن نتكلم |
| Biz konuşurken bile senin shrink-rom dosyalarını indiriyorum. | Open Subtitles | إني أحمل ملفات الذاكرة النفسية بينما نحن نتكلم. |
| Yukarıdakiler muhtemelen şu anda Biz konuşurken kazıyorlardır. | Open Subtitles | يحفرون للوصول إلينا بينما نحن نتكلم لا.. لا.. |
| Belki de Biz konuşurken onlar da bulaşıcı hastalıklar araştırma merkezine giriyorlar. | Open Subtitles | أو ربما هم يقتحمون مركز بحوث العدوى بينما نحن نتكلم. |
| Konuştuğumuz sırada Legion of Doom yaklaşıyor. | Open Subtitles | يقترب فيلق الهلاك منا بينما نحن نتكلم. |
| Biz burada konuşurken ekibimiz kalbi alıyor. | Open Subtitles | فريقنا يقوم بحصده بينما نحن نتكلم. |