Çok sesli konuşuyorsunuz. Hiçbirşey anlamıyorum. You're so loud I can't understand anything. | Open Subtitles | أنتما تتحدثان بصوت مرتفع لا أستطيع فهمكما |
Benim yaptığım bir şeyden kaynaklandığını düşünüyorsan yanılıyorsun. Saçmalık. Siz ikiniz ne hakkında konuşuyorsunuz? | Open Subtitles | أنتي تسيئين الفهم لو اعتقدت أن لي أي علاقة بهذا عم تتحدثان ؟ |
İlişkiniz hakkında konuşuyordunuz ama o kız sen de erkektin! | Open Subtitles | إذن، استمرا كنتما تتحدثان عن علاقتكما لكنه الفتاة وأنت الشاب |
Ondan bahsediyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | هذا هو الذي كنتما تتحدثان عنه أليس كذلك؟ |
Ne zaman ilişki yaşadığım iki güzel kadını birbiriyle konuşurken görsem hep aynı fantaziyi kurarım. | Open Subtitles | عندما أرى امرأتين جميلتين خضت معهما علاقة حميمة تتحدثان معاً يراودني حلم اليقظة ذاته |
biraz geyik eti yiyip benim zam işini konuşun. | Open Subtitles | و تجربان بعض الغزال و تتحدثان عن زيادة مرتبي |
- Ne hakkında konuşuyorsunuz? - J.D. nin bir... Şimdiden sıkıldım. | Open Subtitles | وبالمناسبة مازلت أرى في هذا الكلام مديحاً مالذي تتحدثان عنه؟ |
Siz, birbirinizi, olduğu gibi kabul etmekteki yetersizliğiniz üzerine konuşuyorsunuz. | Open Subtitles | أنتما تتحدثان عن عدم مقدرتكما على تقبل بعضكما لما أنتما عليه |
Leonard, çiftleştikten sonra ikiniz ne konuşuyorsunuz yahu? | Open Subtitles | لينورد, ما الذي تتحدثان عنه أنتما الاثنين بعد الجماع؟ |
Ben daireden çıktıktan sonra arkamdan ne konuşuyordunuz? | Open Subtitles | مالذي كنتما تتحدثان بشأنه عندما غادرتُ أنا الشرطة؟ |
Afedersiniz kulak misafiri oldum-- çikolatalı süt hakkındamı konuşuyordunuz? | Open Subtitles | آسف, لقد سمعتكما صدفةً أكنتما تتحدثان عن اللبن بالشيكولاتة؟ |
Hiçbir yere gitmiyorsun. Jerry'yle ne konuşuyordunuz? Hiçbir yere gitmiyorsun. | Open Subtitles | إنك لن تذهب لأى مكان عن ماذا كنتما تتحدثان أنت وأخى جيرى؟ |
Birbirinizi kabullenme yetersizliğinizden bahsediyorsunuz. | Open Subtitles | أنتما في الحقيقة تتحدثان عن عدم قدرتكما لتقبل بعضكما الآخر |
Sizin sınıftaki, sizden başka tek siyahi kızdan mı bahsediyorsunuz? | Open Subtitles | هل تتحدثان عن الفتاة السوداء الوحيدة غيركما في الصف؟ |
Sizi tekrar konuşurken görmek güzel. | Open Subtitles | حسنا , من الجيد معرفة انكما تتحدثان مرة اخرى |
Bak, İkinizi, Payne'in karısının, ne kadar çok, çocuk istediğini konuşurken dinledim. | Open Subtitles | انظري سمعتكما تتحدثان عن مدى رغبة زوجة باين في الأطفال |
biraz geyik eti yiyip benim zam işini konuşun. | Open Subtitles | و تجربان بعض الغزال و تتحدثان عن زيادة مرتبي |
Bütün gece konuştunuz, değil mi? | Open Subtitles | لا لم تفعلي لقد بقيتما طوال الليل تتحدثان أليس كذلك؟ |
Evet, ve dürüst olmak gerekirse Siz ve oğlunuzun konuşması ve halletmesi gereken bazı konular var. | Open Subtitles | أجل وحتى أكون صريحة أعتقد أنه هناك قضايا يجب أن تتحدثان بها |
Sadece "havadan sudan" konuştuğunuzu hiç zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنكما تتحدثان عن الأشياء المعتادة |
Diğerine çamur atmak için konuşuyor gibisiniz ikiniz de. | Open Subtitles | أنتما تتحدثان كأنّ الأخر شخص مجنون ومعتوه. |
Madem o kadar utanç vericiydi, neden bu konuda konuşuyorsun? | Open Subtitles | إذا كان الأمر محرجاً لماذا تتحدثان عنه ؟ |
Aigoo, Doktor Park Si On hakkında ne diyorsunuz, neden Park Si On doktor yüzünden ortalık karışık olsun ki? | Open Subtitles | اعلم انكما تتحدثان عن الطبيب بارك شي اون ما الذي تقصدينه بأنه يسبب كل انواع المشاكل هنا؟ |
- Şeytandan mı bahsediyorsun? | Open Subtitles | ما الذي تتحدثان عنه ؟ كائن شيطاني ؟ |
İkiniz insanları zehirlemekten bahsediyordunuz. Çaresizce bir konuşmaydı, gerçek bir plan bile değildi. | Open Subtitles | أنتما الاثنان كنتما تتحدثان عن تسميم الناس |
Ama karın gelir, yiyecek getirir, sana yemek pişirir, konuşursunuz. | Open Subtitles | المتعة، هو أن تجيء زوجتك، وتجلب معها الطعام، بإمكانها أن تطهو لك، تتحدثان لبعضكما. |
Gülüşünüz benziyor. konuşmanız benziyor. Konuşma şekliniz aynı. | Open Subtitles | تضحكان بنفس الطريقة، تتحدثان بنفس الطريقة لديه نفس لهجتك |