| Benimle laubali bir şekilde konuşma. Ben senin arkadaşın değilim. | Open Subtitles | لا تتحدثي معي بطريقة غير رسمية أنا لست صديقًا لكِ |
| Şükür konuşmamı yapana kadar konuşma olmayacak, anladın mı pislik? | Open Subtitles | لا تتحدثي إلا بعد الانتهاء من إعداد المائدة أيتها العاهرة |
| O bir felaket danışmanı. Belki konuşmak istersin diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إنها مستشارة حزن , أعتقد أنه يجب أن تتحدثي معها |
| Kelli, sana ucuz bir şeymişsin gibi konuşman, davranman ve giyinmen öğretildi. | Open Subtitles | كيلي ، لقد علمتِ كي تتحدثي وتلبسي وتتصرفي كما لو كنت رخيصة |
| Tanrım, Kate dinle lütfen. Bunu Tom'la konuşmalısın. | Open Subtitles | يا الهي، كاتي من فضلك، يجب ان تتحدثي إلي توم بهذا الشأن |
| Terapiyi, bırakma kararı verdikten sonra onunla tekrar hiç konuşmadın? | Open Subtitles | إذاً لم تتحدثي إليها مجدداً عندما قررتِ ألّا تتابعي العلاج؟ |
| AnnaBeth, sonsuza kadar şu Amerikan Futbolu hakkında konuşmanı dinleyebilirim. | Open Subtitles | أنابيث أستطيع أن أستمع إليك تتحدثي عن كرة القدم الأمريكية |
| Tokmağımı hafta sonu kaybettim ama bu sana böyle konuşma hakkı tanımaz! | Open Subtitles | أضعت مطرقتي خلال العطلة, ولكن هذا لا يعني أن تتحدثي معي هكذا. |
| İnternette de yüz yüze de onunla konuşma, yanına da yaklaşma, tamam mı? | Open Subtitles | مطلوب منك ألا تتحدثي معي لا تقتربي منها تماماً شخصياً أو عبر الإنترنت |
| Yolda kimseyle konuşma. | Open Subtitles | فقط لا تتحدثي مع أيّ أحد في طريق رحيلكِ. |
| Benimle o ses tonuyla konuşma, genç bayan. | Open Subtitles | لا تتحدثي إلي بتلك اللهجة, سيدتي الصغيرة. |
| Araban ön tarafta mı? 10 dakika sonra bulaşalım. Ve kimseyle konuşma. | Open Subtitles | كل شيء بخير سأتصل بك خلال 10 دقائق ولا تتحدثي مع أي رجال أمن أو شرطة عسكرية هل فهمت ؟ |
| Benim onayım olmadan kimseyle konuşma. Tamam mı? | Open Subtitles | لا تتحدثي مع احد بدون ان تسأليني اولا, حسنا؟ |
| Bu kadar saat benimle konuşmak istemediğini söylemek için mi bekledin? | Open Subtitles | إنتظرتِ طوال الوقت لكي تخبريني أنكِ لا تريدين أن تتحدثي إلي؟ |
| Ama siz durumu daha da zorlaştırıyorsunuz. Basına konuşmak gibi. Basınla konuşmayın. | Open Subtitles | ولكنك تزيدين الأمر صعوبة ، بحديثك للصحافيين ، لا تتحدثي مع الصحافيين |
| Herkese korseler hakkında konuşman gerekli mi? | Open Subtitles | امي هل يجب ان تتحدثي مع الجميع عن المشدات؟ اوه ميغ |
| Belki Dr. Searle'le bu konuyla ilgili konuşmalısın. | Open Subtitles | ربما يجب أن تتحدثي إلى الدكتور سريل حول ذلك |
| Benimle konuşmadın, nerede olduğumu bilmiyorsun ve beni görmedin; tamam mı? | Open Subtitles | أنت لا تعلمي مكاني ولم تتحدثي معي ولم تراني، مفهوم؟ |
| Bundan böyle bir dakika bile, şerefinle oynayıp buluşmanı, konuşmanı istemiyorum onunla. | Open Subtitles | ان تشوهي سمعتك في اي لحظة من فراغك بان تواجهي كلمات او تتحدثي مع السيد هاملت |
| Şu ana kadar iyi bir ekip olduk ama çok konuşuyorsun. | Open Subtitles | حتى الآن نحن فريق جيد لكن,تعرفي,أنت تتحدثي كثيراً |
| Annenle böyle konuşamazsın! Sana yardım etmeye çalışıyoruz! | Open Subtitles | تبا لا تتحدثي مع امك بهذا الشكل نحن نحاول مساعدتك |
| Niye bu önemli anda hayaletten bahsediyorsun? | Open Subtitles | لماذا تتحدثي عن شبح في هذه اللحظة المهمة؟ |
| Memur Foster konuşmaya çalıştığınızı söyledi ama sizi susturup polis desteğini istediğini söyledi. | Open Subtitles | الشرطي فوستر قال إنكي حاولتي التحدث, لكنه قال لك لا تتحدثي وطلب الدعم. |
| Zencilerin beyazlara zarar vermesinden bahsetme. | Open Subtitles | لا تتحدثي عن أمور إيذاء الزنوج لبيض البشرة |
| Eğer söyleyecek başka şeylerin varsa, neden gidip avukatımla konuşmuyorsun? | Open Subtitles | وإن كان لديك شيء آخر لم لا تتحدثي مع المحامي |
| Ama bu konuları benimle her zaman konuş. | Open Subtitles | لكنني أريدكِ أن تتحدثي معي بشأن هذه الأشياء دائماً |
| Hoş ve sıkı bir kıçın var boyacı. Yaşının üç katı bir erkekle böyle konuşmamalısın. | Open Subtitles | لديك مؤخرة عظيمة جميلة ايها الصبّاغ لايجب أن تتحدثي إلى رجل |