FBI herşeyi anlıyor, buna senin sebep olmadığını söylüyorlar. | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية تتفهم كل شىء تعرف أنك لست من يفعل هذا |
Bunu teklif etmen büyük incelik, ama anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لطيف منك إقتراح هذه الوظيفة، لكنّك تتفهم الوضع، صحيح؟ |
Benim durumumdaki bir adamın önlemler almak zorunda olmasını anlarsın. | Open Subtitles | تتفهم ذلك رجل في موقعي يجب أن يتخذ الإجراءات الوقائية. |
Belki şimdi anladın. Seni burada yalnız bırakmak konusunda, Neden istekli değilim. | Open Subtitles | لربما، تتفهم أنا لم أنا . لست متحمسة على تركك هنا لوحدك |
Dostum anlamanı rica ediyor ki kuzeydeki adama olan sadakat yeminine bağlı kalacak. | Open Subtitles | صديقى يطلب منك أن تتفهم بأنه يبقى تحت القسم الوفى . إلى الرجل الذى فى الشمال |
Beni olduğum gibi kabul etmen ve anlaman, benim için çok önemli. | Open Subtitles | إنه يعني الكثير لي بأنك تتفهم حالتي وتتقبلني كما أنا |
Bana bunu anladığını söyle, söyle ki bazı ayarlamalar yapabileyim ve sana ihtiyacın olan korumayı sağlayayım. | Open Subtitles | , أخبرني أنك تتفهم هذا حتى يمكنني اتخاذ بعض الاجراءات و أمدك بالحماية التي تحتاجها |
Anneanne donlu kız anlar. Öyle değil mi anneanne donlu kız? | Open Subtitles | صـاحبة اللبـاس الداخلي للعجـائز تتفهم ذلك أليس كذلك صـاحبة اللبـاس الداخلي للعجـائز ؟ |
Benim anladığım şekilde anlamıyorsun. Belli sorumluluklarım var. | Open Subtitles | . أنت لا تتفهم الأمر بنفس طريقتي على عاتقي مسئوليات مؤكدة |
Silahlı olduğunu sanıyoruz, o yüzden şansa bırakamazdık. Umarım anlarsınız. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون مسلحا, ولم نستطع ترك الأمر للفرصة أتمنى أن تتفهم |
Eminim şu an ne kadar bir tehlikeli durumda olduğumuzu anlıyorsundur. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنك تتفهم موقفنا غير المستقر هنا |
FBI herşeyi anlıyor, buna senin sebep olmadığını söylüyorlar. | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية تتفهم كل شىء تعرف أنك لست من يفعل هذا |
Ama şunu bilmenizi isterim ki mahkeme işlediğiniz suçların bir noktaya kadar dış etkiler nedeniyle gerçekleştiğini anlıyor. | Open Subtitles | لكني أريد أن تعرفوا أن المحكمة تتفهم بأن تلك الجرائم ارتكبت على الأقل بمدى , خارج التأثير البشري |
Athar bu Wraithlerin yıldızlarımızın arasında bir bela olduklarını anlıyor fakat önce kendi halkını düşünmek zorunda. | Open Subtitles | آثار تتفهم و تتعاطف معكم هؤلاء الريث يجتاحون مجرتنا لكنها ترى أن حياة قومها تأتى فى المقام الأول |
Yani, durum hakkındaki endişemi ve devam etme isteğimi anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لذا، أعتقد أنك تتفهم مخاوفي ورعبتي بالإستمرار |
Sen de denemem gerektiğini anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | و هل تتفهم بأنه ما زال يجب علي ان أحاول ؟ |
anlarsın diye düşünmüştüm. Yani ne kadar zor olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | إعتقدت بأنّك تتفهم أعني أنك تعرف كم هو صعب هذا |
Bu benim için fazladan bir günlük iş. anladın değil mi? | Open Subtitles | هذا يعني يوم كامل من العمل الإضافي ليّ، تتفهم ذلك صحيح؟ |
Şişeden çıkacak cini bir daha içeri sokamazsın. Bunu anlamanı istiyorum. | Open Subtitles | آمل أن تتفهم أنه بمجرد ان تُفتح الزجاجه لايُمكنك إغلاقها |
Bu uygun olmaz, bunu anlaman benim için çok önemli. | Open Subtitles | ذلك ليس لائقاً ويهمني جدّاً أن تتفهم هذا. |
Seni bu birime göreve getirdiğimde, bunu anladığını söylemiştin. | Open Subtitles | عندما كلّفتك بقيادة تلك الوحدة، قلت إنك كنت تتفهم ذلك. |
Sarah hâlden anlar. Bence hayat dolu bir insan. | Open Subtitles | سارة تتفهم ذلك إنها، مثل، الخبيرة بشؤن الحياة |
Geçmişte Eyalet Başsavcılığı ofisinde yaptığın işler nedeniyle sanırım ne kadar tehlikeli bir durumda olduğunu anlamıyorsun. | Open Subtitles | لا أعتقد أنك تتفهم الأمر كيف أنك كنت معرضاً للخطر من عملك السابق مع مكتب المدعي العام. |
Görmek için duygularımı belki anlarsınız olaya merakım şundan ileri geliyor ben bu dedektifle birlikte yaşıyorum. | Open Subtitles | خصوصا بسبب رهافة مشاعرك قد تتفهم بأن اهتمامي بالقضية ينبع من |
Umarım anlıyorsundur. Her şeyin kitabına uygun olması lazım. | Open Subtitles | أتمنى أن تتفهم بأن الأمور يجب أن تجرى بطريقة معينة |
Uğruna savaştığım yerleri düşününce anlayacaktır. | Open Subtitles | انها تتفهم في المناطق التي احارب فيها القضاية |
Kıskançlık yapmadan önce, kız arkadaşının durumunu anlamaya çalışamaz mısın? | Open Subtitles | قبل ان تبدا بالغيرة,اليس عليك اولا ان تتفهم وضع صديقتك؟ |
Belki bunu anlamak senin için zordur. | Open Subtitles | كولونيل , ربما كان من الصعب عليك ان تتفهم ذلك |
Fakat anlamanız gerekiyor ki, ben bu krizleri daha önce yaşadım. | Open Subtitles | ولكن لابد أن تتفهم أنني مررت بمثل هذه الكوارث من قبل |