"تتهم" - Traduction Arabe en Turc

• suçluyorsun
• suçluyor
• suçluyorsunuz
• itham
• suçlayan
• suçlayamazsın
• suçlamak
• suçlarsa

Herkesi suçluyorsun. Sebebi var.
يعني في الواقع، كان يبدو أن تتهم الجميع مع سبب , سيدي العقيد

Amerika'yı, 3. dünya ülkelerini kuklası etmekle suçluyorsun ama sen bu gece, kendi insanlarının inancını; onları, senin için dans ettirmek amacıyla kullandın.
انت تتهم الاميركيين بانهم محركي الدمى في العالم الثالث ومع ذلك استخدمت ايمان قومك لجعلهم يرقصون لاجلك الليلة

Bayan Quested, Dr. Aziz'i tecavüze teşebbüsle mi suçluyor?
الآنسة كويستد تتهم الدكتور عزيز بمحاولة إغتصابها؟

Suffolk eyalet polisi, 23 yaşındaki Ronald DeFeo Jr.'ı suçluyor.
شرطه المقاطعه تتهم أبن الـ23 عاماً -رونالد ديفايو - الأبن

Sessiz olun! Müvekkilimi tecavüzün dışında bir de cinayete teşebbüsle mi suçluyorsunuz? Bir dakika, bahsettiği bu hanım kim?
هل تتهم موكلي بمحاولة القتل والاغتصاب؟ الآن من هذه السيّدة التي يتحدّث عنها؟

Dikkatli ol Konseyin bir üyesine yapacağın yanlış bir itham en yüksek ihanettir.
ولكن احذر، أن تتهم زورًا أيّ عضو من المجلس فهذا يُعد يخانة عظمى

Bakın, polis memurlarını suçlayan 700'ün üzerinde şikayet aldık.
أنظر , لقد تلقينا 700 رسالة تتهم العامة ضباط الشرطة الفردية

Bir çift gözlük al kendine. İnsanları bu şekilde suçlayamazsın!
ألبس نظارات بعد ذلك أنت لا تستطيع ان تتهم الناس هكذا

- Semptomları yalan söylemekle mi suçluyorsun?
هل تتهم الأعراض بالكذب؟ قد يكون تراكم الحديد بالأنسجة

Leo, Başkan Grant'i gerçekten Olivia Pope'la bir ilişki yaşamakla mı suçluyorsun, hele ki Başkan'ın asıl metresinin...
ليو، أحقًا تتهم الرئيس غرانت بإقامة علاقة عاطفية مع أوليفيا بوب رغم أن الرئيس شخصيًا

Bir fahişenin dediği şey yüzünden kardeşimi bana, babama, yani babasına ihanetten mi suçluyorsun?
تتهم أخي بخيانتي, وخيانة أبي, أي أبيه, استناداً إلى أقوال عاهرة ؟

Ajansı bir Amerikan deniz üssünü izlemekle suçluyorsun.
انت تتهم وكالتنا بأنها تتجسس على قواعدكم البحرية - جيبز :

Mektup, Kraliçe Katherine'i, siz Majesteleri ile evlenmeden önce ahlaksız bir hayat sürmekle suçluyor ve hayat tarzının bir sır olmadığını söylüyor.
الرسالة تتهم الملكة كاثرين بمعيشة فاسقة قبل أن تتزوج من جلالتك وأن طريقتها في تلك الحياة لم تكن سرا

Mektup, Kraliçe Katherine'i, siz Majesteleri ile evlenmeden önce Norfolk'lu Dowager Düşesi'nin evinde kalırken, ahlaksız bir hayat sürmekle suçluyor.
الرسالة تتهم الملكة كاثرين بمعيشة فاسقة قبل أن تتزوج من جلالتك عندما كانت تعيش مع الارمله دوقة نورفولك

Hizmetçi benim eski baldızımı çalmakla suçluyor.
إن الخادمة تتهم شقيقتي القانونيّة سابقًا بالسرقة.

Sinkala muhalefetin kalesi ve hükümet, asileri suçluyor.
سينكالا معقل للمعارضة، والحكومة تتهم الثوار.

Üstün hizmet madalyalı bir polisi suçluyorsunuz.
إنك تتهم ضابط حاصل على العديد من الاوسمه

Onurlu bir Tok'ra'yı Goa'uld gibi davranmakla suçluyorsunuz.
انت تتهم توكرا مُخلص بأنه يتصرف كالجواؤلد

Özel Tim mensuplarını cinayetle mi suçluyorsunuz?
هل تتهم القوات البحرية الخاصة بجريمة قتل؟

O halde bunları neden cinayetle itham edilmeden önce söylemedin?
لماذا لم تقول هذا من قبل ان تتهم بالجريمه

Jeremy, anneni cinayetle suçlayan kadınla cinsel ilişkiye girdiğini kabul etmeni istiyorum.
جيرمي أحتاج ان تعترف انك على علاقه جنسيه مع امراة تتهم والدتك لاتكابها جريمة قتل

Önseziyle birilerini hisseleri ele geçirmekle suçlayamazsın!
انت لا تتهم شخصاً بالاختلاس بسبب بديهة وحدس يا غبي

Soruşturma başlamadan, insanları suçlamak gibi bir huyunuz mu var?
هل دائما تتهم الناس قبل التحقيق حتى؟

Ayrıca bayan bir şef, erkek bir şefi tecavüzle suçlarsa?
بجانب طاهية امرأة تتهم طاهى رجل بالاغتصاب ؟