| Seni ezmeye zorlama beni eğer zorunda kalırsam yaparım. | Open Subtitles | لا تجبرني على الذهاب فوق رأسك لأنني سأفعل ذلك إن لزم ذلك |
| - Gerçekten gitmek istemiyorum. Beni gitmeye zorlama. - Be kız! | Open Subtitles | لا اريد أن اذهب, لا تجبرني على ذلك يا فتاة |
| Sen öyle istiyorsan ondan ayrılırım çünkü benim için çok önemlisin ama lütfen, beni bunu yapmaya zorlama, olur mu? | Open Subtitles | سأنفصل عنها إن كانت هذه رغبتك، لأن هذا يبين كم أقدّرك، لكن أرجوك لا تجبرني على فعل هذا |
| Beni kanunları tekrar yazmaya zorlayamazsın.. | Open Subtitles | انت لا تقدر ان تجبرني على ان اعيد كتابة القوانين |
| Derdim, iki bacağım da sorunluyken beni zorla yürütmeye çalışman. | Open Subtitles | المشكلة هي ما تجبرني على فعله متجاهلاً هذين القدمين المعطوبتين |
| Evet, yazmak gözlerimi açık tutmaya zorluyor beni. | Open Subtitles | نعم، الكتابة تجبرني على أن أُبقي عيناي مفتوحتان. |
| Yapmak istemediğim bir şeyi yapmaya zorluyorsun beni. | Open Subtitles | أنت تجبرني على فعل شيء حقاً لا أريد أن أفعله |
| Bir şey öğrenene kadar, beni Chicago'da validen sonraki en güçlü ikinci adamla yüz yüze mücadeleye girmeye zorlama. | Open Subtitles | لا تجبرني على التشابك بالأيدي مع ثاني أقوى رجل في شيكاغو بعد المحافظ حتى تصلك معلومة أكيدة |
| - Beni zorlama. | Open Subtitles | مهلاً.. ـ لا تجبرني على فعل هذا ـ حقاً، سوف تطلق النار عليّ؟ |
| Katil değilim, ama sen de zorlama beni | Open Subtitles | ♪ لست قاتلا , و لكن لا تجبرني على أن أكون كذلك ♪ |
| Beni bazı şeyleri yapmaya zorlama. | Open Subtitles | لا تجبرني على القيام بتغير موقفي تجاهك |
| Anlaşmamızdan pişmanlık duymaya zorlama beni. | Open Subtitles | لا تجبرني على الندم على اتفاقيتنا |
| Beni etrafı dağıtmaya zorlama dostum. | Open Subtitles | لا تجبرني على قلب المكان رئساً على عقب |
| Seni yoldan çıkarmaya zorlama beni. | Open Subtitles | لا تجبرني على إستخدام أسلوب المطاردة |
| Beni buna zorlama. | Open Subtitles | بالمجان لا تجبرني على القيام بذلك |
| Bir şey yapmam için beni zorlayamazsın. Avantaj bende. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تجبرني على التحرك أنا أملك اليد العليا |
| Gitse bile beni vekil programında çalışmaya zorlayamazsın. | Open Subtitles | حتى ولو ذهب، لا يُمكن أنْ تجبرني على العمل في برنامجك للشريك البديل. |
| Çünkü 4. sınıftayken annem beni zorla, | Open Subtitles | لأن أمي كانت تجبرني على الذهاب إلى الكوتلين |
| Hiç değil ama annem piyano çalmam için zorluyor. | Open Subtitles | لا بالعكس، لكن أمي تجبرني على دروس البيانو |
| Senin yerine karar vermem için beni zorluyorsun. | Open Subtitles | هذا الشئ الذي تجبرني على إتخاذ القرار بدلا عنك |
| Hemen silahı bırak ve beni ateş etmeye mecbur etme. | Open Subtitles | ارمى سلاحك لا تجبرني على ضربك .. الق سلاحك انهض |
| Judith'in yatmam için zorladığı. | Open Subtitles | الذي كانت تجبرني على معاشرته ؟ لم يكن الوحيد |