Böyle basıp gidemezsin. Seni korumamı imkansız hale getiriyorsun. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الإبتعاد بهذا الشكل، أنت تجعلين حمايتكِ مستحيلة علي |
Benim için daha da gerçekçi hale getiriyorsun. | Open Subtitles | أنت تجعلين الوضع أقرب للحقيقة بالنسبة لي |
kendini kimseye vermiyorsun. Seni işte bunun için seviyorum. | Open Subtitles | لأنك لا تجعلين أحدا يسيطر على أجمل ما بك وهذا ما أحبه بك |
300 tanığın önünde birine ateş ediyorsun, bu da trajik bir kaza görünümü yaratıyor. | Open Subtitles | تطلقين النار على احدهم امام 300 شاهداَ تجعلين الأمر يبدو حادثاَ مأساوياً |
Eğer seni teselli edecekse sen çamuru bile iyi bir şeymiş gibi göstermeyi başarıyorsun Lemon Breeland. | Open Subtitles | و إذا كان فى ذلك أى تعزيه فأنت حتى تجعلين الطين يبدو رائعاً ليمون بريلاند |
Hayatımı, beni hamile bırakan erkeklere karışarak daha da kötüleştiriyorsun. | Open Subtitles | تجعلين حياتي أسوء بالتدخل في شؤون الرجال الذين يجعلوني حامل |
O şeyin gıdaklamasını sağlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تجعلين هذا الشيء يصدر صوت الدجاج, أليس كذلك؟ |
Çünkü sen ineksin, ben de ineğim ve sen inekleri kötü gösteriyorsun. | Open Subtitles | لأنك شخصٌ مجتهد, وأنا شخصٌ مجتهد وأنت تجعلين المجتهدين يبدون بهيئة سيئة. |
Duygularının seni ele geçirmesine izin veriyorsun. | Open Subtitles | ولكن عليكِ تحديد الأولويّات، إنّكِ تجعلين عواطفكِ تتحكّم بكِ |
O günden beri, bu odayı güvensiz hale getiriyorsun. | Open Subtitles | و من وقتها و أنت تجعلين هذه الحجيرة مكاناً غير آمن. |
Aman Tanrım, daha da kötü hale getiriyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي. أنتِ تجعلين هذا أسوأ مما ينبغي. |
kendini böyle harap etme, olur mu? Olay çıkarma. | Open Subtitles | لا تفعلي هذا بنفسك لا تجعلين المشهد درامي |
O çalgıcı ile kendini bir aptal yerine koyarken ne düşünüyordun? | Open Subtitles | ما الذي كنتِ تعتقدين وأنت تجعلين من نفسك مغفلة |
İnsanlara kendini sevdirme yöntemin bu değil mi? | Open Subtitles | اليست هذة هى الطريقة التى تجعلين بها الناس يحبونكى؟ |
Niye kendine böyle eziyet ediyorsun anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا تجعلين نفسكِ تعانيني بهذا الشكل. |
Bir dehayı bilinmezliğe mahkum ediyorsun. | Open Subtitles | أنك بفعتلكٍ تجعلين عبقريته العظيمة تذهب سدى |
Alçakça bir şeymiş gibi söyledin. | Open Subtitles | تجعلين الأمر قاسياً بكلامك هذا |
Neden her zaman benim için her şeyi daha da kötüleştiriyorsun? | Open Subtitles | لماذا دائماً تجعلين الأمور أسوأ بالنسبة لي؟ |
Onları kabul etmeden önce insanların çaba göstermesini sağlıyorsun. | Open Subtitles | تجعلين الاشخاص يعملون قبل ان ترضين بهم |
Herkese tepsinin boş olduğunu gösteriyorsun ama aslında kapağında gizli bir bölme var. | Open Subtitles | إذ تجعلين الجيمع يشاهدون المقلاة وهي فارغة إلا أنه يوجد مخبأ ٌ سري في الغطاء |
Sıcağın kaçmasına izin veriyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تجعلين الحرارة تخرج للخارج |