Pekala, teknik olarak Toprak Kraliçesi'nin vatandaşlarını askere almaya hakkı var. | Open Subtitles | حسنا, من الناحيه العمليه ملكه الارض لديها الحق فى تجنيد مواطنيها |
Ama TV'de askere çağırıcı reklamlarınız var zaten. Bilinçaltı mesajlarına ne ihtiyacınız var? | Open Subtitles | لكن لديكم إعلانات تجنيد على التلفاز لماذا تحتاجون لوضع رسائل خفية إذن؟ |
Bu durumda, caddenin alt kısmındaki askerlik şubesine gidip, başvurunuzu yapmalısınız. | Open Subtitles | انها تجند في الجيش. في مكانها، ذهبت الى مركز تجنيد في الخلفية وقالت صحيفة وول أراد أن يجند لي. |
Birisini bu işe almak demek, genellikle sizden hoşlanmayan birisini alıp, ona kendisinin bile inanamadığı şeyleri yaptırmaktır. | Open Subtitles | تجنيد الأشخاص يعني أخذك شخص لا يحبك غالباً وجعله القيام بأشياء لم يعتقد ابداً انه يمكن ان يفعلها |
Onları bulmak için askeri tecrübesi olan birini daha aramıza katmak iyi olabilir. | Open Subtitles | قد يُساعدنا تجنيد عُملاء آخرين لديهم خبرة عسكريّة للمُساعدة في تعقبهم. |
Senden bunu istemiyorum zaten. Bu basit bir adam toplama göreviydi. | Open Subtitles | وأنا لا أطلب منك فعل هذا هذه كانت مهمة تجنيد بسيطة |
BİRLEŞİK DEVLETLER askere alma DAİRESİ | Open Subtitles | "القوات المُسلّحة الأمريكية" "إدارة تجنيد" |
Mülteci kampları Cihad gruplarına adam toplamak için ilk gidilecek yerlerdir. | Open Subtitles | و تنظيم مخيمات اللاجئين هي لمنطقة تجنيد رئيسية للجماعات الجهادية |
Yarın bu bomba gibi haber ortalığı kasıp kavurduğunda senin çocukları askere çekeceği kişi sayısı onun yanında hiç kalır. | Open Subtitles | عندما يصبح هذا الهجاء في يد الباعة غداً ستنتهي قوة تجنيد فرقتك |
Bir daha öyle derse onu uygun adım askere yollayacağım. | Open Subtitles | ،عندما يفعل ذلك ثانية سأقود ذلك الوغد الصغير إلى أقرب مركز تجنيد |
Üç oğlunuz da aynı anda askere gidecek. Bu seçimlerde nasıl rol oynar? Herkes bunu merak ediyor. | Open Subtitles | فالبعض يقول أن تجنيد أبنائك الثلاثة في هذا الوقت ما هو إلا تدابير سياسية |
Binlerce çocuğun askere alınmasından o sorumluydu. | Open Subtitles | كان مسئولاً عن تجنيد الآلاف من الأطفال المُجندين |
Şuna baksana. Artık dedeleri askere alıyorlar. | Open Subtitles | ، أنظروا لهذا الشخص فقد بدأو في تجنيد الأجداد |
Görünüşe göre Donanma askerlik Şubesi'nde bir protesto eylemi söz konusu. | Open Subtitles | في مركز تجنيد البحرية وسط المدينة |
Çünkü orası Donanma askerlik Şubesi ve bir şekilde benim NCIS'le bağlantılı olduğumu öğrenmiş. | Open Subtitles | لأن هذا مركز تجنيد للبحرية وبشكل ما عرفت بأنني " ان سي آي أس " |
Çin'de zorunlu askerlik yapıyorlar. Ya Rusya! | Open Subtitles | وهناك تجنيد إجباري في الصين، وفي روسيا |
"Şirket'e almak" deyince midem hopladı. Ona işkence edecekler. | Open Subtitles | طريقة قولها لـ"تجنيد" جعلتني أشعر بالغثيان، سيعذّبونه |
Bu nedenle La Paz'a geri dönüp gruba katılım sağlamak amacıyla partiden en iyi adamları silah altına almak için izin istiyorum. | Open Subtitles | لهذا أطلب السماح بالعوده إلى لا بـاز... و تجنيد أفضل... أعضـاء الحزب... |
Biri Garcia'yı takıma katmak diğeri de bu adamı, Sam Russell'ı, tutuklamaktı. | Open Subtitles | الأول كان لغرض تجنيد غارسيا و السبب الثاني لألقاء القبض على هذا الرجل سام روسيل |
Bu toplantıyı kabul ettim çünkü bize dönüşebilir bir asker toplama aracı olan Apotheosis'i sunmaya söz verdin. | Open Subtitles | لقد وافقت على هذا اللقاء لانك وعدت أن تقدمى أداه تجنيد تحويليه |
- Çok tehlikeli bir kuvvet için işe alma aracı. | Open Subtitles | -إنها وسيلة تجنيد تابعة لقوة في غاية الخطورة |
Elbette diğerlerini toplamak için yardımın gerekiyor. | Open Subtitles | سأحتاج إلى مساعدتكم في تجنيد الآخرين بالطبع |
aynı gün bir çocuk yemek pişirme yarışması olarak Eylül 2013'te. 67 kişi öldürdüler, şairler ve hamile kadınlar dahil olmak üzere. Uzaklarda A.B.D'nin orta bölgesinde, Somali-Amerikalılarla tanışma fırsatını buldum ki onlar al Shabaab çalışmalarını durdurma üzerinde çalışıyorlardı | TED | في مكان بعيد في الوسط الغربي الأمريكي، كان لي شرف مقابلة صوماليين يحملون الجنسية الأمريكية والذين يقومون بجهود مضادة لمجموعة الشباب في تجنيد عدد من صغار السن من مدينتهم مينيبوليس ليقوموا بأعمال وحشية مثل حادثة "ويست جيت". |