Ne yapıyorsun bu pisliği kazıyorsun. | Open Subtitles | ما الذي تفعله؟ تحفر حفرة حول تلك القذارة. |
Köpek gibi kazıyorsun diyorum. Toprağı bir hayvan gibi atıyorsun. | Open Subtitles | قلت بأنّك تحفر مثل شخص يعبث بالتراب كالحيوان |
O zaman neden attığın her adım mezarımı kazıyor? | Open Subtitles | هل نحن شركاء؟ إذا لماذا كل حركة منكِ تحفر في قبري ؟ |
Dişi deniz kaplumbağaları yılda bir kere kumda bir çukur kazıp yumurtalarını bırakmak için ekvatoral denizden volkanik adanın cayır cayır yanan sıcak kumsalına sürünerek çıkar. | Open Subtitles | مرة واحدة فى السنة ،تزحف الأنثى خارج البحر إلى رمال الشاطئ الحارقة لجزيرة بركانية لكى تحفر حفرة فى الرمال |
İçindeki adam gözlerini sana dikmişken bir mezar kazmak zor oluyor. | Open Subtitles | من الصعب أن تحفر قبراً عندما يكون صاحبه ينظر إليك مباشرة |
Eskortunuzu her ektiğinizde, kendinize daha derin bir kuyu kazıyorsunuz. | Open Subtitles | كل مرة تترك المرافقين انت تحفر نفسك في حفره اعمق |
Köpek gibi kazıyorsun diyorum. Toprağı bir hayvan gibi atıyorsun. | Open Subtitles | قلت بأنّك تحفر مثل شخص يعبث بالتراب كالحيوان |
Makinadan tam olarak 3 adım ileriyi kazıyorsun değil mi? | Open Subtitles | وأنت تحفر بالضبط 3 أقدام من الجزء الأمامي من قارب النجاة؟ |
Dilinle mezarını kazıyorsun. Kıçına tekmeyi yiyeceksin. | Open Subtitles | انك تحفر قبرك بلسانك سوف تتسبب فى ضربك |
Dilinle mezarını kazıyorsun. Kıçına tekmeyi yiyeceksin. | Open Subtitles | انك تحفر قبرك بلسانك سوف تتسبب فى ضربك |
Sana geri gitmemeni söylemiştim. Benim çukurumu kazıyorsun! | Open Subtitles | اخبرتك بأن لا تعود ان تحفر لي حفرة كبيرة هنا! |
Arka yüzgeçleri ile dikkatlice ve tam da doğru derinlikte çukur kazıyor. | Open Subtitles | مع زعانفها الخلفيه تحفر بعنايه العمق المناسب لها |
Şu an kendi mezarını kazıyor olma ihtimalin çok yüksek biliyorsun değil mi? Neyse, bir şey demedim. | Open Subtitles | أنت، ثمّة احتمال مرجّح لكونك تحفر قبرنا، لا تزعج نفسك. |
Bence daha derin olmalı. Hayvanlar kazıp çıkarabilir. | Open Subtitles | أعتقد أنها يجب أن تكون اعمق فالحيوانات قد تحفر و تخرجه |
Böyle mezar kazmak olmaz! Bu iğrenç bir şey! | Open Subtitles | إنتظر، لا أنت لا يمكن أن تحفر قبر شخص ما ذلك مقرف |
Şehirde fazlasıyla çukur yok mu zaten? Siz niye başka bir çukur kazıyorsunuz? | Open Subtitles | ألا يوجد ما يكفي من الحفر في المدينة حتى تحفر حفرة أخرى؟ |
Racnoss İmparatoriçesi'nin kazarak ne çıkardığını bulmamız gerek. | Open Subtitles | نحتاج لمعرفة ما تحفر امبراطورة الراكنوس لتخرجه |
Onlar günde 30 metreye yakın siper kazarken biz başımızı bile kaldıramıyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نعمل شيئاً، بينما قواتهم تحفر ثلاثين ياردة من الخندق كل يوم |
Porsuk köstebekleri delikler kazar, Cumhuriyet Şehri'nin altına kurtarırlar bugün bizi Kuvira'dan, hala çok şirin olduğunu düşünsem de. | Open Subtitles | * خُلد الغرير تحفر حفر * * تحت مدينة الجمهورية * * يجب أن نهرب من (كوفيرا) اليوم * |
Bir mezar kazacak kadar vakit harcarsan bir tane de kendin için kazarsın. | Open Subtitles | خذ وقتك لحفر قبراً واحداً، يجدر بك أن تحفر واحداً لك |
Benim için kazmıyorsun. Benim için hava hoş, gitmeye hazırım! | Open Subtitles | . انت لا تحفر من اجلي . انا جاهز ولا احتاج شيئا |
Ben burada olduğum sürece, bu topraklara delik açılmayacak. | Open Subtitles | لن تحفر الثقوب في هذه الأرض طالما أنا حي |
Altının sorunu, toprakta gömülü olması. Çıkartmak istiyorsan, Kazman gerekir. | Open Subtitles | الان الذهب مدفون تحت الأرض، إن أردت الحصول عليه عليك أن تحفر |
Bir tünel kazmanı istiyorum, böylece kurtarma ekibi aşağı inip beni alabilir. | Open Subtitles | احتاج منك ان تحفر حفرة حتى يستطيع المنقذين الهبوط و انقاذي. |
Temel attığımız gün oğlumla buldozerin kazmaya başlamasını izledik. | Open Subtitles | في اليوم الذي بدانا الحفر ابني وأنا شاهدنا الحفّارة تحفر |
Sen kazırken ben tutarım. | Open Subtitles | وسأراقب لك الطريق بينما تحفر. |