"تدل على" - Traduction Arabe en Turc

    • dair
        
    • gösteriyor
        
    • işaret ediyor
        
    • iz
        
    • bakılırsa
        
    • göstergesi
        
    • çağrıştırıyor
        
    Gus, Bayan Rexroth'un sadakatsizliğine dair bir kanıt ya da gösterge gördün mü? Open Subtitles جوس، أرأيت أي دليل أي إشارات فاضحة تدل على طيش السيدة ريكسروث ؟
    Sonra da bu ilginin ortak olduğuna dair bir işaret olmalıdır. Open Subtitles ثانياً، يجب أن تظهر علامة تدل على أنّ الشعور مُتبادَل
    Ama bu fikirler korku ve yabancılaşma olarak kendini gösteriyor. TED ولكن هذه الأفكار هي نفسها التي تدل على الخوف والعزلة.
    Bu cevabı kabul ediyor olman ilacın etkisini göstermeye başladığını gösteriyor. Open Subtitles إن حقيقة تقبلك لهذه الإجابة تدل على أن العلاج بدأ يعمل
    Yapmaz ama bir organize suç örgütü ile olan işbirliğin ve silah satıcılığındaki sabıkan o yasa dışı AK'lerin kaynağının sen olduğunu işaret ediyor. Open Subtitles لكن مساعدك مع نقابة منظمة الجريمة و سجلك لتهريب الأسلحة تدل على أنك مصدر للرشاشات الغير القانونية
    Fakat şimdiye kadar ağaç insanlarından hiçbir iz bulamadık. Yamamomolar'dan... Open Subtitles لكن أعلى تلك المنطقة لا علامة تدل على الياماموس
    Hazırladığın bu raporlara bakılırsa sen hiç iş eğitimi almamışsın gibi gözüküyor. Open Subtitles هذه التقارير التي سلمتها، تدل على أنك لم تحصل على أي تدريب عملي مطلقاً.
    Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. Open Subtitles طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً
    Atlılar'ın patronları, bunun mahşer için dünyada hala çok fazla iyilik olduğuna dair bir işaret olduğunu söylemiş. Open Subtitles إنَّ رؤساء الخيَّالة يقولون بأنَّ هذه علامة تدل على وجود الكثير من الخير في العالم، والذي يصعب هزيمته
    İnsanların iblislerin varlığına dair kesin kanıt bulduğu yerlerdeler. Open Subtitles حيثما يتواجد هؤلاء البشر أصحاب البراهين الحقيقية التي تدل على وجود العفاريت
    Şüphelinin insanları saldırganlaştırmak için PCP ya da başka bir uyuşturucu kullandığına dair bir iz bulamamışlar. Open Subtitles لم يجدوا اي آثر لمواد منشطة او سموم أخرى تدل على ان المجرم يحاول ان يجعل الناس عنيفيين
    Ama resmi bir iş için orada olduğuna dair herhangi bir kayıt yok. Open Subtitles لكن لا وجود لسجلات تدل على وجودها هناك لعمل رسمي
    İndus yazısının önemli bir dil mahiyeti taşıdığını gösteriyor. TED انها تدل على أن النص الاندوسي يتشارك مع اللغات بخاصية مهمة جداً
    Kalkandaki işaretler kabilenin önde gelen savaşçıları olduklarını gösteriyor. Open Subtitles تلك العلامات على وسط الدرع تدل على المحاربين الاوائل في القبيلة
    Geçirdiği nöbet, bir damak tıkanıklığı ya da anevrizma geçirdiğini gösteriyor. Open Subtitles أترى ، أنا أعتقد أن النوبة التى حدثت لها تدل على أن عندها جلطة أو تمدد فى الأوعية الدموية
    Çömlekçideki parmak izleri orada olduğunu gösteriyor. Open Subtitles بصماتها في متجر الفخار تدل على وجودها هنا
    Geniş kemik çıkıntıları ve yuvarlak alın kemikleri kadın olduğunu işaret ediyor. Open Subtitles عظم الخشاء و العظام الأمامية الدائرية تدل على أنها أنثى
    Ormandaki bu koyu desenler yerin altından, soğuk hava geldiğine işaret ediyor. Open Subtitles هذهِ البقعة السوداء في الغابة تدل على هواء بارد قادم من تحت الارض
    Mekanlarda bulunan taşlar kubbeli ocağı işaret ediyor. Open Subtitles الأحجار الموجودة في الموقع تدل على الموقد المقبقب
    Zurg'ün komuta merkezine ulaştık ama ne ondan ne de tahta esirinden iz var. Open Subtitles وصلنا الى غرفة عمليات زارج لكن لا توجد لدينا اشارة تدل على وجوده او وجود اسيره
    Manşetlerindeki desene bakılırsa, 1930'lardan kalma. Open Subtitles الرسمة على الطرف تدل على أنه من فترة الثلاثينيات
    Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. Open Subtitles طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً.
    Açıklık sözcüğü, fırsat ve imkanı çağrıştırıyor. TED الإنفتاح كلمة تدل على الفرص و الإحتمالات.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus