Umarım bunca şey arasında düşünüp taşınabiliyorsundur. İyi şeylerin tadını çıkar. | Open Subtitles | آمل أن تأخذ وقتك في التفكير بهذا ملياً، تذوق نكهة الأمر |
Ama biliyor musun, kafamı vurduğumdan beri hiçbir şeyin tadını alamıyorum. | Open Subtitles | لكن تعلمين أنني لا أستطيع تذوق شيء بعد أن ضربت رأسي |
Oradaki üçüncü yılımda, çocuk kaçırmaktan içeri atılmış bir mahkumun hazırladığı çilekli kremanın tadına baktıktan sonra kendimden geçtim. | Open Subtitles | لكن في سنتي الثالثة هناك صدمت تقريبا حتى الموت بعد أن تذوق حلوى الشليك التي صنعت من قبل المختطفة |
Cidden, buzdolabımın altında daha iyi tadı olan şeyler var. | Open Subtitles | حقاً .. من الأفضل لي تذوق الطعام الذي من صنعي |
Ama, dostum, onu bulduğum zaman, o berbat şarap tatma işini yapacağız. | Open Subtitles | ولكن يارجل عندما اجدها .. سوف نقوم بأقامة بعض حفلات تذوق الخمر |
Şimdi tat, daha önce böyle bir şey yedin mi söyle bakalım. | Open Subtitles | الآن تذوق و أخبرني ما إذا كنت قد تذوقت مثله في حياتك |
Yani neyse, yapabileceğiniz tüm bu şeyler bunlar, ama en çok sevdiğim şey deneyimlemek, dünyayı tatmak. | TED | على أية حال، هناك عدد من الأشياء التي يمكن فعلها، و لكن الشئ الذي أحب أن أكتشفه أكثر هو تذوق العالم. |
Dükkandan alınmış pudinginiz olduğunu gördüm, çocukların ev yapımını denemek isteyeceğini düşündüm. | Open Subtitles | رأيت أنه يوجد لديكما بودينغ من السوق وفكرت أن الأولاد سيحبون تذوق شيء منزلي |
Al şu köfteyi dene. Çiğnemesi çok kolay. | Open Subtitles | تذوق شريحة اللحم هذه مطاطية الى حدٍ كافِ |
Ağzımı temizlemek için bir yudum su içtim böylece çorbanın tadını daha iyi alabileceğim. | Open Subtitles | انا اريد سوى رشفة من الماء لتنظيف فمي حتى أتمكن من تذوق الحساء الخاص بك على نحو أفضل. |
Ne dediğin umurumda bile değil, gazetenin tadını alabiliyorum. | Open Subtitles | لا يهمني رأيك ، لكن بإمكاني تذوق الجريدة بهذا |
Çok lezzetliydiler. Okyanusun tadını alabiliyordun. | Open Subtitles | لقد كان الأكل لذيذاً كان يمكنكِ تذوق المحيط |
Benim deneyimlerime göre, insanca mümkün olanın en ucunda hayatın tadına bakmakta bağımlılık yapan bir şey var. | TED | في تجربتي، كان هناك إدمان على تذوق طعم الحياة في الحافة التي بالكاد يصل إليها الإنسان. |
Çünkü çilekli almış olsaydım sen de bendeki çikolatalı olanın tadına bakamazdın. | Open Subtitles | لإني لو قمت بذلك فلن تكوني قادرة على تذوق شوكلاي |
Patron ona göz kulak oluyor, al... Istakozun tadına. | Open Subtitles | الرئيس يراقبه, هيا تذوق بعضا من هذا الكركند |
Onların kıçının damak tadı başkadır, ve onun kıçı değişikliği anlayacaktır. | Open Subtitles | لديهم حاسة تذوق مختلفة في مؤخراتهم عنّا، و ستكشف مؤخرته الأمر |
Şunun gibi düşünün: en aç olduğunuz zaman neredeyse her yiyeceğin tadı muhteşem gelir, değil mi? | TED | فكروا بها هكذا: عندما تشعرون بالجوع الشديد، تذوق أي نوع طعام إلى حدٍ كبير سيكون مذهلًا، أليس كذلك؟ |
Şanslısın o zaman, ben nörologum. Şarap ve peynir tatma toplantısına gitmiş. | Open Subtitles | ولحسن حظك، أنا أخصائي أعصاب لقد كانت في حفل تذوق النبيذ والجبن |
tat alabilirler, ancak koku alamazlar. | TED | ولديها حاسة تذوق.. لكن ليست لديهم حاسة الشم |
Bir saniye: önce chili mi tatmak istemez misin? | Open Subtitles | فقط ثانية الا تريد تذوق الشيلي الخاصة بي؟ |
Genç, hippi bir çift kurtarıcı köpekleriyle Orta Doğu'nun egzotik mutfağını denemek ister. | Open Subtitles | زوج شاب يريد تذوق المطبخ الشرق أوسطي الغريب وكلبهم المدلل |
- Dana etini dene. En iyisi burada. | Open Subtitles | جيد تذوق لحم العجول انة الأفضل |
Şarap tadımı saçma bir oyun değil baba. Çok saygı duyulan bir yetenek. | Open Subtitles | أبي تذوق النبيذ ليس لعبة سخيفه أنها مهارات عاليه و رفيعه |
Havasını içinize çekin, içeceğini için, meyvasından Tadın. | Open Subtitles | تنفس الهواء ، اشرب الشراب ، تذوق الفاكهة |
Oğlumun zaten bir adı var ama yaz şarabınızı denerim. Sadece tadımlık. | Open Subtitles | إبني تم تَسميته بالفعل، و لكنني سوف أجرب نبيذك الصيفي، مُجرد تذوق. |
Bir sürü çamaşır suyu yutmuştum. Bu yüzden tadım hep tuzludur. Narin çamaşırlar seçeneğinde yıkamıştım. | Open Subtitles | لقد بلعت الكثير من الشاطـئ لهذا السبب لا أستطيع تذوق الملح |
İçki içemeden nasıl şarap tatmaya gidebilirsiniz ki? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تذهب الي مكان تذوق النبيذ بدون أن تتناول شراباً ؟ |
Millet, şarabı tatmadan önce Cabarnet'in içindeki farklı aromaları keşfetmeye çalışın lütfen. | Open Subtitles | من فضلكم، قبل أن تذوق النبيذ، نتوقف لحظة , ولنشعر بنكهة هذه الخزانات. |
Seni kendim de uğurlardım, ancak evimdeki şarap tadımına geç kaldım. | Open Subtitles | كنت أود أن أمشى معك للخارج لكنى متأخر على تذوق النبيذ |