| Ölümünün çabuk olması... için dua etmekten... başka Yapabileceğin... birşey yok. | Open Subtitles | كل ما تستطيع فعله هو أن تدفع لقاء موت سريع والذي |
| Babam her zaman hayat senden Yapabileceğin şeyler ister derdi. | Open Subtitles | لطالما ردد والدي: ''تطلب الحياة منك ما تستطيع فعله فقط'' |
| Ölümünün çabuk olması için dua etmekten başka Yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | كل ما تستطيع فعله هو أن تدفع لقاء موت سريع والذي |
| Hala sağ tarafa çekiyor. Neler yapabilirsin bir bak bakalım. | Open Subtitles | ما زال يطلق إلى اليمين انظر ما الذي تستطيع فعله |
| Kim olduğunu, ne yaptığını ve onlar için ne yapabileceğini söyle. | Open Subtitles | من أنت ولماذا أنت هنا و ما الذي تستطيع فعله لهم |
| Albay, Bay Janders için yapabileceğiniz başka bir şey yoktu. | Open Subtitles | بخصوص السيد جاندرز لم يكن هنالك شيء آخرر تستطيع فعله |
| Benim için Yapabileceğin birşey var. | Open Subtitles | هناك شىء واحد تستطيع فعله لو اردت مساعدتى |
| Sana benim için Yapabileceğin birşey olduğunu söylediğimi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكر عندما اخبرتك هناك انه يوجد شيئا تستطيع فعله لي؟ |
| İkinci kişi olduğunu sanıyorsun ve Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا تهرب من المحادثه بقولك أنك الرجل الثانى ولا يوجد شيئ تستطيع فعله |
| Ya da tek Yapabileceğin, yoksa beni buralara getirmezdin. | Open Subtitles | كل ما تستطيع فعله أو لا تستطيع جلبتني إلي هنا |
| Ed, şu anda Yapabileceğin tek şey Al'i bulmak ve onunla konuşmak. | Open Subtitles | إد, الشئ الوحيد الذي تستطيع فعله الأن هو إيجاد الـ و التحدث إليه |
| Çok geç. Yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | لقد فات الأوان ليس هناك شيئا تستطيع فعله |
| Şu an Yapabileceğin en iyi iş başkaları için dua etmek. | Open Subtitles | .يبقى ما سيحدث مجهول كل ما تستطيع فعله الآن .هو الدعاء للآخرين |
| Ne kadar aptalca! Ne yapabilirsin ki? | Open Subtitles | كف عن الكذب ماالذي تستطيع فعله في تلك الحالة؟ |
| Unuttuğun şeyler hakkında neler yapabileceğini merak ettiriyor. | Open Subtitles | مما يجعلك تتسائل ما الذي ما تستطيع فعله ام انك قد نسيت. |
| Anlayacağınız, bir yerde toplanıp slogan atmak ve kolluk güçlerine caka satmak dışında yapabileceğiniz çok daha fazla şey var. | TED | لذا يوجد الكثير الذي تستطيع فعله بديلاً عن التجمع في مكان واحد ، الصياح و والإستعراض أمام قوات الأمن. |
| Yapabildiğin şeyleri Iris'a söylememen gerek. Hiçbirini. | Open Subtitles | لا اريدك ان تخبر ايرس على اي شيء تستطيع فعله |
| Yaptığım işte bazen, elinden geleni yaparsın... | Open Subtitles | بعض الاحيان يعتبر هو عملي الوحيد انت اعمل بما انت تستطيع فعله. |
| Senin elinden bir şey gelmez. Rüştümü ispatladım ben, o da öyle. | Open Subtitles | ليس من شىء تستطيع فعله انا بالواحد والعشرون من عمرى وكذلك الملك |
| Senin yapamayacağın şekilde... başıma bela almadan işleri yürütmeye bakıyorum. | Open Subtitles | الأمر الذي لا تستطيع فعله بدون أن تعرض نفسك للأذى |
| Son gelen istihbaratların bize söylediği... en fazla Yapabileceğinin bir negatif-- | Open Subtitles | أخر معلومات أنها تمتلك محرك واحد للهبوط السلبى ..... كل ما تستطيع فعله هو |
| Bu yüzden diyeceğim şudur ki, bu devletlerin yapabileceği değil yapamayacakları bir şeydir. | TED | ما أودّ قوله أن الأمر لا يتعلق بما تستطيع الحكومات فعله بل بما لا تستطيع فعله. |
| Daha duyarlı olmak için ne yapabilirsiniz şimdikinden farklı olarak? | TED | مالذي تستطيع فعله بمسئولية أكثر مما تفعله الآن؟ |
| yapacağın tek şey, gitmek. Bana olan borcunu da unuturum. | Open Subtitles | هناك امر واحد تستطيع فعله ارحل من هنا فورا |