Sam, bir kız evlat cinsel yaşamını babasıyla paylaşmak zorunda değildir. | Open Subtitles | سام , الابنة لا يجب عليها أن تشارك أباها حياتها الجنسية |
İnsan olmak öğrenmek demektir. Bir medeniyetin parçası olmak da bilgiyi paylaşmak demektir. | TED | ولكي تصبح إنسانًا يعني أن تتعلّم. و لكي تكون جزءًا من الحضارة، يعني أن تشارك المعرفة. |
Aslında aptal oyunlarıma dahil olmayacaksın çünkü artık bir adam değilsin. | Open Subtitles | بالواقع لن تشارك بألعابي الغبية بعد الآن لأنك لم تعد رجلا |
katılmak için illa afili bir astrofizikçi olmaya gerek olmadığını gösteriyor. | TED | تُوَضِّحُ أنه ليس عليك أن تكون عالِمًا فيزيائيًا بارعًا حتى تشارك. |
Çocuklarınla aynı DNA'yı paylaştı diye hakkında bir şey biliyor sayılmazsın. | Open Subtitles | ليس لانها تشارك جزء من الحمض النووي مع أبنائكِ |
Seks tutkunu birisiyle aynı hattı paylaşmak ne demek bilir misiniz? | Open Subtitles | هل لديك ادنى فكره كيف يكون الوضع عندما تشارك خط هاتفك بشخص مهووس بالجنس ؟ ؟ |
Lütfen herşeyini benimle paylaşmak zorunda hissetme. | Open Subtitles | لذا رجاء كن على راحتك لا تشارك كل شىء معى |
Soruşturmayı paylaşmak için NCIS'le anlaşma yaptım efendim. | Open Subtitles | لقد أتفقت مع مباحث البحرية بأن تشارك التحقيق |
Bu dünyada sıkıntıları ve mutlulukları paylaşmak en iyi yoldur. | Open Subtitles | الاحزان والاوقات السعيدة فى هذا العالم يجب ان تشارك |
Fonio bu pazar payına nasıl dahil olabilir? | TED | كيف يمكن للفونيو أن تشارك في نصيبها من السوق؟ |
Ve penguenler de bu sürece dahil oldular bazen yardim ederek bazen de etmeyerek | TED | و تشارك دائماً طيور البطريق في مساعدتنا أو عدم مساعدتنا بشكلٍ أو بآخر |
Ama en önemli kural, ürüne dahil olmayın | Open Subtitles | لكن القاعدة الاكثر اهمية لا تشارك في المنتج |
Bağlanmak, rahatlatmak veya katılmak için erişebilmeyi dileyerek. | TED | تتمنى لو تستطيع أن تتواصل أن تتصل أن تواسي أن تشارك |
# Bir kadın, oradan geçenlerle yemeğini paylaştı.. # | Open Subtitles | إمرأة تشارك بغذائها لأولئك الأشخاص الذين نجو |
Böylece hayatınızın en büyük gününe siz de ortak olabilirsiniz. | Open Subtitles | لذا بأمكانك ان تشارك في ذلك اهم يوم في حياتك |
O şekilde yardimci olman, uzmanligini paylaşma nezaketinde bulunman çok güzel bir davraniş. | Open Subtitles | وكم هو تصرّف لطيف، تساعدهم .هكذا وما إلى ذلك كما تعلم، بادرة محترمة، تشارك خبراتك. |
Ama odasına üç erkekle paylaşan hoş bir kız görüyorum. | Open Subtitles | لكني أرى فتاة جميلة تشارك ثلاثة شبان في الغرفة |
Senin, armağanlarını bizimle paylaşman gibi biz de yiyeceğimizi tüm ihtiyaç sahipleriyle paylaşacağız. | Open Subtitles | سنتشارك طعامنا مع كل المحتاجين مثلما تشارك نعمك معنا |
Birçok kere, ne zaman mühim bir gerçeği insanlarla paylaşmaya kalkıp memnun olacaklarını sansam, tam tersi etki yaptı. | TED | مرة بعد أخرى، وكلما أردت تشارك بعض الحقائق الكبرى مع متلق يكون أكثر امتنانا، أحصل على رد فعل عكسي. |
- Güvenlik sistemi devrede. - Lycanlar. Geldiler. | Open Subtitles | تشارك نظام الأمن المستذئبين انهم هنا |
Üniversitedeki sevgilimle üç yıl nişanlı kaldım, ama artık bitti. | Open Subtitles | كنت تشارك لمدة ثلاث سنوات لحبيبته دراستي ، لكن هذا انتهى. |
Evlenmek istiyorsan kudas ayinine katılman ve günah çıkarman lazımmış. | Open Subtitles | اذا اردت الزواج عليك ان تشارك عليك أن تذهب لكي تعترف |
Aynı zamanda yakaladığı somonların %90'ınını paylaşır. | TED | كما أنها تشارك ما يصل إلى 90٪ من سمك السلمون الذي تصيده. |
Bölge Savcılığı ve devlet dairesi, asla istihbarat paylaşmaz. | Open Subtitles | أن المكتب القضائي والمباحث الفيدرالية لا تشارك بالمعلومات نهائياً |