Istırap hakkında bir sürü kitap okumaktayım ve ve hepsi hayatınızda büyük bir değişiklik yapmadan önce 6 ay beklemek gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | لقد كنت أقرء كثيراً من الكتب عن الحزن والمواساة وكلها تقترح الانتظار لستة أشهر قبل أن تقوم بأن تغييرات كبرى في حياتك |
Hâlâ daha bir değişiklik gözlemlemedik. Ama eminim ki ziyaretinize çok sevinecek. | Open Subtitles | لم نلاحظ أي تغييرات حتى الآن لكني متأكدة من أنها ممتنة لزياراتك |
Şimdiye kadar herhangi bir değişiklik fark ettin mi, Harry? | Open Subtitles | اذاً , هل لاحظت اية تغييرات مؤخراً يا هاري ؟ |
Ama benim açımdan bakarsak başka değişimler da yok değil. | Open Subtitles | لكن حدثت تغييرات أخرى كذلك من وجهتي نظري على الأقل |
Buralardaki geç kalmış değişiklikleri yapabilecek yeteneğe sahip olduğunu kanıtlara erdirmiş birisi. | Open Subtitles | شخص أثبت ان لديه القدرة اللازمة لاحداث تغييرات حقيقية في هذا المنصب |
Er ya da geç, Tom fabrikadaki değişikliği öğrenecek. | Open Subtitles | توم سوف يكتشف في نهاية المطاف تغييرات في المصنع. |
O sırada ailemin geleceğinde değişiklik olup olmadığına bakar mısın? | Open Subtitles | وحاليًا، هلّا فحصت خط الزمن لرصد أيّة تغييرات بمستقبل أسرتي؟ |
Büyük bir değişiklik falan mı oldu, diyet, egzersiz falan? | Open Subtitles | هل هناك اي تغييرات كبيرة لك؟ نظام غذائي او تدريبات؟ |
Ama bunun gerçekleşmesi için üç önemli değişiklik yapmalıyız. | TED | ولكن ليحدث ذلك، نحتاجُ إلى ثلاثة تغييرات مهمة. |
Çok fazla insanın kullandığı ürünlerde değişiklik yaparken, değişime verilecek tepkiden tamamen kaçınmak imkansız. | TED | الآن، من المستحيل أن تتجنب تمامًا النفور من التغيير حين تجري تغييرات لمنتجات يستخدمها كثير جدًا من الناس. |
Yaşamınızda olumlu bir değişiklik istiyorsanız sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız. | TED | إن أردت صنع تغييرات إيجابية في حياتك، فعليك الالتزام بالإيجابية. |
Ve bir şekilde bunu sıfıra indirecek bir değişiklik yapmak zorundayız | TED | وبطريقة ما ، لابد من أن نُحدث تغييرات التي ستخفضها الى الصفر. |
Burada epey değişiklik olmuş. Zor tanıdım. | Open Subtitles | حصلت تغييرات كثيرة منذ إقامتي هنا بالكاد تعرّفت إلى هذا المكان |
Ben tamamen büyüdüm sense büyümedin. Daha bir çok değişiklik geçireceksin. | Open Subtitles | أنا ناضج و أنتِ لست سوف تطرأ عليك تغييرات |
2013 yılında, meslektaşlarımla birlikte CRISPR teknolojisini kullanarak insan hücrelerinde bazı değişimler yaptık. | TED | في عام 2013، أجريت أنا وزملائي تغييرات على خلية بشرية باستخدام أداة ربما سمعتم عنها تدعى كريسبر. |
Şeker hastalığını ve Alzheimer'ı yok edecek, kanser riskini azaltacak, felçleri sıfıra indirecek genetik değişiklikleri yapabilseydiniz? | TED | ماذا لو كنت تستطيع عمل تغييرات جينية للتخلص من السكري و الألزهايمر أو تقليل خطر السرطان أو التخلص من السكتة ؟ |
400 şikâyet, 100 gözaltı, beş yer değişikliği 85,000 dosya incelemesi. | Open Subtitles | أربعمئة شهادة مئة إلتماس، خمسة تغييرات للولاية 85.000وثيقة لسبرها |
Üç yıIdır cezaevindeyim. Zamanla çok şey değişti. | Open Subtitles | لبثت في السجن 3 سنين، وقد طرأت تغييرات كثيرة حاليًا. |
Küresel iklim değişimi, nüfus patlaması enerji krizi, tüm dünyadaki kadınların eğitilmesi ve boyunduruk altında tutulmalarına son verilmesi gerekliliği. | Open Subtitles | تغييرات في المناخ العالمي الزيادة السكانية أزمة الطاقة |
Bunların yarısından fazlasında, "artık işlevi kalmamış" manasına gelen rastgele değişiklikler olmuştur. | Open Subtitles | حدث في أكثر من نصفهم تغييرات عشوائية تعني أنهم لم يعودوا يعملون |
Bundan sonra Hayvan Çiftliğinde bazı kanunlar değişecek. | Open Subtitles | والان, ثمة تغييرات اخرى في قوانين مزرعة الحيوانات وهذه المرة في المخزن |
Bozukluk'un beynindeki deformasyon önemli ölçüde sinirsel değişikliğe sebebiyet vermiş. | Open Subtitles | التّشويه في دماغ الحالة الشّاذّة نتج عنه تغييرات عصبيّة عميقة. |
Hormonal bir değişiklikten kaynaklanan veya can sıkıntısına dayalı olarak anlık karar vermiş olabilirim. | Open Subtitles | لقد كانت غلطة تغييرات هرمونية ليس إلا وملل قاتل |
Burada gördüğünüz şey Steve'in deri rengindeki ufak değişikliklerin görünür olması için 100 kat büyütülmüş hâlidir. | TED | ما تراه هنا هو تغييرات صغيرة في لون جلد ستيف، مكبرة 100 مرة بحيث تكون مرئية. |
Bu yeni tüketici davranışını yönlendiren ve yeni yönetim ilke ve öğretileri sunan bu dört değer değişimini yakından inceleyeceğiz. | TED | فسوف نمر على أربعة تغييرات للقيم والتي شكلت النمط الجديد لسلوك المستهلك، و قدمت مبادئ جديدة للإدارة. |
Kalp atış hızı gibi küçük şeylerdeki değişimleri görebiliriz. | TED | ويمكننا أن نرى تغييرات صغيرة في أشياء مثل تغير معدل ضربات القلب. |
Ama bu sıcaklık değişimlerine maruz kalmamış bir tünel. | Open Subtitles | لكن ليس نفقاً مكشوفاً على تغييرات درجات الحرارة |
Genetik kodda çok küçük değişikler yapabilir ve çok farklı değişimler elde edebilirsiniz, birkaç harfle bile. | TED | يمكنك عمل تغييرات بسيطه في رمز الجين والحصول علي نتيجه مختلفه جدا حتي بإستخدام نفس الصف من الرموز. |