En başında söylediğim gibi, Anlaşma yok, pazarlık yok. Ben masumum. | Open Subtitles | كما قلت لك من البداية لا صفقة ولا تفاوض ولا شئ |
FBI senin taleplerin üzerinden pazarlık etmeyecektir. | Open Subtitles | الإف بي آيه لا تستطيع أن تفاوض على شروطك |
pazarlık yapıyordu. Bu bana göre değil, adamım. | Open Subtitles | كانت تفاوض في السعر أنا لا أفعل ذلك، يارجل |
Bir Afrika ülkesinde müzakere masasında oturduğum için ayrıcalıklıydım. | TED | كان شرفًا لي أن أجلس في جلسة تفاوض بشأن قرض في دولة أفريقية. |
İçinizden herhangi biri "Görüşme" lafını aklından geçirirse bağırsaklarından kemer yaparım! | Open Subtitles | أي منكم سيقول تفاوض سأستخدم أمعائه كأربطة |
O piç kurusu yakalandığında ne Anlaşma ne pazarlık ne de uzlaşma olacak. | Open Subtitles | حين تقبض علي هذا الحقير لا تفاوض ولا صفقات أو تنازلات |
pazarlık için 20 dakika sonra lokantada buluşmak istiyor. | Open Subtitles | أخبرني أن تلتقوا به في مطعم خلال 20 دقيقة لإجراء تفاوض لعقد الصفقة |
Eğer bir gondola binecekseniz yalvarıyorum önce pazarlık yapın. | Open Subtitles | إن أردت القيام برحلة على قاربٍ، أرجوك، تفاوض على السعر أولًا. |
Başkan'ın bir Amerikan kahramanının salıverilmesi için yaptığı pazarlık ancak kahramanın göründüğü kişi çıkmayışı. | Open Subtitles | كيفية تفاوض الرئيس لاطلاق سراح بطل أمريكي فقط لاكتشاف أنه ليس كما يبدو |
Bakalım ne kadar pazarlık yapmayacaklar. | Open Subtitles | لنرى كم من الوقت يبقوا دون تفاوض. |
SG-9 ve ben, sizin serbest kalmanız için pazarlık yaptık, iki gün boyunca. | Open Subtitles | فريق اس جي-1 وانا قضينا اليومين الماضين في تفاوض اطلاق سراحكم |
Yağmur yağması için kiminle pazarlık etti acaba? . | Open Subtitles | أتسائل مع من تفاوض العجوز لتمطر |
İşçilerin ücretleri için nasıl pazarlık ettiğimi unuttun galiba! | Open Subtitles | أنسيت أنّي من تفاوض بأمر رواتب العمّال. |
pazarlık isterler | Open Subtitles | حاول أن تفاوض لقد أبرمت اتفاقا |
Veremeyeceğin şeyler için asla pazarlık etme. | Open Subtitles | لا تفاوض بشئ لا يمكنك أن تقدمه |
Doğayla müzakere edemezsin, ya sen onu yenersin ya da o seni yener. | Open Subtitles | يجب عليك ألا تفاوض الطبيعه يجب ان تكون او لا تكون |
Sıkı bir müzakere yapılmasının amacı anlaşmayı sağlama almaktır. | Open Subtitles | هذا هو الغرض من تفاوض قوي لضمان وجود إتفاق |
Bu dikkatlice düşünülmüş bir müzakere duruşu. | Open Subtitles | ليس رهاناً هذا موقف تفاوض مدروس بعناية |
Birkaç yıl sonra, İranlılar, Bush yönetimine kapsamlı bir Görüşme teklifine bulundular, ortada Iran ve İsrailn tekrar yakınlaşmaları gibi bir potansiyel olduğunu ortaya çıkaran bir teklif. | TED | بعد بعض سنوات، أرسل الإيرانيون اقتراح تفاوض لإدارة الرّئيس بوش، اقتراح كان قد كشف أنّه لا يزال هناك امكانية إعادة العلاقات الإسرائيلية الإيرانية لسابق عهدها. |
Anladım, fakat avukatının bana yaptırmaya çalıştığı şeyin 'Görüşme' olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | "اسمعى، لا أظن أن كلمة "تفاوض هى الكلمة التى يسعى محاميكِ لإبرامها معى |
Hayatında hiçbir pazarlığı kaybetmedin, bunu bildiği için de sana ulaştı. | Open Subtitles | أنت أبداً لم تفشلي في تفاوض في حياتك لذا وصل إليك |