Oğlum meşhur cinayetlerinden sonra eve gelince... Kıyafetleri kir içindedir. | Open Subtitles | حينما وصل إبنى إلى المنزل بعد واحدة من جرائمه المشهورة كانت ثيابه ملوثة بالدماء |
Sokak Kıyafetleri dolabında duruyor ama üniforması kayıp. | Open Subtitles | ثيابه العادية موجودة بخزانته، ولكن زيّه الرسمي مفقود. |
Geceleyin ilk olarak Kıyafetlerini çıkarmaksızın bir kadını kaçıran herhangi bir adam tanımıyorum. | Open Subtitles | لا علم لي برجلٍ قد يضاجع امرأة فى الليل بدون أن يخلع ثيابه |
Vi Yenge'nin, Sebastian'ın giysilerini George'a vermesi ne incelik değil mi? | Open Subtitles | أليس لطيفاً من " فاى " أنت تعطى جورج " خزانة ثيابه ؟" |
Çocuğu taşımış olsa Giysilerinde ter izi olurdu. | Open Subtitles | ان حمل الجثة عندها سيحصل على آثار من العرق على ثيابه |
"Bu cebini boşaltır, elbiselerini kirletir, ve burnunu bacaya döndürür." | Open Subtitles | هذا يسلب جيبه , يوسخ ثيابه ويجعل من أنفه مدخنة |
giysileri kanla kaplıydı ama sadece arkası. | Open Subtitles | وكانت ثيابه مغطاة بالدماء ولكن فقط على ظهره. |
Ben iç çamaşırlarını ters yüz edip "Yeni gibi oldu yavrum!" demeyecek biri için yırtınıyorum misal. | Open Subtitles | سأكون ممتنّةً لإيجاد شابّ لا يقلب ''ثيابه الداخليّة و يقول ''كأنّها جديدة يا عزيزتي. |
Sokak Kıyafetleri dolabında duruyor ama üniforması kayıp. | Open Subtitles | ثيابه العادية موجودة بخزانته، ولكن زيّه الرسمي مفقود. |
Yatağı, hiç katlamadığı Kıyafetleri, suç tahtası. | Open Subtitles | فراشه، ثيابه التي لا يطويها أبدًا ولوح حلّ الجرائم خاصته. |
Annem de Kıyafetleri o kadar kötü oldu ki gitmeye utandı demiş. | Open Subtitles | قالت والدتي: " أصبحت ثيابه رثـه، و هو يخجل من القدوم" |
Patlamanın açığa çıkardığı ısı, asitle birleşince Kıyafetlerini yakarak geçip cildini haşlamış. | Open Subtitles | الحرارة الناجمة من الإنفجار مُجتمعة مع الحامض قد اخترقت ثيابه وحرقت جلده. |
Ve ertesi sabah yeni Kıyafetlerini giyerek ya da en azından yeni pantolonu üstündeyken eve gitti ve bir daha görülmedi. | Open Subtitles | مع التأكيد بالترحاب الشديد له. وهكذا ,فى صباح اليوم التالى, ارتدى ثيابه الجديدة, |
Araba kullanamıyor,içki içemiyor ve Kıyafetlerini annesi seçiyor. | Open Subtitles | لا يسمح له بالقيادة ولا بالشرب، وأمّه من تختار له ثيابه |
Carlos'un giysilerini bul ve bir an önce incele. | Open Subtitles | حسناً إبحث عن ثيابه وأفحصها فوراً |
John McEnroe'nun az önce kuru temizleyiciden giysilerini aldığını ve şu anda Lizzy's'de "bagel" yediğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول هنا ان " جون ماكرون " أخذ ثيابه الغسولة " ويأكل البيغل في " ليفي إذاً ؟ |
Adam güvenlik görevlisini gördükten sonra giysilerini buraya atmış. | Open Subtitles | هجر ثيابه هنا بعد رؤيته الحارس الأمني |
Çocuğu taşımış olsa Giysilerinde ter izi olurdu. | Open Subtitles | ان حمل الجثة عندها سيحصل على آثار من العرق على ثيابه |
Şahitler, genç beyaz bir adamı Giysilerinde kanla görmüşler. | Open Subtitles | وصف الشهود ذكر شاب أبيض والدماء على ثيابه |
Merak ettik çünkü eşyaları ve elbiselerini ne yapacağımızı öğrenmek istedik. | Open Subtitles | أطرح عليك السؤال لأننا أردنا أن نعرف ماذا نفعل بأغراضه، ثيابه وباقي أشياءه |
Zeminde de yok. Ya giysileri? | Open Subtitles | ولا تحول على طبقة الأرضية أيضاً ماذا عن ثيابه ؟ |
Eğer silahı kullandıysa, sabah, çamaşırlarını neden yıkadığını bu açıklayabilir. | Open Subtitles | حسنا,ان استخدمه فذلك قد يفسر لم وضع ثيابه بالغسالة هذا الصباح |
altına ediyor, yüzü kıpkırmızı oluyor gözleri çığlık atmak istiyormuş gibi dışarı fırlıyor. | Open Subtitles | الرجل بال في ثيابه وحهه تحول الى اللون الارجواني عيناه خرجو من رأسه كانه يصرخ |
O sırada, o tamamen giyinikti, bense çırılçıplaktım. | Open Subtitles | في تلك المرحلة كان مرتدياً ثيابه أنا كنت عارية تماما |